Yunanistan’ın NATO askeri kanadına dönüşü tartışması- Vetonun kalktığından Dışişleri Bakanı Türkmen’in de haberi olmadı

Bundan önce 21 Mayıs’ta yayımlanan “Her Şey NATO Delegasyonundaki Şifreli Telefonun Çalmasıyla Değişti” başlıklı yazımız, Yunanistan’ın 20 Ekim 1980 tarihinde ittifakın askeri kanadına dönüşünü dönemin NATO delegasyonunda görev yapan diplomatlardan Büyükelçi Ümit Pamir’in tanıklığı üzerinden anlatıyordu.

Haberin Devamı

Buna göre, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Kenan Evren, 17 Ekim 1980 tarihinde Ankara’da yaptıkları görüşmede NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Bernard Rogers’a Türkiye’nin onayını bildirmişti. Ardından MGK Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık, Türkiye’nin Brüksel’deki NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Osman Olcay’ı şifreli telefondan arayarak, ertesi günü Rogers’ın delegasyona geleceğini belirtmiş, kendisinin anlatacağı çerçevede hareket edilmesini istemişti.

Rogers, ertesi gün delegasyona gelerek Büyükelçi Olcay’ı, Evren’le vardığı mutabakat hakkında bilgilendirmiş ve pazartesi günü (20 Ekim) Konsey toplandığında Yunanistan’ın dönüşünün konsensüsle kararlaştırılacağını bildirmişti.

Bu hadisenin düşündürücü bir tarafı, Türk diplomatların Ankara’da alınan bir kararı NATO’nun ABD’li Komutanı Rogers’tan öğrenmiş olmalarıydı.

Haberin Devamı

DIŞİŞLERİ BAKANININ DA HABERİ YOK

Bugünkü yazımızda, aynı olayı dönemin Dışişleri Bakanı İlter Türkmen’in konumu açısından ele alacağız. Bu kritik hadiseye o dönemde Türkmen’in sağ kolu durumundaki Özel Danışmanı Büyükelçi Daryal Batıbay’ın kaleme aldığı yazısında paylaştığı bilgiler üzerinden bakacağız.

Batıbay’ın tanıklığı, MGK yönetiminin Yunanistan’ın ittifakın askeri entegrasyona dönüşü üzerindeki vetosunu çekerken, Dışişleri Bakanı İlter Türkmen’i de bilgilendirme gereği duymadığını gösteriyor.

ABD YUNANİSTAN İÇİN BASTIRIYOR

Büyükelçi Batıbay’ın “Diplomasi Koridoru” isimli web sitesi için kaleme aldığı yazı “Yunanistan’ın NATO’nun Askeri Kanadına Dönüş Öyküsü” başlığını taşıyor.

Batıbay’ın yazısını özetlersek, gelişmeler şöyle şekillenmiştir:

12 Eylül 1980 darbesi olduğu sırada ABD’nin önem ve öncelik verdiği konulardan biri de Yunanistan’ın NATO askeri kanadına dönüşüydü. Nitekim Dışişleri Müsteşarı İlter Türkmen 12 Eylül sonrasında Dışişleri Bakanı olduktan sonra önüne gelen öncelikli konulardan biri bu dosya olmuştu.

Dönemin ABD Büyükelçisi James Spain de Türkmen’e yaptığı ilk ziyarette, bu konuyu açarak “Gerek bölgesel gelişmelerin gerek Türk-Yunan ilişkilerindeki gerginliklerin tırmanmasının önlenmesi açısından Yunanistan’ın ittifakın askeri yapısına dönmesinin tüm üyelerin çıkarına olacağını uzun uzun anlatmıştır.”

Haberin Devamı

Türkmen, bunun üzerine Yunanistan’ın dönüşünü değerlendirmek üzere Bakanlık’ta ilgili dairelerin temsilcilerinin de katıldığı bir toplantı düzenler. Bu toplantıda Ecevit ve Demirel hükümetlerinin daha önceden izledikleri tutumun sürdürülmesi benimsenir.

Bu pozisyon ne anlama geliyor? Türkiye’nin seçilmiş hükümetleri, Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönebilmesi için öncelikle Ege’deki NATO komuta kontrol sahalarının sınırlarının yeniden belirlenmesini koşul olarak getiriyorlardı. Buna göre, Türkiye’nin sorumluluğu Ege’nin ortalarına kadar genişletilmeliydi. Eski uygulamada Yunanistan’ın NATO içindeki sorumlulukları, Türkiye karasularına kadar uzanmaktaydı. Türkiye de NATO’da karar almada kullanılan konsensüs yönteminden yararlanarak, Yunanistan’ı veto ederek, vetonun kaldırılmasını bu görüşlerinin kabul edilmesi koşuluna bağlamıştı.

Haberin Devamı

Batıbay’a göre, Dışişleri’ndeki toplantıda, Türkmen’in Türkiye’nin görüşlerini ABD’ye ikili düzeyde anlatmak yerine, Brüksel’e giderek NATO Genel Sekreteri Joseph Luns’a anlatması ve bu görüşme üzerinden Luns’un NATO Konseyi’ni Türkmen’in katılımıyla özel gündem ile toplantıya çağırmasının daha doğru olacağı kararlaştırılır. Brüksel görüşmesi için öngörülen tarih 20 Ekim 1980’dir.

Takvim şöyle şekillenir: Türkmen, önce Strasbourg’a giderek 16 Ekim’de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne katılacaktır. Ertesi gün buradan BM Daimi Temsilcisi olarak görev yaptığı dönemden iyi tanıdığı BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim ile görüşmek üzere Cenevre’ye geçip 18 Ekim’de (cumartesi) bir öğle yemeğinde kendisiyle buluşacaktır. Pazar günü de Brüksel’e geçecek ve pazartesi günü (20 Ekim) NATO Genel Sekreteri Luns ile görüşecektir.

Haberin Devamı

Türkmen, bu hareket tarzı için hem MGK Başkanı Evren’in hem de Başbakan Bülent Ulusu’nun onayını almıştır.

TÜRKMEN MUTABAKATI BÜYÜKELÇİ OLCAY’DAN ÖĞRENİYOR

Dışişleri Bakanı, planlandığı gibi cumartesi günü öğleyin Waldheim ile yemekte buluşur ve ağırlıklı olarak Kıbrıs sorununun ele alındığı bir görüşme yapar. Batıbay, bu yemekten sonra NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Olcay’ın (Rogers’la görüştükten sonra) Brüksel’den Türkmen’i arayıp verdiği haberi şu şekilde aktarıyor:

Görüşmenin sonrasında NATO Daimi Temsilcimiz rahmetli Büyükelçi Osman Olcay’ın telefonu ile, Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşüne ilişkin olarak Devlet Başkanı Evren ile NATO Müttefik Başkomutanı General Rogers arasında mutabakat sağlandığını öğrendik. İki eski arkadaş ve meslektaş olan İlter Bey ve Osman Bey, bir oldu bitti ile karşılaşmanın hayret ve üzüntüsü içinde uzun ve sıkıntılı bir görüşme yaptılar.”

Haberin Devamı

Batıbay, yazısında “İlter Bey, Brüksel’e gitmeye gerek kalmadığı için hemen Ankara’ya dönmeyi kararlaştırdı. Cenevre’de son olarak Başbakan Ulusu ile telefonda görüştü ve onun da Evren-Rogers mutabakatından haberi olmadığını öğrendi” diye anlatıyor.

EVREN: ‘BENİ SALTIK İKNA ETTİ’

İlter Türkmen, bunun üzerine istifa etmeyi kararlaştırır. Ankara’ya dönüşünde doğruca Başbakan Ulusu’ya giderek istifasını verir. Ulusu istifayı kabul etmez. Ancak Dışişleri Bakanı’nın rahatsızlığı üzerine ertesi gün Çankaya Köşkü’nde MGK Başkanı Evren, Başbakan Ulusu, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Saltık ve Türkmen’in katılımıyla dörtlü bir toplantı düzenlenir.

Türkmen, ertesi günü Batıbay’ı çağırarak bu görüşmeyi kendisine nakletmiştir. Buna göre Evren, Türkmen’e “Rogers’ın Türkiye’nin Ege’deki İttifak komuta kontrol düzenlemesine ilişkin görüşlerinin haklı olduğunu belirtip, bunun için elinden gelen çabayı harcayacağını vaat ettiğini, bunun için asker sözü verdiğini, Yunanistan’ın askeri kanada bir an önce dönmesinde ittifakın çıkarı olduğunu kendisine söylediğini” dile getirmiştir.

Türkmen de “Uluslararası ilişkilerde böylesine önemli konularda, vaatlere dayanarak karar alınmaması gerekir. Kaldı ki Rogers bu konuda son söz sahibi değildir. Artık Yunanistan’ın eski komuta kontrol düzenlemesi ile askeri kanada döndüğünü varsayabiliriz. Oysa bu konuda 1977’den beri izlediğimiz tutuma bağlı kalsaydık, Afganistan ve İran’daki gelişmelerin de etkisiyle, ABD Yunanistan üzerinde Ege’de daha esnek olması için baskıyı arttıracaktı. Ege’de yeni komuta kontrol düzenlemesi ile birlikte, Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı olarak karasularının ötesinde ulusal hava sahası iddiasını da düzeltmeye zorlayabilecektik” yanıtını vermiştir.

Dışişleri Bakanı, bu gelişme üzerine görevinden ayrılmaya karar verdiğini ifade edince, Evren kendisiyle baş başa görüşmek istediğini belirtir. Buna göre, Evren baş başa kaldıklarında, “Rogers ile varılan mutabakata kendisini Saltık’ın ikna ettiğini” söylemiş ve Saltık’ın “Bu işi askerler diplomatlardan daha iyi çözer” dediğini aktarmıştır.

DIŞ POLİTİKADA KURUMSAL ÇERÇEVE DIŞLANMAMALI

Batıbay, daha sonra ısrarlar karşısında Türkmen’in istifadan vazgeçtiğini, ancak dile getirdiği hususların aynen gerçekleştiğini belirterek, “Yunanistan’ın elini kolunu sallayarak ittifakın askeri kanadına döndüğünü” anlatıyor.

Yazının sonunda şöyle diyor Batıbay:

Yıllarca İlter Bey’e anılarını yazmasını telkin edip durdum. Yazmadı, artık yazacağı da yok. Yunanistan’ın ittifakın askeri kanadına dönüşüne ilişkin o sıkıntılı günlerde bana anlattıklarını kimse ile paylaşmama talimatı vermişti. Aradan geçen kırk iki yıl sonra tarihe not düşmek için bu satırları yazıyorum.”

Bütün bu hadiseden nasıl bir sonuç çıkarılabilir?

Şöyle diyor Büyükelçi Batıbay:  “Özetlemeye çalıştığım bu yaşananlar, dış politikada kurumsal çerçeveyi dışlayarak bir veya birkaç kişinin karar almasının risk ve sakıncalarını yansıtan somut bir örnektir.”

Yazarın Tüm Yazıları