Kuzeyde Türkiye güneyde Esad ilerlerken

TÜRKİYE’nin kuzeyde başlattığı ‘Zeytin Dalı’ harekâtı, Beşar Esad rejiminin Rus ordusunun desteğini arkasına alarak Halep’in batısı ve güneybatısına doğru açılan İdlib bölgesinde önemli toprak kazanımları elde ettiği bir döneme denk geliyor.

Haberin Devamı

Bu tespitimizi açıklayabilmek için rejimin İdlib’de muhalefet unsurlarına karşı saldırıyı başlattığı kasım ayı başında muhalefet bölgesiyle rejimin kontrolündeki bölgeyi özellikle doğuda ayıran sınır hattında meydana gelen çarpıcı değişikliği görmek yeterli.

Kasım ayı başındaki haritaya baktığımızda şunu görüyoruz. Halep’in 50 kilometre kadar güneydoğusunda rejimin kontrolündeki Khanasir kasabasını muhalefet bölgesinin doğuda uzandığı en uç nokta olarak kabul edelim. Muhalefet bölgesinin batı sınırındaki uç nokta olarak yine rejim kontrolündeki Rabia yerleşimini alalım. İkisi arasında kuş uçuşu mesafe yaklaşık 130 kilometreydi geçen kasım ayında.

Bir başka anlatımla, muhalefet bölgesinin batıdan doğuya en çok genişlediği hatta derinlik 130 kilometreyi buluyordu.

*

Haberin Devamı

Esad rejimi, kasım ayından itibaren başlattığı harekâtta batıya doğru pek çok köy ve kasabayı tek tek geri almak suretiyle, benzer şekilde güneyde sağladığı ilerleme ile önemli toprak kazanımları elde etti; 130 kilometrelik hattı azımsanmayacak bir şekilde daralttı.

Karşılaştırmada esas aldığımız batı sınırındaki Rabia kasabası ile rejimin doğuda yaklaştığı nokta arasındaki mesafe bugün 80 kilometreye inmiş bulunuyor. Dolayısıyla rejimin üç aya yayılan bir süre içinde muhalefetin kontrol ettiği alanda 50 kilometre kadar bir ilerleme kaydettiğini söylemek mümkün. Benzer şekilde, güneyde Hama’nın kuzeybatısı ile İdlib arasındaki geniş bir bölge kasım ayında muhalefetin elindeyken, bugün rejim güçleri araya girerek bağlantıyı koparmış bulunuyor.

Yukarıdaki karşılaştırmada kerteriz aldığımız Khanasir artık rejim güçlerinin kontrol ettiği bölgenin bir hayli içinde kalıyor. Rejimin en önemli kazanımlarından biri, yine bu hat üzerinde yer alan Ebu Ad Duhur hava üssü. Rejimin 9 Ocak’ta başlattığı harekât 11 Ocak’ta El Nusra unsurlarının hava üssünden tümüyle atılmasıyla sonuçlandı.

Esad rejiminin bu stratejik noktayı geri almasının önemli bir sonucu, İdlib şehrine 45 kilometre kadar yaklaşmış olmasıdır.

*

Hava üssünün düşmesi Türkiye’nin Afrin harekâtının başlamasından kısa bir süre öncesine rastlamıştır. Not edilmesi gereken bir durum, Esad rejiminin muhalefeti İdlib’de geriletme hamlelerinin Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu’nun 20 Ocak tarihinde Afrin’e girmesinden sonra da devam etmiş olmasıdır.

Haberin Devamı

Burada önemli bir nokta, uluslararası kamuoyunun dikkatini Türkiye’nin Afrin harekâtına çevirdiği, bu hamlenin tetiklediği krizlerin gündeme yerleştiği bir sırada Beşar Esad rejiminin Afrin’in güneyindeki İdlib bölgesinde istikrarlı, sistematik bir şekilde ilerlemesini sürdürmesidir.

Nitekim, dün de Ebu Ad Duhur hava üssünün hemen kuzeyindeki bölgede rejimin hava bombardımanı gerçekleşmiştir.

Türkiye’nin hedefleri, niyetleri ne kadar farklı olsa da, Afrin hamlesinin kaçınılmaz bir yan sonucu, rejim üzerindeki baskının belli ölçülerde hafiflemiş olmasıdır. Ayrıca, İdlib bölgesindeki silahlı muhalif gruplardan sınırlı bir gücün Afrin’e kaydırıldığı anlaşılıyor. Bu da muhalefet açısından İdlib’de bir eksilme sonucunu yaratmıştır.

*

Haberin Devamı

Çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili bütün tartışmalar, yapılan hamleler, rejimin İdlib’e doğru toprak kazanma sürecini durduracak gibi görünmüyor.

İçinden geçtiğimiz sürecin yarattığı ilginç bir paradoks var. Kuzeyde Afrin’de Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu YPD/YPG’ye karşı alan kazanırken, Türkiye’nin savaşın başından beri hasmı olarak gördüğü Beşar Esad da güneyde muhalefete karşı cephede ilerleyerek kendisini güçlendiriyor...

Suriye’de nereden nereye geldik...

 

Yazarın Tüm Yazıları