GEÇEN perşembe günü yapılan Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısı, AKP iktidarı ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında son iki aydır gerçekleşen en hassas randevulardan birine sahne oldu.
Bunun nedeni, YAŞ'ın gündeminde ‘‘disiplinsizlik’’ nedeniyle ordudan ihraç edilmesi öngörülen 7 askerden 6'sının atılma gerekçesinde ‘‘irticai faaliyetlere karışmışlardır’’ ifadesinin yer almış olmasıydı.
Söz konusu 6 askerden 2'si subay, 4'ü ise astsubay konumundaydı.
Üyelerinin sayıca azımsanmayacak bir bölümü tarikat üyesi olan AKP hükümeti, ilk kez, TSK'nın tarikat bağlantılı mensuplarını disiplinsizlik gerekçesiyle ihraç etmesi tasarrufuyla karşı karşıya gelmişti.
Üstelik toplantıya başkanlık eden kişi de Başbakan'ın kendisiydi.
GÜL VE GÖNÜL'ÜN İTİRAZLARI
Toplam 17 üyesi bulunan YAŞ'ta TSK, orgeneral ya da oramiral rütbesindeki 15 komutan ile temsil edilirken, hükümet kanadından da Başbakan ve Milli Savunma Bakanları katılıyor.
Geçen perşembe günkü YAŞ'ta gündem ‘‘ihraçlar’’ başlığına geldiğinde, Başbakan Abdullah Gül ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün bulunduğu sivil kanat ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve diğer komutanlar arasında oldukça hassas bir tartışmanın geçtiği anlaşılıyor.
İlginç olan nokta, bu tartışma cereyan ederken, gerek Gül, gerek Gönül'ün orduda yüksek bir disiplin anlayışının geçerli olmasını kabul etmiş olmaları.
Gül ve Gönül'ün itirazları, disiplin işlemi yapılmasından çok, göreve son verme sürecinde gereken titizliğin gösterilip gösterilmediği sorusu üzerinde odaklaşıyor.
Başbakan ve Milli Savunma Bakanı, ayrıca idarenin her türlü tasarrufunun yargı denetimine açık olması gerektiği yolundaki görüşlerini evrensel bir hukuk anlayışı çerçevesinde ifade ediyorlar.
Bu haliyle, Gül ve Gönül, Anayasa uyarınca YAŞ kararları için temyiz yolunun kapalı olmasına dönük eleştirel bir duruş sergiliyorlar.
ASKERLERİN YANITI
Asker kanadın verdiği yanıt ise şu başlıklarda özetlenebilir:
- Yapılan işlem hukuka aykırı değildir. Anayasa'ya aykırı bir yönü yoktur. Anayasa'nın 125. maddesi, YAŞ kararlarının yargı denetimi dışında olduğunu belirtmektedir.
- Gereken titizlik fazlasıyla gösterilmektedir. Bu tür disiplinsizlikleri görülen personel üzerinde önce ikaz ve ikna yöntemleri denenir, faaliyetleri farklı komutanların gözetiminde izlenir. Bütün bu izleme süreci sonucunda personelin tutumunda bir değişiklik olmadığı görüldüğünde, göreve son verme işlemi başlatılır.
- Tarikatlarda geçerli olan ast-üst ilişkileri, TSK'nın hiyerarşik yapıya dayanan disiplin anlayışı ile çatışmaktadır. Orduda astın, üstün emrini yerine getirmesi esastır. Oysa tarikat hiyerarşisinde üst konuma geçen bir ast, aynı tarikat mensubu olan komutanına manevi önderlik yapabilmektedir. Bu durum ordunun hiyerarşik yapısının dayanması gereken esasları bozmaktadır. Bu takdirde, o kişinin bir gün bile orduda kalması sakıncalıdır.
- Türk hukuk sisteminde YAŞ kararlarına temyiz yolu kapalıdır. Ancak geride bıraktığımız yıllarda YAŞ kararlarıyla ihraç edilen pek çok subay ve astsubay, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na (AİHK) davacı olmuştur. Bu konuda toplam 93 başvuru yapılmıştır. AİHK, orduda farklı bir disiplin anlayışının bulunduğunu, orduya katılanların işin başında bunu bilerek bu kuruma girdiklerini belirterek, başvuruların tümünü reddetmiş, her seferinde idareyi haklı bulmuştur.
HER ŞEY YANSIDA GÖSTERİLİYOR
YAŞ'ın işleyişinde, ihraç edilmesi öngörülen her subay ve astsubayın durumu fotoğrafıyla birlikte, bir yansıda gösteriliyor, dosyasındaki özlük bilgileri, disiplin raporları ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.
Yansıdaki bu gösterimden sonra sıra oylamaya geliyor.
YAŞ'ın yönergesine göre, kararlarda oybirliği aranmıyor, oyçokluğu yeterli oluyor.
Perşembe günkü toplantıda, yansıdaki her sunuştan sonra ayrı ayrı oylamaya geçildiğinde, Silahlı Kuvvetleri'nin orgeneral rütbesindeki 15 orgeneral ve oramiral ellerini kaldırırken, Başbakan Gül ve Milli Savunma Bakanı Gönül ellerini masanın üstünde tutuyorlar.
Bugüne dek yapılan YAŞ toplantılarında bir ilk de böylece gerçekleşmiş oluyor.
Bu nedenle, geçmişte her seferinde itiraz olmadığının anlaşılması halinde oylamaya bile gerek kalmamakta, kararlar oydaşma (konsensüs) ile çıkmaktaydı.
Refahyol döneminde Başbakan Necmettin Erbakan'ın bile başlangıçta bir dosyayı ayrıntılı bir şekilde incelemek için yaptığı genel bir itirazdan sonra tek tek bütün ihraç kararlarına katıldığı biliniyor.
YAŞ'ın işleyişinde, oylama faslı bittikten sonra iş imzaların atılmasına geliyor.
Önemli olan ayrıntı, bu noktaya geldiğinde gerek Gül, gerek Gönül'ün muhalefet şerhlerini düşerek ihraç kararlarını imzalamış olmaları.
AKP HÜKÜMETİ İRTİCA İLE MÜCADELE EDECEK
Geride bıraktığımız günlerde irtica konusunda yaşanan bir başka sessiz gelişme daha var.
Bu da, ilk kez 28 Şubat döneminde Genelkurmay'da Batı Çalışma Grubu adı altında kurulan, ancak ANASOL hükümetinin kurulmasıyla birlikte Başbakanlık Müsteşarı'nın başkanlığında Başbakanlık Takip Kurulu adı altında sivilleştirilen kurulun, yeni hükümetle birlikte çalışmalarına kaldığı yerden devam ediyor olması.
Söz konusu kurul, AKP hükümeti altındaki ilk toplantısını Başbakanlık Müsteşarı Fikret Üçcan'ın başkanlığında ilk kez 20 Aralık tarihinde yaptı.
Adalet, İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlıklarının da temsilci gönderdikleri toplantıda irtica ile mücadele alınında yürütülen çalışmalar gözden geçirildi.
Kuruldan geçen rapor, önceki günkü Milli Güvenlik Kurulu'na getirildi, yapılan açıklamada da, ‘‘daha önce yürürlüğe konulan irtica ile mücadele stratejisinde yer alan tedbirler hakkında MGK'ya bilgi sunulmuştur’’ ifadesine yer verildi. İrticanın tanımlanması konusunda TSK ile AKP arasında önemli görüş farklılıkları bulunmasına karşılık, AKP'nin kendisini irtica ile mücadele hedefine bağlamış bulunduğu söylenebilir.