Paylaş
Malum zor günlerden geçiyoruz. Üstelik ne kadar sürecek, ne zaman bitecek bilmiyoruz. Koronavirüs hayatın her alanını etkilemiş durumda. Eğitim uzaktan yapılıyor, işler büyük oranda eve taşınmış durumda. Bilinçli vatandaşlar evlerinden dışarıya adım atmıyor. İşte böylesine bir ortamda günlük hayatın zorluklarının ekonomiye yansımaması için büyük bir çaba var. Ekonominin çarkları dönmeye devam etsin, bugün aksaklıklar yaşansa da kimse işini kaybetmesin, virüs sonrasında kaldığımız yerden devam edelim diye hükümet karar üzerine karar açıklıyor. İşveren ve çalışanın bu dönemi en az hasarla atlatması için toplumun büyük bölümü de elini taşın altına koymuş durumda. Kimi kira almıyor, kimi alacağından vazgeçiyor. Çünkü bu dönemde hem şirketlerin hem de bireylerin yani vatandaşların ödeme dengesini sürdürmesi kritik önemde.
KAMU BANKALARI ÖNCÜ
İşte böylesine kritik günlerde Ziraat Bankası liderliğindeki kamu bankaları oldukça cesur bir adım attı ve kredi ödemelerini kolaylaştırdı. 6 aya kadar ödemesiz dönemden tutun da 12 aya kadar ilave vade verip hem bireysel hem de ticari müşterilerine ‘bu dönemde bir de kredi ödemeni kafana takma’ dedi. Sadece bununla da kalmadı kamu bankaları. Maaş müşterilerine 3 aylık maaş kadar kredi, çek ödemelerinde kolaylık, kredi kartlarında limit artışı gibi imkanlar da sundu.Ekonomi yönetimi kamu bankalarının attığı bu adımlara vurgu yapıp özel bankaları da destek vermeye davet etti. Özel bankalarda ilk cesur adım İş Bankası’ndan geldi. Sonrasında diğerleri de peş peşe ‘destek’ kararlarını açıkladı.
‘MIŞ’ GİBİ YAPANLAR VAR
Özel bankaların bir bölümü gerçekten vatandaşa destek olacak kararlar açıklarken bir bölümü ne yazık ki ‘miş’ gibi yaptı. Bu bankalar 2-3 aylık kredi taksit ötelemeyi, EFT ücretini geçici kaldırmayı ve ATM’den para çekme limiti artırmayı vatandaşa destek gibi sundu. Bana ulaşan şikayetlerden anlaşılıyor ki 2-3 aylık taksit erteleme için bile bin dereden su getiren, müşteriye ekstra faiz, masraf çıkaran bazı özel bankalar var. ‘Mış’ gibi yapan bankalar ‘kâr’ kaygılarını bir tarafa bırakıp iş yerini açamayan, evden dışarıya çıkamayan müşterilerine keşke daha fazla destek olabilseydi. Bu dönemde çarklarının dönmeye devam etmesi için ekonominin tüm aktörlerinin elini taşın altına sokması şart.
Gün fırsatçılık değil fedakârlık günü...
TAKSİT ERTELEMENİN BEDELİ
Hazır bu hafta korona-banka konusuna girmişken bir okurumdan gelen e-postadaki bilgileri paylaşayım. Bu okurumun bir bankaya 46 ay taksitli aylık 410 TL ödemeli kredisi varmış. Yani toplamda 18 bin 860 TL ödeyecek. Korona desteği vereceğini açıklayan bu bankadan taksitini 3 ay ertelemesini istemiş. Aylık taksitinin 436 TL’ye çıkacağını öğrenmiş. Yani toplam ödeyeceği para 20 bin 56 TL’ye çıkmış. Aynı bankadan destek vaatleri arasında yer alan vadeyi 6 ay daha uzatmasını talep etmiş. Bu kez taksitleri 400 TL’ye düşmüş ama taksit sayısı 52’ye çıkmış. Yani toplam ödeyeceği para ise 20 bin 800 liraya yükselmiş. Yani, yaklaşık 4 yıllık vadesi kalan bir kredinin taksitini 3 ay öteleminin bedeli yüzde 7 faiz... Vadeyi 6 ay uzatmanın bedeli ise bunun üzerine bir yüzde 4 daha faiz...
Özetle, Bankalar bu taksit öteleme, vade uzatma işini bedava yapmıyor. Makul faizler kabulümüz de... Anlaşılan bazı bankalar buradan da ekstra kâr elde etme sevdasında. Herkes hesabını buna göre yapsın...
CİPS VE HELVA ALIŞVERİŞİN GÖZDESİ
Büyük oranda uzaktan eğitim ve evden çalışmaya geçtiğimiz sürecin ardından zaruri ihtiyaçlara yöneldiğimiz ürünlere yönelik araştırmayı yayınlamıştık. 18-24 Mart tarihleri arasını kapsayan Ipsos’un yeni araştırması eksiklerin tamamlamasının ardından ikinci hafta atıştırmalıklara yöneldiğimizi ortaya koydu. İkinci haftanın en çok büyüyen kategorilerin 3’ünde atıştırmalık ürünleri var. İlk tepki ile alımı artan kategoriler daha çok temel gıda ve dezenfekte ürünleriydi. Sonraki haftaya bakıldığında ise ilk hafta artış görülen kategorilerden sadece mayaların alımı artmaya devam etti. Bu ekmek ve hamur ürünlerini evde yapma eğiliminin artığını gösteriyor.
Eve kapanma etkisi ile alışverişte ikinci dalga gibi bakarsak; artış gösteren kategoriler arasında “cips, çikolata ve şeker” gibi atıştırmalık ürünler yer alıyor. İlk tepki alışverişinde büyüme göstermeyen gazlı meşrubat, çikolata, bebek mamaları, şeker ve soslar da son hafta artış gösteren kategoriler oldu. En çok satın alınan bisküvi & kek ürünleri ise ilk tepki büyümesinin altında da olsa yine büyümüş. Önceki dönemde ilginin yoğun olduğu süt, makarna, bakliyat ve peynir ürünleri de stoklama etkisi ile büyüme göstermemiş ama normal bir haftaya göre hala artış trendinde. Bu arada 11-17 tarihlerini kapsayan araştırma da koronavirüs nedeniyle ev dışı yeme içme trendlerinin değiştiğini gösteriyor. Ipsos Ev Dışı Yeme & İçme Paneli verilerine göre bireylerin hazır yemek tüketimi toplamda yüzde 28 azaldı. Bu azalmaya neden olan kale, fastfood gibi yerinde tüketim noktalarındaki azalma yüzde 37 seviyesinde. Koronavirüs öncesi toplam tüketimin yüzde 13’ü olan eve yemek sipariş ise yüzde 14’lük artış ile payını yüzde 21’e çıkardı.
‘STOKLAR TAMAM, KÜÇÜK KEYİFLERİN ZAMANI’
Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik geçtiğimiz hafta açıkladıkları araştırma sonuçlarında kolonya, sirke gibi ürün satın alımlarında gözle görülür artışlar görüldüğünü hatırlattı. Gedik’in bu haftaki verilerle ilgili yorumu ise şöyle:
“Bu hafta stokların yapılmış olduğunu gördük ve artık bu türden “kabuğuna çekilme”, “eve kapanma” dönemlerinde görülen, bizim küçük keyifler, küçük lüksler diye tanımladığımız atıştırmalıklar ve içeceklere yönelmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ipsos Ev Dışı Yeme & İçme Panelimizde de evlere siparişin artış gösterdiğini net bir şekilde görüyoruz. Tüketicilerin satın alma kararlarının ve davranışlarının değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Bu değişiklikler bireyin değişen doğasındaki yeni gerçeği yansıtır. Bu gerçeklerin bazılarının kalıcı olabileceğini, bundan sonraki “normalin” ilk hali olduğunu da unutmamalıyız.”
Paylaş