Biz ne umduk felekten, develer geçti elekten

Hukukun adlisi, siyasisi, sportifi olmaz. Hukuk hukuktur, guguk da guguk. Küçük bir kelime oyunu ile adaletin algısı değişecekse, o adalet üzerine ben de bir iki ağır laf edip, sonra “Öyle değil böyle” diyerek kıvırmak isterim.

Haberin Devamı

ÇENESİNİ tutamayan futbolcuların “kırmızı kart” uygulaması ile sakinleştiklerine bir kez daha şahit olduk.
Hakem kararını veriyor, düdüğünü çalıyor. Futbolcu hâlâ konuşuyor. Filmlerin, romanların, dizilerin “son sözü söyleme meraklısı” karakterleri vardır. Bizim futbolcuların kısm-ı umumisi böyle.
İlle ki son lafı söyleyecekler.
Akıl edemedikleri şey, hakemin son sözü cebindeki kartla söyleyecek olması.

* * *

Bu hafta kendi içindeki “dalgalı kişilik meselesini” sahaya yansıtan Caner Bey’in başına geldi. Maç bitmiş, bir puan gitmiş. Sen hakeme ne söylersen söyle o puanlar geri gelmeyecek.
Yine gidip son lafı ediyorsun.
Hakem de “Gel kırmızı kartıma söyle” hareketi çekiyor. Ondan sonra çevir kazı yanmasın.
Emre Bey, belâ okuduğunu iddia eden hakem raporuna karşı “Ben belâ okumadım. Allah sizin belânızı vermesin, dedim” savunması yapıp bir maçla yırtmıştı.

Haberin Devamı


LAFI DÖNDÜRMEK


AAA! Maçtan sonra bir baktık ki Emre Bey’in işe yarayan savunmasının bire bir aynısını Caner Bey yapıyor. Sözlü saldırıya uğradığını rapor etmeye hazırlanan hakemi bir cümleyle “söyleneni tersinden anlayan mankafa” pozisyonunda bırakıyor.
“Ben hakemlere Allah cezanızı versin, demedim”
“Ya ne dedin?”
“Allah cezanızı verme-sin, dedim”
“Hakem ne anladı?”
“Allah cezanızı versin, anladı”
Hukukta farklı bir durum ortaya çıkıp, buna uyan farklı bir karar verildiğinde bu “içtihat” olur, kendinden sonra yaşanabilecek benzer olaylara emsal teşkil eder.
“Öyle dedim, böyle anladılar” içtihadını Emre Bey yarattı. Caner Bey, benim durumum da buna uyar, deyip aynı içtihattan yararlanmak istediğini beyan ediyor.
Mümkünse “En fazla bir maç ceza verin” demeye getiriyor. İnşallah gönlünden geçen olur. Nihayetinde adam öldürmedi ya!

* * *

Bu içtihat, ikinci yanlış anlaşılan beddua davasında da geçerli olursa, bu saatten sonra iş kulüplerin avukatlarına düşer.
Hakemlik piyasasını yönetenler nasıl her sezon başında “yeni kurallar” için seminer düzenliyorsa, hukukçular da futbolculara “ağız dalaşları konusunda” hukuken yol göstermeli.
Hakemlerle giriştikleri atışmalardan en az hasarla çıkmalarını sağlamalı. Eğitimde örnekleme ve tatbikat çok verimli olur. Beddua meselesinde iş kolay, hakaret cümlesindeki fiile bir “olumsuzluk” takısı ekleştiriyorsun, ifade düzeliyor.
“Belanı versin” bir çırpıda “Belanı vermesin” oluyor, saldırgan ruh halinden şefkat gösterisine yatay geçiyorsun. Hakemi de “Laf anlamaz Ormancı Çekmiş Kartını” durumuna sokuyorsun.

Haberin Devamı


BiZDE LAF BiTMEZ


DİYELİM ki maç içinde yükseldin, hakeme “Senin ağzının ortasına” diye başlayan bir cümle kurdun.
Eğer önceden hukuki yardım almışsan, kırmızı kartı gördükten sonra durumu düzeltebilirsin.
“Ben o cümleyi küfür amaçlı kurmadım”
“Ya neden kurdun?”
“Ağzınızı organik ta-
rıma açarım, demek istedim”
“Heee! O başka!”
Eğer küfür veya sözlü saldırganlık “sinkaflı” bir fiil ile gerçekleşiyorsa, doğal olarak suçu ağırlaşır. Bu durumda pişkinliği bırakmamakta fayda var.
Eğer kendini gaza getiren futbolcu, hakemin sülalesi ile ilişki kurmak istediğini ima eden bir ifade kullanırsa savunma buna göre yapılır.
“Ben küfür etmedim, yakınlarına cinsel açıdan mutluluk diledim” şeklindeki bir ifade değişikliği, güçlü bir savunma dayanağı olabilir.
Yukarıdaki satırlara bakıp, ahaliyle kafa buluyorum, sanabilirsiniz. Ancak yüzde yüz işe yarar. Türkiye’de hukuk ne kadar geçerliyse, futbolda da o kadar geçerlidir.
“Türkiye’de hukuk değil guguk sistemi var” diyenlere kapak olması için Kadıköy yakasına dünyanın en büyük Adliye Sarayı’nı yaptık, algıyı değiştirmedi.
Federasyonun elinde “Merkez Ceza Kurulu Sarayı” türünden bir yapı da yok. Lafla yatıp lafla kalkıyor.
“Görgülü kuşlar gördüğünü işler” yasası uyarınca, başını kaldırıyor. Yukarıda ne görüyorsa aşağıda onu yapıyor.
Biz de “Uzun Boylu Sevgi İnsanının” annesi vefat ettiğinde gazetelere “ağıt ilânları” verdiği için bugünleri gören birinin li-
derliğindeki Federasyon’dan adalet bekliyoruz.
“İtin ahmağı baklavadan pay umar” derler, başkalarını bilmem ama benim gibilerin adalet beklentisi tam böyle bir şey.

Haberin Devamı

* * *

Lig TV’ye dair bir iki laf edip, yazıyı öyle bitireyim. Futbolumuzun “hayır dua-
yeni” laf geçireceğim diye telaş etmesin. Lig TV müşte-
risi olarak bir şikâyetimi arz etmek istiyorum.
On dört iklim, yedi âlemde eşi benzeri olmayan güzellikteki Lig TV yayınlarını battal eden bir uygulama var. Yayın sırasında ekranda KLLLMPRUJQ türünden bir şifre çıkıyor. Dakikalarca ekranın ortasında duruyor.
O harfler silinmedikçe ekran zaplanıp, değişti-
rilemiyor. O şifreyi zırt pırt koymasınlar veya ekrandaki süresini kısaltsınlar.
Lig TV’nin tek kusuru bu, bunu da hallederlerse biz de “Duayene hayır dua” ederiz.
Dikkate alsanız da almasanız da Allah cezanızı vermesin!

Yazarın Tüm Yazıları