Türk basın tarihinde 3 Mart olayı

AHMET Şık’ı tanımam. Bugüne dek hiç karşılaştık mı, pek zannetmiyorum. Ahmet Şık, Radikal’den Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte “Kontrgerilla ve Ergenekon” konusunda toplam 1.116 sayfa tutan iki ciltlik çalışmayı kaleme alan gazeteci.

Şık ile Mavioğlu’nun ortak çalışmasının birinci cildi “Kontgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu”, ikinci cildi ise “Ergenekon’da Kim Kimdir” başlığını taşıyor. Her iki kitabın kapağında ortak bir tema olarak “Kırk Satır, Kırk Katır” altbaşlığı da yer alıyor.

ERGENEKON SORUŞTURMASINI YETERSİZ BULUYORDU

Susurluk, faili meçhul cinayetler, kontrgerilla ve Ergenekon gibi konularda araştırmacı gazeteci olarak yaptığı çalışmalarla kendisini kabul ettirmiş bir araştırmacı gazeteci Ahmet Şık.

Zaten son kitabı da Ergenekon davasına dönük temel bir eleştiri üzerine kurgulanmış. Şık ve Mavioğlu, soruşturma sırasında özellikle JİTEM, faili meçhuller ve Susurluk gibi konularda ele geçirilen bütün delillere rağmen bu başlıkların üzerine yeterince gidilmediğini ileri sürüyorlar. Zaten birinci bölümün “dibini kazarken üzerine örtmek” şeklindeki başlığı da bu yetersizlik eleştirisini seslendiriyor.

Ergenekon üzerine kitap yazmış, meslek hayatında devlet içindeki karanlık yapıların üzerine kararlı bir şekilde gitmiş bir gazetecinin Ergenekon terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla dün evinde arama yapılması ve ardından gözaltına alınmasında izaha muhtaç bir çelişki yok mudur?

NEDİM ŞENER ÖRNEĞİ

Buna karşılık, Nedim Şener’i iyi tanırım. Milliyet’teki bir önceki görevim dolayısıyla kendisiyle yakın bir şekilde çalıştım. Çalışkan, yerinde duramayan, el attığı bir dosyanın sonuna kadar üzerine giden gözü pek bir gazetecidir.

Türk kamuoyu, Hrant Dink cinayeti öncesinde emniyetten jandarmaya ve oradan adliyeye kadar pek çok bürokratik birimde yapılan vahim hataları, işlenen görev kusurlarını önemli ölçüde Nedim Şener’in haberlerinden ve yazdığı kitaplardan öğrenmiştir.

“Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” ve “Kırmızı Cuma, Hrant Dink’in Kalemini Kim Kırdı?” başlıklı kitapları, Nedim Şener’in soyut iddialar değil, doğrudan resmi devlet belgeleri üzerinden bu cinayetin perde arkasında asılı duran soru işaretlerini aydınlatan çok önemli iki çalışmadır.

Nedim’in Türkiye’de kazanmadığı gazetecilik ödülü yoktur. Yurtdışında da önemli bir ödül kazanmıştır. Hrant Dink cinayeti konusundaki çalışmaları nedeniyle Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) tarafından kendisine verilen “Basın Özgürlüğü Kahramanı” ödülü büyük bir ağırlık taşımaktadır.

Ahmet Şık gibi Nedim Şener’in de Ergenekon terör örgütüne üye olduğu konusunda ikna olabilmem çok zor.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÜZERİNDEKİ SİS PERDESİ


Benzer şekilde, Ergenekon terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla dün Ankara’da gözaltına alınan diğer meslektaşlarıma yöneltilen suçlamaları anlamakta da ciddi güçlük çekiyorum.

Ergenekon çerçevesinde dün gerçekleştirilen operasyonun Batı dünyasında Türkiye’de basın özgürlüğü hakkında zaten yerleşmiş olan soru işaretlerini, tereddütleri iyice pekiştireceğini düşünüyorum. Dahası, bu hamlenin basın çevrelerinin yabana atılmayacak bir bölümü üzerinde yarattığı tedirginlik duygusunun Türkiye’de basın özgürlüğünün üzerine koyu bir sis perdesi gibi ağır ağır inmekte olduğunu da hissediyorum.

Gözaltına alınan meslektaşlarımla dayanışma içinde olduğumu, onların yanında durduğumu duyurmak istiyorum.

Ve dünün mağdurlarının vicdan terazilerinde bu olayı nasıl tarttıklarını da merak ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları