Paylaş
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirirken en çok sürpriz barındıran sonuçlar BDP’nin adayı Selahattin Demirtaş cephesinde karşımıza çıkıyor. Çıkış noktası itibarıyla Kürt siyasi hareketini temsil eden bir adayın ilk kez Anadolu’nun her noktasından oy alabilmesi, bu seçimin siyasi açıdan en anlamlı sonuçlarından biri oldu.
Bu duruma çarpıcı bir örnek olarak Zonguldak’ı gösterebiliriz. Bu ilimizde 30 Mart yerel seçiminde il genel meclisi sandıklarında HDP için 1615 vatandaş oy kullanmış. Toplam oyun yüzde 0.4’ü ediyor. 10 Ağustos’ta ise Selahattin Demirtaş’a 6536 oy çıkmış. HDP’nin oyları tam dört kat artmış.
Buradaki artışın başka partilerden, ağırlıklı olarak da 30 Mart’taki 136 bin dolayındaki CHP oyundan gelen sınırlı bir kayma olduğunu tahmin edebiliriz.
* * *
Bu kalıp, mütevazı artış aralıkları içinde Trakya’dan Karadeniz’e ve Ege’ye, Anadolu’nun her bir köşesine, HDP’nin geçmişte seçime bile katılmadığı en milliyetçi illere kadar yayılan bir coğrafi çeşitlilik içinde karşımıza çıkıyor. Örneğin HDP/BDP’nin 30 Mart’ta seçime bile girmediği Çankırı’da Demirtaş’a 1040 oy çıkmıştır.
Türkiye’de Kürt nüfusun ağırlıklı olduğu HDP’nin oy deposu durumundaki coğrafyadaki artış oranları değişkendir. Demirtaş’ın oyu bazı illerde, örneğin Adıyaman’da neredeyse iki katına çıkarken, bazı illerde artışlar sınırlı kalmıştır. Örneğin Diyarbakır’daki artış ancak 15 bin dolayındadır. Van, Şanlıurfa ve Iğdır’da ise 30 Mart’taki BDP oylarının gerisinde kalmıştır Demirtaş.
Buradaki temel sorun, mevsimlik işler için her yıl yüz binlerce vatandaşın bu bölgeden batıya, güneye ve Karadeniz’e göç etmesi ve bunun sonucu oy kullanamamasıdır. Demirtaş, bu kesimden kaynaklanan kaybını büyük ölçüde Türkiye’nin diğer bölgelerinden ve başka partilerden gelen oylarla fazlasıyla telafi etmiştir.
* * *
Demirtaş’ın 10 Ağustos’ta aldığı toplam 3 milyon 914 bin oyun coğrafi dağılımına baktığımızda şu tabloyla karşılaşıyoruz: Kürt nüfusun ağırlıklı yaşadığı doğu ve güneydoğudaki 18 ilde aldığı oyların toplamı 1 milyon 972 bin ediyor. Bu rakamdan, Türkiye toplamındaki HDP oylarının tam yarısının Kürtlerin yoğun yaşadığı bu coğrafyadan geldiğini anlıyoruz. Ayrıca, İstanbul, Ankara ve İzmir’deki Demirtaş oylarının toplamı da 933 bin. Bir başka anlatımla, Demirtaş’ın oylarının dörtte üçü doğu ve güneydoğu ile üç büyük ilden geliyor.
HDP adayı, 30 Mart’ta en çok oy artışını da zaten üç büyük kentte gerçekleştirmiştir. İstanbul, 237 bin oyla en yüksek artışı getirmiştir. CHP’nin kalesi İzmir 100 bine yaklaşan artışla ikinci sıradadır. Ankara’daki artış 67 binin üstündedir. Bu illerde Demirtaş’a yönelen yeni seçmenler içinde ana gövdenin CHP kökenli olduğu söylenebilir. Ancak özellikle İstanbul’da da AK Parti’den Demirtaş’a doğru bir miktar geçişkenlik söz konusudur.
Demirtaş, Türkiye’nin her bir tarafında kendini solda konumlayan CHP ya da CHP dışı seçmenlerden oy alırken, aynı zamanda Alevilerin Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığından rahatsızlık duyan kesimleri de yine tercihini Demirtaş yönünde kullanmıştır. Demirtaş’ın özellikle Tunceli’de İhsanoğlu’na fark atması, Kürt Alevilerin çoğunlukla kendisine yöneldiğini gösteriyor.
HDP’li adayın AK Parti’den aldığı oyun da azımsanmayacak miktarda olduğu anlaşılıyor. Sandıkta Kürt kimliğini vurgulamak isteyen çok sayıda Kürt kökenli AK Partili seçmenin bu kez Demirtaş’ı desteklemiş olması muhtemeldir. Araştırmacı Adil Gür’ün bulgularına göre, 30 Mart’ta AK Parti’ye oy vermiş olan seçmeninin yüzde 3’ü bu kez Demirtaş’ı tercih etmiştir. Bu, kaba bir hesaplamayla 600 bine yakın seçmen demektir.
* * *
HDP-BDP çizgisi, 30 Mart yerel seçiminde 51 ilde il genel meclisi ve 30 büyükşehirde belediye meclisleri toplamında yaklaşık 2 milyon 967 bin oy almıştı. Demirtaş’a, 10 Ağustos’ta 3 milyon 914 bin kişi oy vermiştir. Yani yaklaşık 950 binlik bir artış söz konusudur. Ancak mevsimlik göçün bölgede yaratmış olduğu oy kayıplarını dikkate aldığınızda, Demirtaş’a HDP dışından katılan oyun miktarı Türkiye toplamında 947 binin çok üstündedir.
Bu seçimin en kayda değer sonuçlarından biri, HDP’nin kendi geleneksel sınırları dışına çıkarak Türkiye’nin dört bir tarafında mütevazı ölçülerde de olsa bir varlık gösterebilmiş olmasıdır. Bunda Kürt kökenli AK Parti seçmeninin bir bölümünün teveccühünün yanı sıra, Demirtaş’ın seçim platformunda sol ağırlıklı, bütün Türkiye’ye mesaj veren kapsayıcı bir dil kullanmış olmasının önemli bir rol oynadığı inkâr edilemez.
Böyle bir dil kullanıldığında Kürt siyasi hareketinin toplumun Kürt kökenli olmayan kesimlerinden de destek alabileceği anlaşılmıştır. Ancak 10 Ağustos’ta beliren siyasi yönelişin kalıcı olup olamayacağı bugün itibarıyla yanıtı belli olmayan bir sorudur. Yanıtın nasıl şekilleneceği önümüzdeki döneme ilişkin çok sayıda değişken faktöre bağlıdır.
Paylaş