Paylaş
“Bunlar” derken kimlerin kastedildiği belli.
Tahmin edeceğiniz gibi “Uzun Boylu Sevgi İnsanı” birinci sırada. Hemen ardından Ampul Partisi’nin cevval yöneticileri ile hükümet adamları geliyor. Cümlesi birden ahaliyi “fişlemekle” suçlanıyorlar.
Yani ahalinin özel bilgilerini kayda geçirip saklıyorlar. Böylece “özel hayatın gizliliği” gibi demokratik bir ilkeyi ihlal etmiş oluyorlar.
* * *
“Özel hayatın gizliliği” ilkesi, demokrasilerin olmazsa olmazlarındandır.
Bizimki gibi kendisini “ileri demokrasi” diye tarif eden tek vitesli rejimlerde “özel hayat” diye debelenmenin bir anlamı yoktur.
Hele “fişleme” dünyanın en manasız işlemlerinden biridir. Boşuna zahmettir, o fişleri yazana da okuyana da eziyettir.
BEBİŞLİK HALLERİ
Özel bir şirkette çalışan Barış Bey ile bir bankada çalışan Dilek Hanım’ı izleyeceksin de ne olacak? Tuttuğun fişlerden ne çıkacak?
“N’apıyorsun bebişim?”
“Çalışıyorum bebişim!”
Mesajlarını oku, telefonlarını dinle, hatta peşlerine adam takıp izle. Barış Bey’in fişine en fazla “Bankada altı bin lirası var. Tüketici kredisi çekip yerli araba almayı planlıyor. Sağda solda laik laik konuşuyor” diye yazarsın.
Dilek Hanım için belki biraz daha fazlasını:
“Ayda iki kez kuaföre gidiyor. Kır düğünü planlıyor. Çiçeklerden menekşeyi, artistlerden Kıvanç’ı seviyor.”
‘Böcek’lerin, dinleme yöntemlerinin de bu işlere faydası yok.
Benim evi yedi yirmi dört dinlediler diyelim. Fişime kuş mu konduracaklar? O fişte ne yazacağını oturduğum yerden üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum:
“Evden gelen şiddetli gürültü öğlen saatlerine kadar sürüyor. Bu sesler horlamayı andırsa da evin içinde iş makinesi çalıştırılıyor hissi veriyor.”
* * *
Herkes Etiyopya dağlarında “Kutsal Ahit sandığını” aramıyor ki hayatı izlenmeye değer olsun.
Fişlenenlerin yüzde doksan dokuz nokta dokuzu “Sabah olsa kalksak, akşam olsa yatsak” şeklinde yaşıyor.
Hal böyle olunca, haklarında tutulan fişleri okuyanlar da sıkıntıdan geberir. Hayatın anlamını yeniden sorgulamaya başlarlar.
AHALİ DÜNDEN RAZI
Altı Kazık Partisi’nin lideri “Mülayim Bakışlı Gözlüklü Şahsiyetin” vatandaş fişleniyor, demokrasi şişleniyor şeklindeki feryatları havaya atılan yumruk gibi. Ahaliden karşılık bulmuyor.
Çünkü bizim ahalinin kısm-ı umumisi “özel hayatını teşhir etmek için” yanıp tutuşuyor. Sosyal medya denen güzellikler âlemi bunun için var.
Bunların rol modelleri “Benim şu kadar bin takipçim var” diyebilmek için şirketlere para ödüyor. Lokantaya mı gitti? Yediğini içtiğini Instagram hesabında kayda geçiriyor. Yemeğe başlamadan önce, tabağının fotoğrafını çekip Instagram’da paylaşıyor ki dostun düşmanın da nefsi körlensin.
Tatile mi çıktı? Parti mi verdi? Sevgilisini mi terk etti. Bu işler için de Facebook var. Bu hesabı açan kendi kendini orada fişliyor, meraklısı o hesaba girip bakıyor.
Doksan IQ’lu bir eleman tarafından düzenlenecek fişin çok daha fazlası Instagram, Facebook, tweet âlemlerinde var zaten. Sosyal medya ile fişleme arasındaki farkı “niyet” yaratıyor.
Belki de o yüzden “Vatandaş fişleniyor, demokrasi şişleniyor” dediklerinde kendine kondurmuyorsun.
* * *
O fişlere yazılı bilginin günü geldiğinde işe yarayacağından da şüpheliyim.
Gerçek hikâyedir. Adamın biri gelip kasabada bakkal dükkânı açmış, bir yıla varmadan iflas etmiş. Sebebi de kime veresiye mal verdiğini bilmemesi.
Adam geliyor, bir teneke pekmez alıp “Hesaba yaz” diyor. Bakkal da yazıyor:
“Ayağına sarı çedik giyer, elinde şakşaki tesbihi var. Çarşıda bir aşağı bir yukarı dolanır. Borcu iki yüz lira.
Bana göre hakkımızda tutulan fişlerin akıbeti budur. İleri demokrasi adına telaşa gerek yoktur.
Paylaş