İHRACATIN hayalisini icat eden bir milletin sayımı da hayali olur. Devlet Bakanı Prof. Tunca Toskay'ın, geçenlerde TBMM Genel Kurulu'nda Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) bütçesi görüşülürken yaptığı konuşmadan çıkan anlam bu şekilde özetlenebilir.
Toskay, konuşmasında 22 Ekim 2000 tarihinde yapılan nüfus sayımında ortaya çıkartılan sahte yazım skandalı hakkında çarpıcı bilgiler veriyor.
Bakana göre, DİE, sayımın yapılmasından sonra gelen ihbarlar üzerine 73 ilde, 2290 yerleşim yerine ait sayım sonuçlarını yeniden incelemeye alıyor.
DİE'ye ulaşan ilk verilerde, Türkiye'nin toplam nüfusu 71 milyon 496 bin 555 olarak gözüküyor.
İhbarlar üzerine yapılan saha çalışmaları sonucu saptanan nüfus ise 67 milyon 851 bin 766 olarak çıkıyor.
Bakan, ‘‘Hayali olarak düşünülen nüfus miktarı 3 milyon 552 bin 213’’ diye konuşuyor.
* * *
Bir iki çarpıcı örnek: Yalnızca Kahramanmaraş İli'nde toplam 39 hayali mahalle yaratılmış. Bu ilin halinde, kabzımallara ait olan 122 dükkánın her birinin üzerinde 5 veya 10 katlı bina olduğu varsayılarak nüfus yazılmış.
Bir boş arsada ‘‘Akdeniz Sitesi’’ diye bir site ihdas edilmiş, hayali beş adet blok üzerinden nüfus sayılmış.
Toskay, bu örnekleri verdikten sonra şöyle konuşuyor:
‘‘Toplam 981 bin anketörle belediyelerle, kaymakamlarla, valilerle beraber oluşturulan bütün Türkiye sathında yapılan bir nüfus sayımı söz konusu. Hırsızın hiç kabahati yok, tek kabahatli DİE. Bu insafsızlık.’’
Bakan, ‘‘Hırsızın hiç mi kabahati yok?’’ diye soruyor.
Peki, hırsız kim?
Haksızlık yapmayalım. Kahramanmaraş, sahteciliğin yapıldığı onlarca ilden yalnız biridir.
Bu ilde en çok 200 bin kişinin fazladan yazıldığını varsayalım. Kalan yaklaşık 3.3 milyon hayali yazım nasıl açıklanacaktır?
* * *
Son nüfus sayımında, Türkiye'nin pek çok ilinde ve yaygın bir şekilde cumhuriyet tarihinin en örgütlü, en toplu sahtekárlık vakalarından biri gerçekleştirilmiştir.
Bu suçun valilerin, kaymakamların, belediye başkanlarının, anketörlerin ve mahalle sakinlerinin bilgisi dışında işlenmiş olması düşünülemez.
Çünkü her il, milletvekili sayısını artırmak, ayrıca nüfusunu şişkin gösterip merkezi bütçeden alacağı katkı miktarını yükseltmek istemektedir.
Bir sayımda 3 milyondan fazla sahte işlem yapılabilmiş olması, aslında sahtekárlığın kamu kesiminde ve toplumda ne kadar yaygın bir davranış haline geldiğini gösteriyor.
Kurnazlığın, cingözlüğün bu boyutlara tırmandığı bir toplumda yolsuzluklarla, sahtekárlıkla mücadele edebilmek için istediğiniz kadar yasa, tüzük, yönetmelik çıkartabilirsiniz. Nafile...
Olay, Attila Karaosmanoğlu'nun şu sözlerini haklı çıkartmıyor mu?
‘‘Bir toplumda yolsuzlukla mücadele edebilmenin ön şartı, önce o toplumun dürüst olmaya karar vermesidir.’’