TIP EĞİTİMİNDE DARBOĞAZ (3) Tıp eğitiminin kalitesi geriliyor

“BİR tıp fakültesinin işlevleri nelerdir” sorusuna verilecek üç yanıt olabilir. Birincisi, en temel işlev: Hekim yetiştirmek... İkinci işlev, tıp alanında sağlık hizmetlerini ileri götürmeyi amaçlayan bilimsel araştırmalar yapmak şeklinde tanımlanabilir.

Haberin Devamı

Ve nihayet ilk iki asli işlevden sonra bir üçüncüsüne değinebiliriz. Tıp fakültesi hastaneleri, sağlık hizmetlerinin diğer basamaklarında çözüm bulunamayan hastalıkların, yani zor vakaların da bakım ve tedavisini üstleniyor.

Türk Tabipleri Birliği’ne göre, tıp fakülteleri bu işlev açısından “hastanın ihtiyaçları ile tıbbi gelişmelerin son noktasını buluşturmak” durumundadır. Özetle, tıpta “en iyi” ve “en mükemmel” çizgiyi temsil etmek durumundadır tıp fakülteleri.

* * *

Hükümetin 2010 yılında Tam Gün Yasası’nı çıkarması ve Anayasa Mahkemesi’nin bu yasanın bazı maddelerini iptal etmesi, ardından getirilen hukuken tartışmalı ara düzenlemeler, büyük bir belirsizlik ve kargaşa ortamının tıp fakültelerini kaplamasına yol açmıştır. Bu durum, tıp fakültelerinin işlevlerini yerine getirebilme yetenek ve kapasitelerine ağır bir darbe vurmuştur.

Tahribatın birinci boyutunu önceki günkü ve dünkü yazılarımızda işledik. Tam Gün Yasası nedeniyle üniversiteden istifa eden ya da muayenehane açtıkları için fakülte hastanelerinde hasta görmeleri, ameliyat yapmaları yasaklanan hocalar, tecrübelerini öğrencilere, asistanlara aktaramıyor.

Bu konuda elime bir dizi çarpıcı veri ulaştı. Ankara Tabip Odası’nın başkentteki üç büyük üniversitenin tıp fakültesi hastanelerinde yaptığı bir araştırma, özel uzmanlık gerektiren bazı ameliyatların a) ya hiç yapılamadığını, b) ya bu ameliyatların sayısında ciddi bir azalma olduğunu, c) ya da ameliyatların ancak 650 sayılı kararnamede getirilen sınırlamalar baypas edilerek yapılabildiğini, bu nedenle de ciddi riskler alındığını ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

* * *
 
Örneğin Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde sıkıntı yaşanan ameliyat kategorileri şunlar: Genel cerrahi anabilim dalında damar cerrahisi, transplantasyon cerrahisi, hepatobilier cerrahi; beyin cerrahisi anabilim dalında stereotaksik cerrahi; ürolojide pediatrik mesane ogmentasyonu, androjenik cerrahi; göğüs cerrahisi özafagus operasyonları; ortopedide kemik uzatma cerrahisi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde: Beyin cerrahisi anabilim dalında kafa tabanı cerrahisi; genel cerrahi anabilim dalında karaciğer transplantasyonu; kalp damar cerrahisi anabilim dalında baypas cerrahisi...

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi: Genel cerrahi anabilim dalında özafagus, kolorektal, meme, tiroid operasyonları; göz hastalıkları anabilim dalında refraktik cerrahi, dekolman cerrahisi; kalp damar operasyonları, jinekolojik laparoskopik ve ürolojik operasyonlar...

Bu ameliyatların daha az yapılmasının ya da hiç yapılamamasının, bu alanlarda yetişecek asistanların eğitimini ciddi bir şekilde sekteye uğratacağını belirtmeye gerek yok. Ayrıca, mevzuat açısından risk alınarak yapılan ameliyatların ne kadar sürdürülebilir olduğu da tartışmalı. Sonuçta tıp eğitiminde ciddi bir zafiyetin belirdiğini kabul etmeliyiz.

Haberin Devamı

* * *
 
Tıp fakültesi hastanelerinde çok başka ağır sorunlar da yaşanıyor. Bu bağlamda performans sisteminin altını özellikle çizmeliyiz. Hocalar ve asistanlar, hasta kabulü yönünde büyük bir baskı altında. Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Özden Şener’e göre, “Performans sistemi fakülte yönetimlerini de baskı altına alıyor ve onlar da fakülteleri ayakta tutabilmek için bu sistemi teşvik etmek durumuna giriyor.”

Sonuçta, hoca ve asistanların hasta bakma sayılarında büyük artışlar ortaya çıkmış bulunuyor. Ayrıca, maaşların düşüklüğü de bu eğilimi tetikleyen bir diğer faktör. Bu başlıktaki sorunlar devlet hastaneleri açısından da aynen geçerlidir.

Bir tıp fakültesi hastanesinde hasta bakmanın öncelik kazanmasının, fakültenin eğitim ve bilimsel araştırma alanındaki asli işlevlerini olumsuz yönde etkilememesi düşünülebilir mi?

2013 Yılı Vehbi Koç Ödülü, geçen pazartesi akşamı İstanbul’da düzenlenen bir törenle tıp alanındaki buluşlarıyla dünya çapında başarılara imza atan ABD’nin en saygın üniversitelerinden Harvard’ın Genetik ve Metabolizma Kürsüsü Başkanı Prof. Gökhan Hotamışlıgil’e verildi.

Şimdi çok basit bir soruya yanıt arayalım: Temel tıp eğitimini Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde almış olan (1986 mezunu) Gökhan Hotamışlıgil bugün ABD’de değil de Türkiye’de yaşıyor olsaydı, kendisine uluslararası bir şöhret getiren araştırmalarını yapacak zamanı bulabilir miydi? Yoksa fakülte yönetiminin yüksek beklentileri altında performans mı tutturmaya çalışırdı?

Yazarın Tüm Yazıları