Paylaş
Alpaslan Yelden, 2 Temmuz Cuma günü İzmir'de Halil Rifat Paşa Caddesi'ndeki evinin önünde polis tarafından gözaltına alındı.
Ertesi günü Yeşilyurt Devlet Hastanesi'ne gelen ve kendisini ‘pratisyen doktor’ olarak tanıtan bir şahıs, Alpaslan Yelden'i personele koma halinde teslim eti.
Kimliği bir türlü anlaşılamayan bu şahıs, Alpaslan Yelden'i ‘‘yolda bulduğunu’’ beyan etti.
Alpaslan Yelden'in vücüdunda morluklar, kafasında darp izleri bulundu. Hemen ameliyata alınan Alpaslan Yelden, bitkisel hayata girdi. Yapılan bütün tıbbi müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Günlerdir oğullarını arayan Halil ve Cennet Yelden çifti, çocuklarının cesedi ile karşılaştı.
Polis yetkilileri, Yelden'in ‘‘gözaltındayken düşüp, başını çarptığı’’ açıklamasını yaptılar.
Hastane doktorlarının hazırladığı rapor, bu açıklamayı tekzip ediyordu. Raporda, ‘‘Makatında, akrın bölgesinde ve başında darp ve travma izleri vardır. Düşme ve çarpma sonucu oluşmuş değildir’’ denilmekteydi.
* * *
Mustafa Koca, Çanakkale'nin Yenice İlçesi'nde çay ocağı işletiyordu. Polis, 6 Temmuz Salı günü çay ocağına gelerek, alkollü olduğu gerekçesiyle kendisini karakola götürdü.
Yaklaşık iki saat sonra Koca'nın evine giden bir bekçi, eşi Duriye Koca'ya ‘‘Eşinin kimliğini alıp Çan Devlet Hastanesi'ne git. Hastalandı, oraya götürdük’’ dedi.
Duriye Koca, gittiği hastanede kocasının cesedini buldu.
Görgü tanığı Taner Koca, savcılığa şu ifadeyi verdi:
‘‘10.30'da karakolun yanından geçerken, Mustafa'nın inlemeleri geliyordu. Bir saat sonra karakoldan çıkartıp bir arabaya bindirmek istediler. Yanına gittiğimde başında ve vücudunda darp izleri vardı. Zaten nefes de almıyordu. Polislere ‘Ölmüş' dedim.’’
Adli Tıp tarafından hazırlanan 7 Temmuz tarihli otopsi tutanağında ise ölüm gerekçesi şöyle açıklandı:
‘‘Künt batın travmasına bağlı ince bağırsak mazosu parçalanması, iç kanama, kanama şoku ve dolaşım durması sonucu ölmüştür.’’
Eşi Duriye Koca, gazetecilere yaptığı açıklamada ‘‘Kocam içki içiyor olabilir. Ama ne zamandan beri bunun cezası ölüm olabiliyor?’’ diye konuştu.
* * *
Aktardığımız iki olay, geçen cuma günü basında çıkan haberlerden derlenmiştir. Bu haberlere herhangi bir tekzip gelmiş değildir.
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, bu göreve geldikten sonra polis-çete bağlantıları, organize suçlarla mücadele ve telefon dinleme skandallarının üzerine büyük bir kararlılıkla gitmiştir.
Tantan, aynı kararlılıkla İstanbul gece hayatının gürültü sorununa da el atmış, Paşa ve Havana gibi eğlence mekánlarındaki ses yüksekliğinin gece saat 24.00’ten sonra 90 desibeli geçmesini önlemiştir.
Şimdi Tantan'ı bekleyen görev, kontrolündeki karakollarda vatandaşların işkenceden öldürülmelerini önlemektir.
Paylaş