Paylaş
Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın öncülüğünü yaptığı davetin teması “Doksana Bir Kala” başlıklı bir yaş günü partisiydi. Ayrıca kuruluş hazırlıkları tamamlanan “Fikret Otyam Eğitim ve Sanat Vakfı’nın” kuruluşu ilan edilecekti.
Yine Fikret Otyam dostlarına, usta yazarın adını taşıyan bir ‘Kültür Merkezi’nin yapılacağı müjdelenecekti. Kültür merkezini Denizli’deki müthiş Aphrodisias Müzesi’ne imzasını atan mimar Cengiz Bektaş hazırlayacaktı.
* * *
Gazetecisinden şairine, tiyatrocusundan müzisyenine, ev kadınından televizyoncusuna kadar her çevreden insanın buluştuğu gecenin dört de siyasetçi konuğu vardı.
Altı Kazık Partisi’nin şimdiki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Genel Başkanı Deniz Baykal, partinin kılık değiştirdiği zamanki Genel Başkanı Murat Karayalçın ile Güvercin Partisi’nin eski Genel Başkanı Zeki Sözer.
İlk üç siyasetçi son zamanlarda sık sık birlikte görülüp, siyasi tabanlarına “İyi düşünün” mesajı veriyorlar veya “Son kararınız mı?” diye soruyorlar.
KÜÇÜK BİR GERİLİM
Bir yere birden fazla siyasetçi davet edilirse orada kaos çıkar. Çağrılan siyasetçi sayısı kadar “ego” çatışır. Hava gerilir, elektriklenir.
Deniz Baykal artık Antalya’da yaşayan Fikret Otyam’ın hemşerisi olarak davete icap etmiş. Belli ki kim çağırdıysa “Kılıçdaroğlu da geliyor” dememiş. Bilse gelir miydi? O gece masada gözlenen huzursuzluğuna bakılırsa sanmam.
Davet saat sekizde başlayacaktı.
Deniz Bey, sohbetine doyamadığı için yanından hiç ayırmadığı Yılmaz Ateş’i alıp öyle gelmiş. Yılmaz ile Ankara’dan teee Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin kuruluş yıllarından arkadaşız. Derneğin üç-dört dönem genel başkanlığını yapmıştı.
Son yıllarda saçını boyama merakına düşmüştü.
Nereden tedarik ediyorsa artık o saç boyasını, Yılmaz Ateş’in vesikalık portresini “kömürlük penceresine” çeviriyordu. Hasarı da Deniz Baykal’a oluyordu.
Eski lider, Yılmaz Ateş ile yan yana geldiklerinde, Ampul Partisi’nden kömür yardımı almış da eve götürüyormuş gibi görünüyordu. Yılmaz artık saçını kendi haline bırakmış. Böyle daha yakışıklı olmuş.
* * *
Kemal Kılıçdaroğlu gecikti. Uçak biletini geç saate almış, sekizde gelemeyecek. Gecenin moderatörü (eski tabirle çığırtkanı) Nebil Özgentürk masa masa dolaşarak millete biraz daha sabretmelerini rica ediyordu. Deniz Bey gecenin başlaması için Kemal Bey’in beklendiğini öğrenince trip yaptı. “Eski SSK müdürünü bekleyecek halim yok” demedi ama oturduğu yerden huzursuzlandı.
“Kemal Bey on beş dakika sonra burada” haberi gelince de “Biz uçağı kaçırmayalım” dedi ve Otyam’la vedalaşıp gitti.
İKİ KUYRUKLUYILDIZ
Fikret Otyam’ın benim için önemi şudur: Adına matbuat deyin, basın deyin, medya deyin, ne derseniz deyin...
Gazetecilik eylemini edebiyat ile ilişkilendiren iki kişi vardır. Biri Yaşar Kemal’dir, diğeri de Fikret Otyam.
Yaptıkları gazete röportajları birer harikadır. Anadolu gerçeğini milletin gözüne bu ikisi sokmuştur. Diğer bütün Anadolu edebiyatı ve sanatı bu ikilinin röportajları üzerine yükselmiştir.
Nebil Özgentürk beni konuşmak için milletin karşısına diktiğinde bunları söyledim; inanarak, yürekten söyledim.
O gece, söyleyecek lafı olan hemen herkes, Kılıçdaroğlu dahil, konuştu. En duygusal olanları Fikret Otyam’ın kızlarıydı. Eşi Filiz Hanım’dı. Sonra torunları söz aldı. Müzisyen olan delikanlı yeğeni ağlamaktan konuşamadı.
* * *
Son sözü Fikret Otyam aldı. Röportajlarıyla, resmiyle, fotoğraflarıyla bizi Anadolu’da dolaştıran sanatçı konuşurken, hiç bitmesin istedik.
Doksan yaşına dayanıp da “delikanlı bir zekâ” ile dolaşmak marifet ister.
Biz insanlarımızın kıymetini yaşarken bilen, haklarını yaşarken veren bir toplum değiliz. Ancak Fikret Otyam için düzenlenen gece bu kalıbı kıran bir geceydi. Tadına doyamadık. Çok yaşa sen Fikret Usta!
Paylaş