Paylaş
Kendisinin bu rütbeye terfi edişi ve geçirdiği soruşturmalarla ilgili konulara girmeden önce Serdar Atasoy’un kim olduğu, FETÖ’ye nasıl katıldığı, TSK’ya nasıl girdiği, onu tuğgeneralliğe kadar götüren kariyerinin nasıl bir çizgi izlediği ve bütün bu süreçte örgüt ile ilişkisini gizlilik içinde nasıl sürdürdüğü sorularına yanıt arayalım.
Etkin Pişmanlık Yasası’ndan yararlanan Atasoy’un 1 Şubat tarihinde, yani bundan 10 gün önce Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde alınan ifadesi bu soruların önemli bir bölümüne ışık tutuyor.
Atasoy’un öyküsü aslında FETÖ tarafından TSK’ya sokulan pek çok örgüt üyesinin öyküsüyle paralellik gösteriyor. Denizli’nin en küçük ilçelerinden biri olan Babadağ’da 1974 yılında dünyaya geliyor. Kasabada lise olmadığı için ortaokulu bitirince 1988 yılında İzmir Atatürk Lisesi’nde yatılı öğrenci olarak yerleştiriliyor. Atasoy, ifadesinde liseye yerleştirilmesinde cemaatin rolü olup olmadığı konusunda bir işaret vermiyor. FETÖ ile tanışmasının İzmir Atatürk Lisesi’nde gerçekleştiğini söylüyor.
FETÖ sisteminin nasıl işlediğini göstermesi bakımından Atasoy’un askeri kariyerinin seyrini şöyle özetleyebiliriz:
DAHA LİSEDE KOD İSMİ VERİLİYOR: Lisede Denizli’den tanıdığı Cansun Sarıyıldız isimli ilahiyat öğrencisi vasıtasıyla Atatürk Lisesi’nin cemaat sorumlusu olan, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi Yavuz kod isimli örgüt abisi ile tanıştırılıyor. Yavuz, hafta sonlarında Atasoy’u Alsancak’taki yatılı öğrenci yurduna götürüyor. Burada eğitim çalışmalarına katılıyor, Fetullah Gülen’in kitaplarını okumaya başlıyor. Yavuz, Atasoy’a “Servet” kod ismini veriyor.
KARA HARP OKULUNU’NA HAZIRLIK: Atasoy, üç yıl boyunca İzmir’de Yavuz’un sorumluluğunda kalıyor. Yavuz’un görevlerinden biri askeri okulları kazanabilecek öğrencilerin seçilmesi ve sınavları kazanabilecek şekilde hazırlanmalarıdır. Bu aşamada İskender Girgin, Erdal Baylar ve Serdar isminde üç öğrencinin daha katıldığı bir gruba dahil ediliyor. Yurtta Yavuz’a tahsisli bir odada ders çalışılıyor. Sınavda çıkabilecek soruların bulunduğu testler getiriyor. Ayrıca, cemaat bağlantısı olmayan bir dershaneye de kaydı yaptırılıyor. 1991 yılında bu gruptan Serdar Atasoy, İskender ve Erdal, Ankara’daki Kara Harp Okulu sınavını kazanıyorlar.
‘YAVUZ ABİ’ ANKARA’YA DÜZENLİ GELİYOR: Kara Harp Okulu’na kayıt yaptırıldıktan sonra örgüt abisi Yavuz, Atasoy, İskender ve Erdal ile ilgilenmeye devam ediyor. Bu çerçevede ayda bir ya da iki ayda bir Ankara’ya gelerek bu grubun eğitimini sürdürüyor. Ankara’da Demetevler semtindeki bir evde buluşuyorlar. Fetullah Gülen kitapları okutuluyor, vaaz kasetleri dinletiliyor. Üniformalarını kafelerde değiştirip apartmana sivil kıyafetle giriş yapıyorlar. Kendilerine okulda ima yoluyla (göz) namaz kılmaları söyleniyor.
GÜLEN’İN HUZURUNA ÇIKMA: Atasoy, 1995 yılında Harp Okulu’ndan mezun olunca Tuzla’daki Piyade Okulu’na gidiyor. İki yılını buradaki eğitimde geçiriyor. Yavuz, bu kez İzmir’den İstanbul’a gelerek teması sürdürüyor. Maltepe semtindeki bir örgüt evinde buluşuyorlar. Yavuz, ayrıca Atasoy’u Altunizade’de bulunan FEM Dershanesi’nin en üst katında Fetullah Gülen’in yanına götürüyor. Önce büyük bir salonda namaz kılınıyor ve ardından gidilen küçük bir odada Fetullah Gülen, Atasoy’a “teğmenlik tek yıldızı” takıyor ifadeye göre. Atasoy, Gülen’in elini öpüp ayrılıyor.
TELEFONDAN SÜREN TEMAS: Yavuz, Piyade Okulu’nda iken Güven Kösem isimli bir askeri öğrenci ve Diyarbakır’da her ikisinden sorumlu olacak bir örgüt abisi ile tanıştırıyor Atasoy’u. İkisi de 1996 yılında Siirt’te göreve başlıyorlar. Güven bir çatışmada şehit olunca bir kopukluk meydana geliyor, ancak daha önce aynı grupta olduğu İskender ile karakol telefonundan belli aralıklarla görüşüyor.
İSTANBUL’DA YENİ ABİ FABRİKATÖR EMRE: 1998 yılında Atasoy’un tayini Lüleburgaz’daki 65’inci Mekanize Piyade Tugayı’na çıkıyor. İskender, Atasoy’u İstanbul’da Ali İhsan isimli bir doktor ile tanıştırıyor. Ali İhsan, “Bundan sonra seninle ben ilgileneceğim” diyor. Yaklaşık iki-üç ay kadar sonra Ali İhsan, Atasoy’u İstanbul’da fabrikası olan Emre isimli bir şahıs ile tanıştırıyor. Atasoy, ifadesinde “Beni Emre isimli şahıs ile tanıştırıp devretti” diyor. Emre, Gülen’in göz doktoru olan Kudret Ünal’ın damadıdır. Emre, irtibat kurmak üzere ankesörlü telefonları kullanacaklarını söylüyor. Emre ile ortalama ayda bir kez olacak şekilde İstanbul Beylikdüzü’ndeki evinde görüşmeye başlıyor. Burada Gülen’in kitapları okunurken, Emre görev yaptığı tugaydaki askeri personel hakkında bilgi alıyor Atasoy’dan.
SORULARI AL, AKADEMİ SINAVINI KAZAN: Atasoy, 2003 yılında yurtdışı göreve Bosna-Hersek’e gidiyor. Bu süreçte kurmaylık sınavlarına hazırlanıyor. Kurmaylık sınavından birkaç gün önce İstanbul’a geliyor ve bir “abi” tarafından Kavacık’taki bir eve çağrılıyor. Bu evde başka subaylarla birlikte kurmaylık sınavı askeri kültür ve genel kültür sınav sorularının büyük bir kısmı kendilerine veriliyor. Atasoy, bu şekilde soruları aldıktan sonra sınava girip kazanıyor. Atasoy, diğer adayların kazanamadığını söylüyor ifadesinde. Ardından Bosna’ya dönüyor, üç-dört ay sonra da Harp Akademisi’nde kurmaylık eğitimine başlamak üzere İstanbul’a geliyor.
GÖZTEPE’DE FİŞLEMEYE DEVAM: Akademi’de iken kurmaylık sınavını kazanmış iki subay ile grupta eşleştiriliyor. Bu kez örgüt abisi olarak Beykoz Doğa Koleji’nde çalışan Çetin kod isimli bir şahsa devrediliyor. Bu kişinin Göztepe’de Soyak Sitesi’ndeki evinde ayda bir hafta sonu buluşmaları başlıyor. Yine Gülen kitapları okutulup Gülen’in vaazları izletiliyor. Maaşlarının onda birini de himmet olarak örgüte vermeleri isteniyor.
KARS’TA ‘AHMET ABİ’ DEVRALIYOR: 2005 yılında Atasoy’un Kars’a, 14’üncü Mekanize Piyade Tugayı’na bölük komutanı olarak tayini çıkıyor. Kars’ta üç yıl kadar görev yapıyor. Hareketinden önce Çetin, kendisiyle burada ilgilenecek olan, Kars’ta Milli Eğitim’e bağlı bir okulda öğretmenlik yapan Ahmet kod isimli örgüt abisi ile tanıştırıyor Atasoy’u. Temasın ankesörlü telefonlardan kurulacağı söyleniyor. Atasoy, Kars’ta görev yaptığı üç yıl boyunca düzenli bir şekilde ayda bir kez olmak üzere bu örgüt abisi ile görüşüyor. Yine Gülen kitapları okunup vaaz videoları izletiliyor.
KATALOGDAN EVLİLİK PROJESİ YÜRÜMÜYOR: Örgüt bu sırada Atasoy’un evlenmesi için devreye giriyor. Kars’tan önce İstanbul’daki örgüt abisi Çetin, üç ayrı gelin adayının fotoğraflarını getiriyor, adaylarla yüz yüze görüşmeler yapılıyor. “Bu kişilerle görüşmelerimiz olumlu sonuçlanmadı” diyor Atasoy. Kars’a gittiğinde bu kez buradaki abisi beden eğitimi bölümünde okuyan bir adayla tanıştırıyor. Bu görüşme de olumsuz sonuçlanıyor. Bu arada 2005’te İstanbul’da Çapa’daki bir akrabasının evinde tanıştığı komşusuyla bir yıl kadar konuştuktan sonra evleniyor. İki çocukları oluyor.Eşi, kendisinin örgüt içinde olduğunu biliyor. Örneğin Kars’taki abinin eşi de Atasoy’un eşiyle ilgileniyor. Eşi, ayrıca 2008-2012 yıllarında örgüt toplantılarına gelip kadınlarla birlikte oturuyor.
ALEMDAĞ’DA KIDEMLİ ABİ İLE TEMAS: Atasoy, 2008’de İstanbul’da Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’ne Plan Subayı olarak atanıyor. Örgüt abisi Ahmet, Kars’tan İstanbul’a gelerek Atasoy’u polis ifadesinde “ismini hatırlamadığı” Sivaslı bir örgüt abisine devrediyor. Atasoy, adını vermediği ancak öğretmen olduğunu söylediği bu kişinin örgüt içindeki daha üst bir konumda olduğunu belirtiyor. Yaklaşık iki yıl bu örgüt abisinin Alemdağ’daki evinde düzenli bir şekilde görüşüyorlar. Görüşmeler baş başa yapılıyor. Akademi’deki personelin bilgilerini detaylı bir şekilde iletmesi isteniyor kendisinden. Bu arada, Alemdağ’daki evde örgütten başka üst konumda şahıslarla da tanışıyor.
BEYKOZ’DAKİ VİLLADA ÜÇLÜ TOPLANTI: 2010 yılında Kara Harp Akademisi’ne öğretim görevlisi olarak atanıyor. Alemdağ’da evi olan abi, Atasoy’u Beykoz’da villası olan bir başka örgüt abisine devrediyor. Atasoy, bu abinin de ismini hatırlamadığını, ancak BMW X5 model cipi olduğunu kaydediyor. Atasoy, bu kez Cemal Avıalan ve Nuh Bayazıt isimli iki subay ile grup yapılıyor. Toplantılar bu şahsın villasında gerçekleşiyor. 2011 yılında dokuz aylığına Afganistan’a gidiyor ve dönüşünde yine Beykoz’da villada buluşan bu gruba katılıyor Atasoy. Yine Gülen kasetleri izletilip, çalıştıkları yerlerdeki personel hakkında bilgi verme egzersizi tekrarlanıyor. 2012 yılına kadar bu örgüt abisinin gözetiminde kalıyor.
KKTC’DE ‘ÖNDER ABİ’: 2012 yılında Atasoy’un KKTC’ye buradaki Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’na Tabur Komutanı olarak ataması yapılıyor. Bu kez Kıbrıs’a gitmeden İstanbul’da KKTC’de örgüt abiliğini üstlenecek olan Önder Körfez isimli şahısla tanıştırılıyor. Körfez, KKTC’de Şeker Sigorta şirketinde çalışıyor. Kıbrıs’ta düzenli bir şekilde Körfez’in evinde buluşuyorlar. Körfez, yalnızca Atasoy ile ilgileniyor. Tugayda görev yapan subay ve astsubaylar hakkında detaylı bilgiler istiyor. İfadesinde “Önder’in laptop’ında alayda bulunan herkesin bir dosyası vardı” diyor Atasoy. Bu arada taburunda görev yapan bazı subayların sicillerinin düşük verilmesi gibi isteklerle de karşılaşıyor. Bu ifadesi, örgütün hedef aldığı subayların sicilleriyle oynayarak önlerini kesme mekanizmasını nasıl çalıştırdığını gösteriyor. İlginç bir ayrıntıyı “(Körfez) bana diğer örgüt abileri gibi içki şişelerinin boşlarını kapının önüne koymamı isterdi” diye aktarıyor. Burada amaç kendisinin çevreye içki içen, muhafazakâr olmayan biri olarak takdim edilmesidir. Atasoy, bu dönemde örgütten soğuduğunu, 17-25 Aralık olaylarından rahatsız olduğunu öne sürüyor.
BANGLADEŞ’TE ‘BEKİR ABİ’: Atasoy’un tayini 2014 yılında askeri ateşe olarak Bangladeş’e çıkıyor. Bangladeş’e gitmeden önce Önder Körfez, kendisini İstanbul’da Bekir kod isimli abi ile tanıştırıyor. Bekir, FETÖ’nün Bangladeş’teki okulunda öğretmen olarak çalışan Atasoy’un yeni örgüt abisidir. Atasoy, örgütten soğuduğunu söylemesine karşılık Dakka’daki görevi sırasında Bekir (K) ile temas içinde olmuştur. Atasoy, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar kendisiyle 5-6 kez görüştüğünü, bunların zoraki görüşmeler olduğunu ileri söylüyor. 15 Temmuz’dan sonra örgütle hiçbir temasının kalmadığını iddia ediyor.
BANGLADEŞ DÖNÜŞÜ GÖZALTI: Atasoy, 2016 yılı kasım ayında Dakka’dan Ankara’ya dönüyor. Kısa bir süre burada bekledikten sonra Erzincan’da bulunan 3. Ordu Komutanlığı’na atanıyor. 2017 yılında Erzincan’da FETÖ bağlantılı iddialar çerçevesinde gözaltına alınıp, ardından Savcılık tarafından serbest bırakılıyor. Daha sonra 2017 yılında Malatya’daki 2. Ordu Komutanlığı’na Harekât Başkanı olarak atanıyor. Bu konumuyla İkinci Ordu’nun bütün harekâtlarını izleyen kritik birimin başına geçiyor. Buradaki çok önemli bir ayrıntı, İkinci Ordu’daki görevini sürdürürken yine FETÖ iddiaları çerçevesinde soruşturma geçirmesi ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019 yılında kendisi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesidir.
VE TUĞGENERAL OLUYOR: Ardından geçen yaz 23 Temmuz 2020 tarihinde yapılan Yüksek Askeri Şûra’da Serdar Atasoy tuğgeneralliğe terfi ediyor ve yeni rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı gibi son derece hassas bir göreve atanıyor. Ancak Atasoy, kendisiyle ilgili atama kararı Resmi Gazete’de yayımlandığı halde bu göreve başlatılmamıştır. Atasoy geçen 2 Kasım tarihinde emekliye ayrılmıştır. Hakkında elde edilen yeni deliller çerçevesinde 27 Ocak tarihinde Ankara’da gözaltına alınan Atasoy, 1 Şubat Pazartesi günü Etkin Pişmanlık Yasası’ndan yararlanarak itirafçı olmuş ve “Servet” kod adını kullandığı lise yıllarından itibaren FETÖ ile olan birlikteliğini ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır.
İfadesinden tespit edebildiğimiz, Atasoy’un tuğgeneralliğe kadar uzanan kariyerinde en az 11 ayrı örgüt abisinin gözetiminden geçmiş olduğudur.
Atasoy’un geçirdiği soruşturmalara rağmen nasıl terfi edebildiği ayrı bir yazının konusudur.
Paylaş