DYP lideri Tansu Çiller'le tartışmamız, geçen cumartesi sabahı TRT'de yaptığım bir konuşmayla tetiklendi.
Baki Özilhan'ın ‘‘Çiller'in AB konusunda ne yapmak istediği’’ yolundaki bir sorusunu yanıtlarken, ‘‘Tansu Hanım'ın ne yapmak istediğini doğrusu anlayamıyorum. Ancak kendisine haksızlık etmek istemem. Belki bende bir idrak sorunu olabilir. Bu yüzden anlamıyor olabilirim’’ demiştim.
DYP lideri dün söze espriyle karışık, ‘‘Benim dediğimi anlamamışsınız da, kendimi bir daha anlatmak istedim’’ diye girdi ve şöyle dedi:
‘‘Çok net: AB'ye evet, bu hükümete hayır... Bu hükümetle AB'ye girilebilir mesajına da hayır. Tansu Çiller, AB için bu hükümetin gitmesini öncelikli mesele olarak, gerçekçi olarak tespit eder...’’
Ve ardından ekledi:
‘‘Kısa vadeli ve orta vadeli öncelikleri kendileri imzaladılar. Şimdi bunlar üzerinde aralarında görüş ayrılığı çıkıyorsa, bu kendi meseleleridir. Herkesin beklentisi bu imzalarına sahip çıkmalarıdır.’’
Çiller'e sorduk:
‘‘Apo mu, AB mi?’’
Yanıtladı:
‘‘Tabii ki AB. Ama hiç kimse bizim üzerimizden istismar yapamaz, oyun oynayamaz.’’
BASINA EL İNSAF
Çiller'le görüş ayrılığımız bu noktada çıkıyor. Böyle dediğine göre, AB'ye tam üyelik hedefini hızlandırmak için Öcalan'ın idamını önleyecek bir yasa değişikliği gündeme geldiğinde buna destek vermesi gerekmez mi?
Keza, Kürtçe TV ve eğitim konularını ‘‘teferruat’’ olarak nitelendirip, destekleyeceğini söylediği halde, bugün ‘‘Ancak hükümet tasarısı olarak gelirse desteklerim, tasarı olarak gelmezse desteklemem’’ şeklinde bir tavır alması bir çelişki değil midir?
Bu noktada kendisine şu soruyu yönelttik:
‘‘Zirveye katılmadığınız için basında bir hayli eleştiri aldınız. İlkeli davranmamakla, sözünüzün arkasında durmamakla suçlanıyorsunuz... Bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?’’
Çiller, ‘‘El insaf...’’ dedikten sonra şu karşı eleştiriyi yöneltti:
‘‘Attıkları imzanın arkasında durmuyor diye bu hükümeti eleştirmiyorsunuz; Tansu Çiller atmadığı ve parçası olmadığı Ulusal Program'a sahip çıkmıyor diye mi beni eleştiriyorsunuz yani. Basın böyle diyorsa, bunu abesle iştigal görürüm.’’
NETLEŞTİ Mİ SÖYLEDİKLERİM?
Çiller, ardından şöyle dedi:
‘‘Hükümet programı olarak getirsinler arkasındayız.’’
‘‘Ya hükümetin iki ortağıyla muhalefet birlikte getirirlerse...’’ sorusunu yönelttiğimizde DYP lideri, şöyle yanıtladı:
‘‘Hükümet metni olarak gelmeyecekse, ilk suçlayacağınız kimdir? İmzayı kim koyduysa onun altına, odur öncelikli olarak sözünde durmayan, muhalefet değildir... Benim hükümet tasarısı olmayan şeyleri getirsin, biz bunları geçiririz diye bir sözüm var mı? Ben böyle bir söz verdim mi?’’
‘‘Öyle de olsa, Meclis'e gelen bir metin sizi görüşlerinizle örtüşüyorsa, desteklemeniz normal olmaz mı?’’ diye sorduğumuzda, şu yanıtı aldık:
‘‘Ben ilk önce hükümetin bir tasarısı olarak gelmesini ararım.’’
Çiller, ardından şöyle sordu:
‘‘Şimdi netleşti mi benim söylediklerim?’’
‘‘Ne yapmak istediğinizi galiba görüyorum’’ diye yanıtladım.
O da, ‘‘Ne yapmak istediğimizi görüyorsunuz da bu hükümetle bu işin olamayacağını görüyor musunuz?’’ diye sordu.
Bütün bu konuşmamızı özetlemek gerekirse, Tansu Hanım, tutumunu değiştirmediği görüşünde.