Paylaş
* Hükümete yakın çizgide duran pek çok gazete, bu konuşmanın üstüne atladı. Gedik-Ulusoy görüşmesinin ayrıntıları çarşaf çarşaf yayımlandı.
BAŞBAKAN DİNLEMENİN SONUCUNDAN MEMNUNDU
İlginçtir ki, bu konuşmanın basına yansımasından tam 10 gün sonra 4 Mart tarihinde Kral FM’de canlı yayına çıkan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Doğan Grubu’na kesilen vergi cezasını savunurken, bir ara konuyu bu telefon konuşmasına getirerek aynen şunları söyledi:
“Ortaya bakın bir sürü şeyler çıktı. Biliyorsunuz teknik takibe takılmalar birtakım internet sitelerinde yayımlandı. Bunlar bizi rahatsız eden konular. Ve kimler kimlerle ne bağlantısı kuruyor, bakın bunlar ortaya çıkıyor. Bunlar ortaya çıktıkça kim bilir geçmişte neler oldu neler... Şimdi imtiyazlar kaldırılınca sıkıntılar başladı. Siz hesabınıza kitabınıza güveniyorsanız niye rahatsız oluyorsunuz?”
* Başbakanlık, ertesi gün bir açıklama yaparak Erdoğan’ın radyo kanalındaki bu sözleriyle “kimliği belirsiz merkezlerce yapılan bir dinlemeyi kastettiğini” duyurdu. Bu durumda Başbakan, Kral FM’de konuşurken yasadışı yollardan yapılmış bir dinlemeden söz etmiş olmaktadır.
DÜN ULUSOY’A OLAN, BUGÜN ERDOĞAN’IN BAŞINA GELDİ
Burada önem taşıyan nokta, Başbakan’ın “Bakın bunlar ortaya çıkıyor” diyerek, Gedik ile Ulusoy arasındaki bu telefon konuşmasının içeriğinin ortaya çıkmasını topluma bir “olumluluk” algısıyla takdim etmesidir. Başbakan, hukuk dışı yollardan elde edilmiş bir metin üzerinde yorum yapmakta beis görmemiş, içeriğinin sızmış olmasından duyduğu memnuniyeti gizleme ihtiyacı duymamıştır.
* Kısa bir süre sonra Mehmet Akif Ulusoy, Gelir İdaresi Başkanlığı görevinden alınarak dış göreve atanmıştır. Ulusoy bunun üzerine emekliliğini istemiştir. Sonuçta, yasadışı bir dinleme, bir bürokratın mağduriyetine yol açmıştır.
* Gelelim bugüne... Bundan tam 8 ay önce yasadışı bir dinleme üzerinde basına yorum yapan Başbakan Erdoğan, bir süredir bizzat kendisi telefon dinlemenin mağdurudur. Mehmet Akif Ulusoy geçen şubat ayında kendi sesini internette dinleyince ne hissettiyse, muhtemelen Başbakan Erdoğan da bugün aynı şeyi hissetmektedir.
* İşçi Partisi, belli aralıklarla Başbakan Erdoğan’ın yasadışı bir şekilde elde edilmiş kayıtlarını kamuoyuna açıklıyor. Bundan 10 gün önce Başbakan’ın 2004 yılında dönemin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat’la yaptığı konuşmanın ses kayıtları bu partiye bağlı yayın organları tarafından açıklanmıştı. İşçi Partisi geçen pazar günü de Başbakan’ın Remzi Gür ile yapmış olduğu bir konuşmasını yayımlamıştır.
İlginçtir ki, Türk basınında bu açıklamayla ilgili neredeyse tek satır çıkmamıştır.
YENİ İÇTİHAT MI, YOKSA ÇİFTE STANDART MI
Ben, uzun bir zamandan beri hukuk dışı yollardan elde edilmiş telefon ve ortam dinleme kayıtlarının basında yayımlanmasına, hem etik olmadığı, hem de yasalar karşısında suç oluşturduğu görüşüyle ısrarla karşı çıkıyorum.
* Türk basınında bu konuda ne yazık ki standart bir uygulama yok. Özellikle Ergenekon sanıkları ya da onların yakınları söz konusu olduğunda, pek çok gazete yasadışı ortam ya da dinleme kayıtlarını yayımlamakta tereddüt göstermiyor.
Bu arada, yasadışı yollardan elde edilmiş dinleme kayıtlarının –toplumsal yararı olduğu takdirde- yayımlanması gerektiği yolundaki bir görüşün de basında hatırı sayılır ölçüde taraftarı var. Ancak toplum yararı söz konusuysa, o zaman pekâlâ Başbakan’la bir işadamı arasında geçen bu konuşmada toplumun bilgilenme hakkı bakımından yüksek yararlar olduğu savlanabilir.
* Başbakan’ın Remzi Gür’le konuşması, bir ilke kararı çerçevesinde, hukuk dışı yollardan elde edildiği için yayımlanmıyorsa, bunu Türk basınında yeni bir içtihadın şekillenmesi bakımından sevindirici bir gelişme olarak karşılamak ve alkışlamak gerekiyor.
Yok Başbakan’a ayıp olmasın diye yayımlanmıyorsa, o takdirde başka kişilerin konuşma kayıtlarının yayımlanmasındaki çifte standardı herhalde birileri izah edecektir.
Paylaş