Paylaş
Askeri yönetimin 1980 yılı kasım ayında diplomatik ilişkilerin temsil statüsünü ikinci kátip düzeyine indirmesi, Türk-İsrail ilişkilerine büyük bir darbe indirmişti.
Dönemin Dışişleri Bakanı İlter Türkmen'in inisiyatifiyle atılan bu adım, Türk dış politikası tarihinin hálá en çok tartışılan kararlarından biridir.
Türkmen'i bu karara yönelten nedenlerin başında, o tarihte Türkiye'nin stratejik petrol rezervlerinin neredeyse günlük stok düzeylerine inmiş olması geliyordu.
Türk ekonomisi bugünkü dinamizminden çok uzaktı. Türkiye, kendisine yeni pazarlar bulma arayışı içindeydi. Çoğu petrol zengini olan Arap ülkeleri Türkiye için cazip birer pazar olarak görülüyordu.
Ancak Arap dünyası ile ilişkilerin önünde büyük bir engel vardı: Araplar, her seferinde blok olarak Ankara'ya ‘‘İsrail ile ilişkilerinizi kesin’’ talebini dayatıyorlardı.
Türkiye, Arap dünyasının bu baskısını püskürtebilmenin tek çaresini, İsrail ile ilişkileri koparmadan temsil düzeyini aşağı çekmekte buldu.
* * *
Karar sonucu, elçilikte nöbetçi olarak bırakılan bir ikinci kátip dışında, Ankara'daki İsrailli diplomatik temsilcilerin tümü bavullarını toplayıp ayrılmak zorunda kaldı. Askeri ataşelik, ticaret müşavirliği gibi birimlerin hepsi kapatıldı.
Bunu başka adımlar izledi. Türkiye, THY'nin Tel Aviv'e yaptığı tarifeli seferleri iptal etti. İlişkiler her alanda ciddi bir şekilde geriledi. Resmi bir yasak uygulanmamakla birlikte, siyasi ilişkilerin dondurulması ticaret ve ekonomik işbirliğini de caydırıyordu.
Türkiye, Tel Aviv'de bıraktığı ikinci kátibin 29 Ekim'de milli gün daveti düzenlemesini bile durdurdu. Dışişleri, İsrail'in Ankara'da düzenlediği milli günlere ise yalnızca ikinci kátip düzeyinde bir temsilci gönderirdi.
Dışişleri Protokol Genel Müdürü'nün 1985 yılında İsrail elçiliğindeki bir davete gitmesi, Türkiye'nin İsrail politikasında değişiklik işareti olarak algılanıp gazete haberlerine konu olmuş, tepkiler üzerine Dışişleri ‘‘Bir hata oldu’’ açıklamasını yapmak zorunda kalmıştı.
O yıllarda Ankara'daki Arap diplomatların en önemli uğraşı, Türkiye ile İsrail arasında gizli temasların olup olmadığını araştırmaktı. En alt düzeyde yapılan bir temas bile Arap büyükelçilerin Dışişleri Bakanlığı'na protesto notası vermelerine yol açardı.
* * *
Türkiye, Ortadoğu politikasında Araplar'la İsrail arasındaki yol ayırımında tercihini açıkça Araplar'dan yana koymuştu.
O günlerde, Türk ve İsrail donanmalarının Akdeniz'de ortak tatbikat yapacakları ya da iki ülke arasında karşılıklı ticaret hacminin 1 milyar dolara ulaşacağı hayal bile edilemezdi.
Aynı şekilde, 1980 kasım ayında İsrail ile ilişkilerin ikinci kátip düzeyine indirildiği haberini manşetten yazıp ortalığı karıştıran bu satırların yazarı da, 20 yıl sonra Türk Cumhurbaşkanı'nın İsrail ziyaretini izleyeceğini aklının ucundan bile geçiremezdi.
Paylaş