Paylaş
YSK bu kararı alırken, 31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul’daki toplam 31 bin 124 sandıktan 225’inde kamu görevlisi olmayan şahısların başkan olarak görevlendirildiği tespitinde bulunmuştur. Demek ki bu durum İstanbul genelindeki sandıkların binde 7’sinde yaşanmıştır. Yani oran olarak yüzde 1’in de altındadır.
YSK, benzer şekilde yasaya göre sandık kurullarına -başkan haricinde- düz üye olarak seçilmesi gereken kamu görevlileriyle ilgili kuralın gözetilmediği vakaların da bulunduğuna hükmetmiştir. Bu durumda 3 bin 500 dolayında sandık olduğu öne sürülüyor.
*
Bu saptamaların ardından meseleyi tartışırken öncelikle yanıt aramamız gereken soru, sandığın teşkili aşamasında beliren bir sorunun o sandıkta oy verme işlemlerinin düzgün bir şekilde yapılmasını sakatlayıp sakatlamadığıdır. Bilindiği kadarıyla, oluşumunda pürüz görülen söz konusu sandıklarda hile ya da hatalı sayım yapıldığı yolunda -en azından şu ana kadar- ortaya çıkmış bir bulgu yoktur.
Daha ilginç bir nokta, kurul başkanlarının kamu görevlisi olmadığı tespiti yapılan sandıkların toplamında AK Parti adayı Binali Yıldırım’ın CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na üstünlük sağladığı yolundaki haberlerdir. Bu husus YSK’ya gelen verilere erişimi bulunan kuruldaki CHP temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu tarafından geçen salı akşamı Habertürk’te Kübra Par’a açıklanmıştır.
Ayrıca YSK, 2017 anayasa referandumunda mühürsüz zarfları geçerli kabul ederken aldığı çok tartışılan kararında, sandık kurullarında yapılan ihmal ya da hataların seçmenin oy kullanma hakkını engellememesi gerektiği görüşünden hareket etmişti.
*
İşin tabii bir de usulle ilgili çok önemli bir yönü bulunuyor. Sandık kurullarının oluşumu ile ilgili itiraz süresi (son seçimde 2 Mart) geçildiği takdirde, YSK’nın yapılacak itiraz başvurularını reddetmesi kurulun yerleşik içtihadıdır.
Bu içtihadın en çarpıcı örneği İYİ Parti’nin 31 Mart’ta Bursa Mustafakemalpaşa’daki seçimde sandık kurullarında (AK Parti yönetimindeki) belediyede çalışan görevlilerinin bulunmasının seçimi sakatladığı yolunda yaptığı itirazla ilgilidir. Çünkü 298 sayılı Seçim Kanunu’nun 26’ncı maddesine göre, “Zabıta amir ve memurları bu kanunda gösterilen kurullara seçilemezler”.
Seçimi bu ilçede yeniden AK Parti kazanmış, İYİ Parti adayı ikinci gelmiştir. İYİ Parti itirazını YSK’ya 18 Nisan tarihinde iletmiştir.
YSK, 20 Nisan tarihinde aldığı kararda bu itirazı ‘oybirliği’ ile reddederken şu gerekçeyi getirmiştir:
“Sandık kurullarının teşkiline ilişkin itirazların Yüksek Seçim Kurulu’nun 13/12/2018 tarih ve 2018/1105 sayılı kararı ile kabul edilen Seçim Takvimine göre 2 Mart 2019 tarihinde kesin olarak karara bağlanması nedeniyle tam kanunsuzluk iddiasına ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekmiştir.”
*
YSK’nın Erzurum’un Pasinler ilçesi için 31 Mart seçimiyle ilgili bir kararı da bu tartışmalara bir başka önemli perspektif getiriyor. Bu dosyada muhtarlık seçiminde muhtar aza adaylarının sandık kurullarında partili olarak görevlendirilmesinin seçimi sakatladığı iddiasıyla iptal istenmiş, Erzurum İl Seçim Kurulu da 6 Nisan tarihinde itirazı kabul ederek seçimin yenilenmesini kararlaştırmıştır. Pasinler İlçe Seçim Kurulu, 8 Nisan tarihinde bu karara YSK nezdinde itiraz etmiştir.
YSK, 14 Nisan tarihli kararında “Sandık kurulunda üye olarak görev yapan aza adaylarının seçim sonuçlarına ne şekilde etki ettiklerine dair somut tespit bulunmadığından” Erzurum İl Seçim Kurulu’nun 6 Nisan tarihli 2019/54 sayılı kararının kaldırılmasına yine ‘oybirliği’ ile karar vermiştir.
Burada YSK’nın baktığı kriter, sandık kurulundaki konumları tartışmalı olan üyelerin seçim sonuçlarına etki edip etmedikleri sorusudur.
Bu çerçevede YSK, İstanbul’da seçimi yenileme kararı aldığına göre, bazı sandıklardaki kurul başkanlarının kamu görevlisi olmamasının o sandıklarda seçim sonucunu nasıl etkilediği hususunda Türk kamuoyunu ikna etmek durumundadır.
*
Bu tartışmada üzerinde durmamız gereken bir başka konu da şudur. Sandık kurullarıyla ilgili değişiklikler 2018’den bu yana uygulandığı ve yeni bir sistem olduğu için İstanbul dışındaki başka illerde de bazı sandıklarda başkanların kamu görevlisi olmadığı gibi durumlarla karşılaşılması ihtimali göz ardı edilmemelidir. Bu yönde tespitlerin ortaya çıkması, İstanbul kararı emsal alındığında o illerdeki seçimlerin sonuçları üzerindeki tartışmaları da beraberinde getirebilecektir.
Görüleceği gibi YSK’nın İstanbul kararı bugünden öngöremediğimiz tartışmaları gündemimize getirebilir.
Paylaş