‘Çevreyle uyumlu madencilik mümkün’

"Yaklaşık 500 yıl önce İtalyan Rönesans ustası Michelangelo, ülkesinin beyaz mermeriyle ünlü Carrara bölgesinde çalışırken buradan aldığı mermerle Davut heykelini yaptı.

Haberin Devamı

Hatta Michelangelo, günlüğüne şöyle yazmıştı: ‘Hayatımdaki en çılgın dilek, tüm Carrara dağını bir heykele oymak!’ Michelangelo, babasıyla birlikte Apuan Alpleri’nin eteğindeki bu küçük Carrara kasabasına taşındı. Bir duvar ustasının etkisi altında çekiç ve keski kullanmayı öğrendi. Kendi işçiliği ile bu beyaz taşı bir sanat eserine dönüştürdü. Hatta en seçkin eserlerinden ‘Davut’ heykelini Carrara’dan kendi çıkardığı mermerden yaptı. İşte İtalya da bu hikaye üzerinden mermerini pazarlıyor.”

Bu sözlerin sahibi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya. Çetinkaya, bir süredir doğa ve turizm ile iç içe bir madenciliğin de mümkün olduğunu savunuyor. 

Haberin Devamı

‘Çevreyle uyumlu madencilik mümkün’

CARRARA BEYAZI

İMİB’in davetlisi olarak gittiğimiz Carrara’nın deyim yerindeyse altı turizm üstü mermer cenneti. 50 km’yi aşkın sahil şeridi her yıl binlerce yerli yabancı turisti ağırlarken 5-6 km ötede bizzat çıktığımız dağlardaki mermer ocakları ise yüzyıllardır hizmet veriyor.

Bölgede 500 yıl önce başlayan hikayenin bugün çok büyük bir endüstriye dönüştüğünün altını çizen Rüstem Çetinkaya,

“Mermerciliğin ana vatanının Türkiye oldu. ‘Carrara Beyazı’ndan çok daha kaliteli mermerlere sahip ülkemiz, bu işin hikayesini tam olarak anlatamadığı için İtalya kadar yüksek fiyatlara ürünlerini ihraç edemiyor. Carrara’daki mermer daha iyi olduğu için değil, onlar daha iyi pazarladıkları için pahalı. Birim fiyat olarak bizim 2 katımız. Ham madde konusunda tam bağımsız olabilmek için madenlerimize sahip çıkmak ve dünyaya satmak zorundayız. Bunu yaparken de çevreyle uyumlu, sürdürülebilirliğe bağlı bir şekilde yapabiliriz” görüşünde.

MADEN OCAĞINA SAFARİ

Türkiye’de madenciliğe olan bakış açısının Avrupa ve ABD gibi gelişmiş ülkelere göre çok daha farklı olduğunu vurgulayan Rüstem Çetinkaya, şunları söyledi:

Haberin Devamı

“Yer altı kaynakları tüm ülkeler için çok değerli. Eğer madenlerimizi çıkarmayı başarabilirsek 6.5 milyar dolar olan ihracatımızı 30-40 milyar dolar seviyelerine çıkarabiliriz. Buradaki sorun ise madencilerin doğa karşıtı olarak gösterilmesi. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir madenciliği tıpkı İtalya Carrara’da olduğu gibi ülkemizde de yapabiliriz. Önemli olan endişenin ne olduğu ve bu endişenin nasıl bertaraf edilebileceği. Ama salt madencilik karşıtlığıyla bunu yapmak mümkün değil.”

‘Çevreyle uyumlu madencilik mümkün’

Carrara’da dağlardan, maden ocaklarının arasından nehirler aktığına dağlar ile sahil arasında bu maden ocaklarından çıkan madenleri işleyen fabrikaların faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Çetinkaya, “Kimse dağdaki görüntüyü görünce itiraz etmiyor. Hatta madenlere safari araçlarıyla turlar düzenleniyor. Türkiye olarak biz de kendi hikayemizi yazmalıyız. Eğer bunu başarırsak ham madde bağımsızlığını da yakalarız” diyor.

Haberin Devamı

Özetlersem, Çetinkaya  günümüzde madencilik yapmadan yaşamanın mümkün olmadığını savunuyor. Sanırım topyekün her şeye karşı çıkmak yerine çevreyle uyumlu, halka barışık madenciliği tartışmalı, bu konuda örnek gösterilebilecek madenleri de ayrıştırmalıyız...

Yazarın Tüm Yazıları