Paylaş
Bizim medyanın “Ağıtçı Rahimeleri” durumdan vazife çıkarıp yazıya abanırlar:
“Halkımız bir kez daha sağduyu sahibi olduğunu gösterdi.”
Cappola’nın birinci Baba filminde Marlon Brando ile oğlunu canlandıran Al Pacino arasında geçen bir sahne vardı. Baba o sahnede oğluna nasihat eder.
“Ben öldükten sonra” diye başlar. “Diğer ailelerin toplantı istediğini ilk kim söylerse, bil ki aile içindeki hain de odur.”
* * *
Köşe yazarlarına “sağduyu takometresi” takmak, teknik olarak mümkün olmadığından ben de kendime göre ölçüler geliştirmiş biriyim.
Köşe yazarı taifesinden biri bana “Halkımız sağduyu sahibidir” dedi mi kafamın içindeki sanal takometrenin ibresi “sıradan” sözcüğünün üzerinde durur. Tabii o ibre daha önce bir-iki kez “şapşal” sözcüğüne değip geri gelir. Sonuç olarak bu lafı eden her kimse, tarafımdan kategorize edilir.
‘SEN BİLİRSİN’
Önüme gelen bana 7 Haziran’da ne olacağını soruyor? “Sen bilirsin. Bu seçimlerde...” diye başlayan ara muhabbetlerden “kaçan taraf” olmam boşuna değildir.
Kendi halindeki bir gazete çalışanına “Sen bilirsin” deyip, ahret sorusuna dayamak halkımızdaki sağduyunun icabıdır.
Kardeşim, biz ne biliyorsak ertesi gün sen onu gazetede okuyorsun. Kaldı ki ben de Türkiye’nin iki ay sonrasını görebilecek kafa olsa, beni boş işlerin başına dikmezler, gazetenin başına oturturlar.
Misal, Ak Saraylı Büyük Usta’nın konuştukça doları zıplatacağını iki ay önceden bilir, maaşı gider dolara yatırırım.
“Kendi kendimi ihya etmem” patronun gözünden kaçmaz. Odasına çağırır “Sendeki o akıllardan biraz kaldı mı?” diye sorup benimle meşveret kurar.
* * *
Haydi, olayın yaşandığı şehri söylemeyim ki seçim öncesi kırgınlık çıkmasın. Adam Ampul Partisi’nin belediye meclisindeki başkanı, yıllarca kendini “Maden İşçisi” kadrosundan gösterip maaş almış.
Yerel gazete bunun bombasını patlatmış.
Adam kendi rezilliğini “O kadar ayrıcalığımız olmasın mı?” pişkinliği ile karşılamış, seçimde seçmenin karşısına aday olarak dikilmiş.
Bizim sağduyu sahibi seçmen de gidip o ilde adamın partisine oy vermiş. Oy vermek ne?
O partiyi sandıkta uçurmuş.
ORTADA SANDIK
Halkın sağduyusu sayesinde o sandıktan neler çıkmadı ki. Dört yüz bin işçi “Hakkımızı alamıyoruz” deyip greve gittiğinde “Halkın parasını işçiye yedirmem” diyen bir başbakan çıktı. Eskinin Günaydın’ında Çetin Mete abimizin, aşırı sıcakları anlatırken “Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremedi” başlığını atması gibi.
Seçime Ampul Partisi’nin başında girecek olan Davutoğlu’na göre Altı Kazık Partisi yüz milletvekili bile alamayacak. Nereden mi biliyor? Halkın sağduyusuna güveniyor.
Dışişleri Bakanı görevindeyken “Suriye’nin gidişatını” soran gazetecilere tarihi bir cevap vermişti:
“Beşir Esad’ın problemi annesinin hayatta olması. Bizimle konuşuyor, sonra gidip annesiyle konuşuyor” demiş ve dış politikadaki başarımızı “Beşir’in annesine” endekslemişti.
Sağduyu sahibi halkımız bu cevabı çok beğendiğinden Ampul Partisi’ne üç seçim daha kazandırdı.
* * *
Yapılan son kamuoyu yoklamalarından güvenilir birine göre Ampul Partisi’ne oy verenlerin yüzde 76’sı ülkede yolsuzluklar aldı başını gitti fikrinde.
Yine Ampul Partisi’ne oy verenlerin yüzde 71’ine göre mahkemeler üzerinde baskı var. Sağduyusu sayesinde bu durumları gayet net görebiliyor.
Bakalım sandığa gidildiğinde o mühür kime basılacak? Sandıktan nasıl bir sağduyu mucizesi çıkacak?
Özetlersek, 7 Haziran seçimlerinin sonucunu bana sormayın. Birbirinize sorun. Birbirinizin sağduyusu cevabını versin.
Kıssadan hisse: Berberin solumazı, tellağın terlemezi, köşe yazarının söylemezi makbuldür.
Paylaş