Paylaş
Önümüzde, uzun da sayılmayacak bir sürede, iki seçim daha yaşayacağız. Siyasi tansiyonun yüksek olması ülke olarak ekonomiye odaklanmamızı da güçleştiriyor. Tam da bu süreçte sanayiye çok önemli yatırımlar yapmış, birçok iktidar görmüş, tecrübeli bir işadamından önemli bir mektup aldım. Siyasi tartışmalara çekilmek istemediği için yazdıklarını ismini vermeden yayınlayacağım. Ancak yazdıklarını neden önemsediğimi sadece bir-iki cümle ile belirtmek isterim.
Seçim bir yarış. Kazanmak kadar kaybetmek de işin doğasında var. Peki ya onlarca yarışın sürekli kaybedeni olduysanız ne yaparsınız? Ya kaderinize razı olmaya devam edeceksiniz ya da yanlışlardan ders çıkarıp ipi ilk göğüsleyen olmak için çaba göstereceksiniz.
Duayen işadamı seçimlerin sürekli kaybedeni olarak gördüğü CHP’nin başarısızlığını yazdığı mektupta analiz ediyor. Bununla da kalmayıp partinin başarılı olması için izlemesi gereken yollara da dikkat çekiyor.
İşte o mektup:
“Matematik ve mantık ilim değildir, ikisi de metottur. Yasaya ulaşma yollarını gösterir. Mesela bir konuda deneyler yaparız, her seferinde aynı neticeye varırsak mantıken doğru olduğunu varsayarız. Varsayımla tümdengelimle kanun vaz ederiz.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) demokrasi içinde, 1950’den bu yana sayısı 50’ye varan seçime girdi ve her türlü şarta rağmen tek başına iktidara gelecek şekilde kazanamadı. Bu seçimlerin neticelerine bakarak varsayım yaparsak CHP seçim kazanamaz neticesine varıyoruz. Zaten CHP yalnız AK Parti’ye değil, geçmişte DP, AP ve ANAP’a karşı da kaybettiğine göre, bu kanun geçerlidir. CHP’li olmadığım halde bu tespiti yaptıktan sonra acaba CHP seçim kazanmak için bir şey yapabilir mi diye düşüyorum.
Atatürk hepimizin çok sevdiği değerli bir idolümüzdür. CHP, her zaman kazanmış olan bu büyük liderimizi kendisiyle özdeşleştirerek ve sonra da kaybederek onun ismini de zor duruma sokmuştur. Atatürk hepimizin lideri olduğundan bu tutum üzücü ve haksızdır.
CHP sosyalist bir parti değildir ve sosyal demokrasiyi bilmemektedir. Artık 21. yüzyılda yeni sosyal demokrasi anlayışı tamamen değişmiştir. Günümüzde, Avusturya, Danimarka ve İsveç gibi birçok ülkeden örnek alarak öğrenilebilir.
CHP sendikalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle, iş dünyasıyla daha yakın çalışmalıdır. Halkla yakın olmalıdır, örneğin bir köy kahvesine giderek, birlikte bir çay içerek ihtiyaçlarını öğrenmeli ve beraber yaşamalıdır. Ayrıca elit bir parti olmaktan da vazgeçmelidir.
Seçim kaybettikten sonra istifa etmeyi öğrenmek ve ona alışmak gerekir.
Altı Ok, ‘Cumhuriyetçiyiz, Laikiz, Milliyetçiyiz, Devletçiyiz, İnkılapçıyız, Halkçıyız’ı simgeler. Ancak cumhuriyetçiyiz ve laikiz muhafaza edilerek, diğerleri sosyal demokratız, özgürlükçüyüz gibi yeni ilkelerle değiştirilmelidir.
CHP’nin Orta Anadolu’da Güney ve Doğu Anadolu’da, hatta Karadeniz’de hiçbir faaliyetinin olmadığını aldığı oylar sayesinde görüyoruz. Dolayısıyla yeniden teşkilatlanması lazımdır.
Bütün bunları yaparken artık partinin 21. yüzyıla uyan genç idarecilere teslim edilmesi gerekir.
CHP’nin vizyonu olmadığı için projesi, planı, hatta fikirlerinde yetersizlik vardır. Bunu iktidar partisinin başkanı da sık sık dile getirmektedir.
Bütün bunları idrak ederek
CHP kendisini değiştirebilirse ileride ‘Seçim kazanamaz’ yasasını değiştirebilir. Hem bireylerin hem de toplumların eksik ve kötü taraflarını bularak değiştirmesi halinde
mükemmele ulaşması mümkündür. Kişinin noksanını bilmek kadar
irfan olmaz.”
Paylaş