Irak’ta bağımsız Kürt devletine doğru

IRAK ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün 11 Haziran’da Musul’u ele geçirmesinin en önemli sonuçlarından biri, Ortadoğu’nun altüst olan jeopolitiği içinde Irak’ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulması düşüncesini uluslararası politikanın gündemine iyice yerleştirmiş olmasıdır.

Haberin Devamı

Geçmişte belli bir çekingenlik içinde, uygulamaya geçirilmesinin zorluklarıyla birlikte telaffuz edilen bu olasılık, bugün üzerinde konuşulması yadırganmayan, hatta olağan karşılanan meşru bir tartışma konusudur. Kürt devleti, uluslararası camia için artık bir tabu olmaktan çıkmıştır.


* * *


Musul sonrası dönemde bağımsızlığı tartışmak konusunda kendilerini en çok özgürleşmiş hisseden kesim, kuşkusuz Iraklı Kürtler. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı Mesud Barzani’nin CNN International’dan Christiane Amanpour’a 23 Haziran’da verdiği mülakat, bu konuda son zamanlardaki en ileri çıkışıdır.
Barzani şunları söylüyor: “Irak parçalanıyor. Her şey, ordu, polis çöküyor. Bunun sorumlusu biz değiliz, belirsizliğe rehin düşemeyiz. Kürdistan halkının kendi geleceğini tayin etme zamanı gelmiştir. Halkın kararının yanında duracağız. Artık eski Irak’ta, 10 gün önceki Irak’ta değil, yeni bir Irak’ta yaşıyoruz. Kürt halkı bu imkânı değerlendirmelidir.”
Barzani
’nin geçen salı günü Erbil’e gelen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’ye verdiği mesaj da bu yönde olmuştur. Barzani, ardından perşembe günü zengin petrol yatakları bulunan Kerkük’e giderek, bu kentte referandum yapılacağını açıklamış, “Kerkük, Kürdistan’ın bir parçasıdır” demiştir. Barzani, dün yaptığı açıklamada, referandum niyetini tekrarlamış, bu adımın “şeffaf ve açık” bir şekilde gerçekleştirileceğini taahhüt etmiştir. KBY’nin kuvvetli beklentisi, referandumda Kürt nüfusun oylarıyla sandıktan Kerkük’ün Kürt bölgesine bağlanması yönünde bir kararın çıkmasıdır.
KBY Petrol Bakanı Aşti Hawrami, dün Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatta, referandumun KBY bölgesinin nüfusunu arttıracağını belirterek, bu durumda Kürtlerin Irak Anayasası çerçevesinde petrolden aldığı yüzde 17’lik payın da artması gerekeceğine dikkat çekmiş ve “Belki 25-30 oranında olacak bu oran” diye konuşmuştur.


* * *

Haberin Devamı


Iraklı Kürtlerin bağımsız devlet talebine bölgede en kuvvetli destek İsrail’den geliyor. İsrail devleti, geride bıraktığımız iki hafta içinde bu tezi neredeyse her kademesinde hararetli bir şekilde savunmuştur. Reuters’ın bir haberine göre, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez “Kürtlerin Şii ve Sünnilerden ayrılmasının kaçınılmaz olduğu” mesajını geçen çarşamba günü Beyaz Saray’da görüştüğü Başkan Barack Obama’ya aktarmıştır. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman da ertesi günü Paris’te görüştüğü ABD Dışişleri Bakanı Kerry’ye “Kürt devletinin kaçınılmaz olduğunu” görüşünü açmıştır.
Nihayet önceki akşam İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Tel Aviv Üniversitesi’nde verdiği bir konferansta şu sözleriyle Kürtlerin talebine olabilecek en kuvvetli desteği kayda geçirmiştir:
“Bölgede tarihi değişiklikler meydana geliyor. Yüz yıl önce bölgemizin sınırlarını şekillendiren Sykes–Picot Anlaşması ömrünü tamamlanmıştır. Kürtlerin bağımsızlık emellerini desteklemeliyiz. Bunu hak ediyorlar... Savaşçı bir halk olan Kürtler mutedil politikalara olan taahhütlerini kanıtlamışlardır ve bağımsız bir devlete sahip olmaya layıktırlar.”
Bağımsız Kürt devletinin kurulması aslında İsrail’in eskiden beri sıcak baktığı bir düşüncedir. Bunun gerisinde, İsrail’in doğusunda kendisini tehdit edecek kuvvetli bir Irak yerine parçalanmış bir Irak’ı her zaman tercih etmesi yatıyor. Irak’ın içinden, yakın ilişkiler içinde olacağı bir Kürt devletinin doğmasını, İsrail her zaman kendi stratejik çıkarlarına uygun görmüştür.
Bu düşünceyledir ki, İsrail devleti, Mustafa Barzani’nin 1970-75 yılları arasında Baas rejimine karşı giriştiği silahlı direnişe Mossad üzerinden ciddi bir destek vermiştir. İsrail ile Iraklı Kürtler arasındaki temasların sonraki dönemde de kopmadığı bir açık sırdır.


* * *

Haberin Devamı


ABD Yönetimi, Türk kamuoyunda aksi yöndeki yaygın kanaate rağmen, bugün Irak’ı bir arada tutmak için ciddi bir çaba içinde gözüküyor. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin geçen hafta beraberinde Erbil’e götürdüğü mesaj bu yöndedir.
Buradaki sorun, ABD’nin Irak’ın çözülmesini önleme çabasında başarı şansının giderek zayıflamakta oluşudur. Irak’ta sahada yaşanan bütün gelişmeler, bu ülkeyi bir arada tutmanın güçlüğüne işaret ediyor.
Türkiye ise geçen hafta Milli Güvenlik Kurulu açıklamasıyla geleneksel politikasını tekrarlayarak, Irak’ın “toprak bütünlüğü” ve “siyasi birliği”ni desteklediğini duyurdu. Bununla birlikte, Irak’ın parçalanma sürecinin -önlemez bir şekilde- derinleşmeye devam etmesi halinde, Ankara’nın bu politikasının daha ne kadar sürdürülebileceği sorusunun yanıtı boşluktadır. Olayların akışı, pekâlâ bu politikanın temellerini geçersiz kılabilir.

Yazarın Tüm Yazıları