Paylaş
Hürriyet’te yayımlanan Şebnem Turhan’ın haberi. Şebnem Türkiye’ye ve dünyaya duyuruyor. Cumhuriyet’in kuruluşundan yani 1923 yılından bugüne kadar aldığımız toplam göçmen sayısı 2 milyonken Türkiye’ye bir çırpıda giren Suriyeli sayısı 2.2 milyon kişiyi aşmış. Üstelik bu da sayılabildiği kadar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu artık Suriyelilerin kalıcı olduğu gerçeğinden yola çıkarak ekonomiye etkilerini araştırmış. Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi işbirliğiyle yapılan çalışmanın sonuçları ürkütücü. Öncelikle Suriyelilerin yüzde 54’ü 18 yaşından küçük, sadece 3 bin 686’sı kayıtlı çalışıyor ve çoğunluğu çocuk 400 bin Suriyeli kayıt dışı, düşük ücretli ve sağlıksız koşullarda istihdam ediliyor. 400 bin kayıt dışı çalışan Suriyeli. Bu rakamı aklınızda tutun, gelin ikinci tespite geçelim.
Ünlü İngiliz tarihçi ve yazar Paul Johnson, Forbes dergisinin kasım sayısında bir makale kaleme aldı. Johnson sığınmacı sorununun tarihsel sürecini incelediği yazısını şu tespitle bitiriyor.
“Sığınmacı krizine çözümün Avrupa Birliği’nde olduğu düşüncesi safsata. Avrupa daha fazla insanı aldıkça daha da fazlası gelmek isteyecek. Muazzam sayılarda sığınmacı kabul etme kapasitesine sahip tek Avrupa devleti Rusya. Ama hiç kimse orada yaşamak istemiyor. Evsiz Suriyeli akınında en büyük etken olması nedeniyle Putin bu kriz konusunda ağır bir sorumluluk taşıyor. Bilinçli etkisizliği bu krizin kökünde yatan Başkan Obama Avrupa’ya yardım etmek için herhangi bir şey yapmayı reddediyor. O zaman dişimizi sıkıp bir sonraki manzaraya karşı hazırlıklı olmalıyız.”
Merak edenlere not. Johnson ‘Dehşet Henüz Bitmedi’ başlıklı makalesinde 2.2 milyon Suriyeli’ye ev sahipliği yapan Türkiye’nin adı bile geçmiyor. Johnson’un bir sonraki manzaraya karşı hazırlık çağrısı yaptığı süreçte Türkiye’de doğan Suriyeli sayısı 150 bini aştı. Kayıtsız Suriyelilerin kurduğu 10 bin işletme faaliyette Türkiye’de. Suriyeliler içinde meslek sahibi olanların oranı çok düşük. Üniversite mezunu sayısı 35 bin civarında. Bu düşük sayı, Suriyelilerin eğitim ve nitelikleri bakımından karşı karşıya olunan sorunu ortaya koyuyor. Suriyeli istihdamın devlet öncülüğünde yapılması da iş dünyasının talebi. İş dünyası da Suriyelileri “yabancı” statüsünde çalıştırmanın getireceği ilave maliyetler konusunda devletin teşvik vermesini istiyor.
Johnson’un yazdıklarından yola çıkıp söyleyebilirim ki, Avrupalılar kendilerini kurtarmanın telaşına düşmüş durumdalar. Kısa vadede onlardan bir çözüm gelme ihtimali çok düşük. Uluslararası siyasette de kısa vadede bir çözüm gözükmüyor.
O zaman Türkiye’de yüzde 10.3’e ulaşan işsizlik oranının kısa vadede iyileşmesini beklememiz çok zor. Sayıları 3 milyon 100 bini aşan işsizin kaderi de artık Suriye sorununun bir parçası haline gelmiş durumda. Kapsamlı bir plan dahilinde istihdam imkanı yaratılmaması halinde, Suriyelilerin Türkiye ekonomisini bozma ihtimalini artık kabul etmeliyiz. Suriyelilerin çalışma haklarındaki belirsizliğin acilen ortadan kaldırılması gerekiyor.
Eğer doğru bir planlama yapılır, ihtiyaçlara göre açık işlere yerleştirilirse belki de işsiz Türkler ve Suriyeli göçmenler Türkiye ekonomisini büyütmek için yeni bir itici güç yaratabilirler. Krizi fırsata çevirmek, neden olmasın...
Paylaş