Paylaş
ÇOK partili seçimlerin ilkini ve hakikisini 1950’de yaptık. O tarihte 8 milyon 953 bin vatandaş oy kullandı.
Topu topu iki partinin (CHP ile Demokrat Parti) katıldığı o seçimde ahalinin kafası nasıl karıştıysa artık, 900 bin oy geçersiz sayıldı.
Her on kişiden biri (Evet) yazılı mührü yanlış yere vurmuştu.
Mührü kimi zarfın üzerine, kimi eline, kimi her iki oy pusulasına birden, kimi de tengirdekli kasketine basmıştı.
* * *
Vatandaşın iki oy pusulasını birbirine karıştırdığı o ilk seçimden beri ben sistemden kuşkuluyum.
Bir sandıktan çıkan sonuca bakarım, bir ahalinin hallerine. İşin aslını çözmeye çalışırım.
Her seferinde de aklım, okumuş tayfasının sıkça kullandığı “Benim oyum ile onun oyu bir mi?” sorusuna takılır.
ON MİLYON YENİ SEÇMEN
Bu seçimde oy kullanacakların sayısı 53 milyon 751 bin olarak açıklandı. İki yıl önceki seçimde 43 milyon seçmenimiz vardı. Ne ara on milyon yeni seçmen türettik, kimse hesabın içinden çıkamadı.
Meydanlarda tarafsızca gezinip, muhalif partilere laf yetiştiren Ak Saraylı Büyük Usta’nın ara sıra kamu spotu niyetine “Üç çocuk yapın” dediği oluyordu.
Daha sonra “dolardaki artışı” dikkate alıp çıtayı “beş Çocuk” seviyesine çıkarmıştı.
Geometrik anlamda beş çocuk daha iyiydi. Hele o beş çocuğun beşi de kendi anasına-babasına benzerse, bu durum Ak Saraylı Büyük Usta’yı daha da mutlu ederdi.
Yine de iki sene içinde böyle bir bereketi, yani on milyonluk seçmen artışını, kimse beklemiyordu.
Bu artış sadece kafa karıştırmıyor “Benim oyum...” diye çemkirenlere hak verdiren örnekleri de çoğaltıyordu.
* * *
Dükkânının vitrinine, sattığı mal için “Ömür Boyu (7 yıl) Garantili” yazılı tabelayı asan esnafın oyu.
Camekânına “Ekmek arası çorba verilir” yazısını yapıştıran köftecinin oyu... Denize inen yarın başına “İntihar etmek tehlikeli ve yasaktır!” tabelasını asan duyarlı belediyecinin oyu.
Dükkânına gizlediği kameranın
üzerine “Müessesemiz gizli kamera sistemiyle donatılmıştır” tabelasını asan bakkalın oyu.
Mahallenin duvarına “Dikkat! Çöp atanlar cezalandırılacaktır. (Dövülecektir) Kadın-erkek fark etmez” uyarısını konduran duyarlı çevrecinin oyu.
Demokrasimize katkıları aynı miktardaydı.
ALLAH NAZARDAN SAKLASIN
Bu memlekette “Benim oyum ile onun oyu bir mi?” lafını kim ediyorsa gözünü kapayacak, diğer oy sahiplerinin hallerine bakmayacak. Tersini yapıp, âlemin seyrine durdu mu aklını zapt edemez.
Adam çay kaçakçısı ama işadamlığına hevesi var. Paketlediği çayın ambalajını bir matbaada bastırmış. Ambalajın üzerine de “Kaçak Çay” logosunu kondurmuş.
Bu özgüven, bu kararlılık bilimle açıklanamaz. Bence onun oyu, üç profesörün oyundan bile değerlidir.
“Eğitim” diyecekseniz aralarında okumuşu da hatta yayıncısı bile var.
Bu okumuş programcılardan biri, şarkıcının kekemesini bulup ekrana çıkarmış. Oğlanı, yaradılış mucizesi olarak sunarken görüntünün altından da şu bandı geçiriyor:
“Flaş, flaş, flaş! Kekeme sanatçının bir gözü mavi, diğer gözü de mavi!”
* * *
TUBİTAK adında bir bilim kuruluşumuz var. Aklımda kaldığı kadarıyla da Nobel âlemlerine korku salan bu kuruluşumuzun başına bir ilahiyat fakültesi mezunu bulup geçirmiştik. (*)
Bu kuruluşumuz yakın zamanlarda, orta dereceli okulları arasında “Açık renkli gözlerde nazar” konulu bir proje yarışması düzenlemiş.
Çocukları göz rengine göre bölüp, menekşelere baktırmış. Yeşil ve mavi gözlü çocukların gözlerini diktiği menekşelerin boynu bükülünce, nazarın nereden geldiği tespit edilmiş.
Bu kutlu seçim gününde diyeceğim şudur.
“Benim oyum ile onun oyu bir mi?” diye çemkirenlerin nazarından korunmak için TÜBİTAK’tan destek alalım, demokrasimizin tadını çıkaralım.
(*) Yazarın notu: “Bilgisayar” çağını yaşayan dünyaya nazire olması için ilahiyat mektebine “Ayetsayar Fakültesi” adı verilmesini öneriyorum.
Paylaş