Paylaş
Bugünkü yazımızda Türkiye’nin karşılaştığı koronavirüs COVID-19 salgınını kendisi de bir tıp profesörü olan Hacettepe Üniversitesi Rektörü Haluk Özen’in merceğinden değerlendirelim.
Prof. Özen, bizim için yaptığı değerlendirmede, COVID-19 salgınının Türkiye’de bugün itibarıyla “Başarılı bir şekilde kontrol edildiğini” ve bunda “Birden fazla faktörün rol oynadığını” düşünüyor. Prof. Özen, şu ana kadar alınan sonucu başlıca şu dört faktöre dayandırıyor:
1. VİRÜSÜN GEÇ GİRİŞİ HAZIRLIK İMKÂNI YARATTI: Birinci faktör, COVID-19 salgınının Türkiye’ye girişinin geciktirilmiş olması. Prof. Özen, ABD cephesinde -gerek başkan gerekse ilgili kurumların yetkilileri bile olayın ciddiyeti ile ilgisiz mesajlar verirken- Türkiye’deki Sağlık Otoritesi’nin ocak ayından itibaren Bilim Kurulu’nun da katkıları ile “zamanında etkin önlemler alarak salgını mümkün olduğunca uzun bir süre sınırlarımız dışında tutmayı başardığını” belirtiyor. Rektör, “Hastalığın ülkemize geç girişi toplumun bilgilenip hazırlanmasını, daha önemlisi Çin, İtalya ve Fransa’daki deneyimlerin bilimsel makalelere dönüşerek bizlere rehber olmasını ve etkin tedavi seçiminin kolaylaştırılmasını sağladı” diye konuşuyor.
2. BİLİM KURULU FAKTÖRÜ: Prof. Özen, ikinci faktör olarak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Bilim Kurulu’nu devreye sokmasını gösteriyor: “Sağlık Bakanımız liyakat ilkesine uygun olan bir kurul seçmekle kalmadı; sürekli olarak kurul üyelerinin önerileri ile yol alındığını ifade ederek aslında ülkemizde ‘bilimin’ değerini tüm toplumun indinde ön plana çıkardı.” Prof. Özen’e göre, “Bu yaklaşım sadece güncel salgında yararlı olmaktan öte bundan sonraki toplumsal sorunların çözümünde de benzer yaklaşımların benimsenmesini sağlayacak.”
3. SAĞLIK PERSONELİNİN ADANMIŞLIĞI: Prof. Özen’in kuvvetle altını çizdiği bir faktör de Türkiye’deki sağlık personelinin “adanmışlığı”. Bu konuda şunları söylüyor: “Ülkemizdeki sağlık çalışanları yıllardır özverili çalışmaya, üzerlerine yıkılan kaldıramayacakları yükleri sızlanmadan taşımaya o kadar alışıklardır ki, bu salgında da olağanüstü biçimde adanmış bir tutum ile çalışarak bu başarının belkemiğini oluşturdular.”
4. TIP FAKÜLTELERİNİN DÜZEYİ: Hacettepe Rektörü, Türkiye’deki tıp fakültelerinin akademik düzeyini de bir diğer önemli faktör olarak sıralıyor. “Ülkemizdeki tıp fakültelerinin uluslararası sıralamalardaki konumları da övünülecek düzeydedir” diye konuşuyor Prof. Özen ve bu çerçevede dünya üniversite sıralamalarında en çok bilinenlerden biri olan ‘QS’ sıralamasında 2020 yılı ‘Yaşam Bilimleri ve Tıp’ alanında ilk 500’de Türkiye’den -Hacettepe Üniversitesi ilk sırada olmak üzere- 6 üniversitenin bulunduğuna dikkat çekiyor.
Prof. Özen şöyle devam ediyor: “Ülkemizin akademik çıktıları incelenecek olursa diğer disiplinler ile kıyaslandığında tıp ve sağlık bilimlerinin açık ara önde olduğu görülebilir. Aslında bu sonuç şaşırtıcı olmamalı. Çünkü 30-40 yıldır üniversite seçme sınavlarında en başarılı öğrenciler genellikle tıp fakültelerini tercih ediyorlar. Salgın sürecindeki başarı kuşkusuz tıp fakülteleri ile birlikte, diş hekimliği, eczacılık, sağlık bilimleri ve hemşirelik fakültelerinden yetkin olarak mezun olanların birlikte çalışmaları ile gerçekleşmiştir.”
BİLİM-SOSYAL MEDYA İLİŞKİSİNE NE DİKKAT
Prof. Özen, “COVID-19 salgını bilim alanına ve topluma neler kazandırdı” sorusuna da yanıt arıyor. Ancak bu başlığa girerken önce bilim ile medya ve sosyal medya ilişkisi üzerinde bir uyarıda bulunma ihtiyacını hissediyor: “Toplum, bilimle ilgili hızlı sonuç beklentisinde. Ancak bilim, belirli yöntemlerin sabırla uygulanmasını, şüphe ve sorgulamanın sürecin bir parçası olmasını ve sonuçların uygun şekilde doğrulanmasını gerektirir. Sadece kısıtlı bir alanda tanınırlığı olan kişilerin şahsi ‘fikir’lerini uygun bilimsel platformlardan geçmeden medya ve sosyal medyada paylaşması topluma yararlı değil. Böylesine çıkarılan sonuçlar insanların pandemi sırasında ‘o ilacın veya o tedavinin’ gereksiz olarak arkasından koşmasına sebep oluyor.”
Hacettepe Rektörü, ardından salgının iki önemli kazanımını şöyle açıklıyor:
1. YENİ DÖNEMDE MÜLTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM ŞART: Salgından çıkartılması gereken bir sonuç bilimde çoklu disiplin yaklaşımına duyulan ihtiyacın anlaşılması. “Bu pandemi bize tek disiplinle olayın tüm boyutlarına çözüm bulunamayabileceğini göstermiştir” diyen Prof. Özen ekliyor: “Pandemi sadece ‘sağlık’ sorunu değildir. Sağlık bilimlerinden olan bilim insanlarının yanı sıra istatistik, iktisat, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, mühendislik, etik ve daha birçok alandan bilim insanlarının bütüncül çözümüne gereksinim olduğu ve 21. yüzyılın anahtar sözcüğü olan ‘mültidisipliner’ yaklaşımın bu olayda da gerekli olduğu ortaya çıktı.”
2. YENİ DÜNYA DÜZENİNDE ÖNCE BİLİM: “Sonuç olarak” salgından çıkartılacak ana dersi de şöyle anlatıyor Prof. Özen: “Bu pandemi bize üstünde yaşadığımız dünyada ülkelerin sınırlarının bu anlamda ne kadar geçirgen olduğunu, insanlık için gereken çözümlerin tek bir ülke tarafından değil ortaklaşa yapılması gerektiğini ve son olarak tüm bunların ülkemizde son yıllarda gerektiği kadar vurgulanmayan ‘bilim’ sözcüğünün yol göstericiliği ile gerçekleşebileceğini gösterdi. Umuyorum ki pandemi sonrası kurulacak yeni dünya düzeni insani değerler üzerinden,eşitlikçi olarak ve bu süreçte yukarıda belirttiğim değerler konusunda sınavı başarı ile vermiş ülkelerin ve bilimin ağırlığının arttığı yöndegerçekleşecektir.”
HACETTEPE VE COVID-19
Rektör, bu arada Hacettepe Üniversite bünyesindeki hastanelerin Afet Planı’nı COVID-19’a ivedilikle uyarlayarak salgına karşı hazırlandığını ve bugüne kadar COVID-19 şüphesiyle 610’u servislerde, 431’i yoğun bakımda olmak üzere 1041 hastanın yatırılarak tedavi edildiğini belirtiyor. Bu toplam içinde hepsinde en az iki komorbidite (eşlik eden hastalık) olan yalnızca 10 hasta kaybedilmiş. Ancak bu mücadele verilirken, 1219 hastane çalışanına yapılan testlerde 75 sağlık personeli de ‘pozitif’ çıkmış. Prof. Özen, “Mutlulukla ifade etmeliyim ki, tüm personelimiz sağlığına kavuştu ya da kavuşma sürecinde” diye konuşuyor.
Prof. Özen, şu an Hacettepe Üniversitesi hastanelerinde ‘COVID pozitif’ olarak yoğun bakımda yatan hasta kalmadığını, bu amaçla ayırdıkları bir servisin yeniden eski işlevine döndürüleceğini anlatarak ekliyor: “Hacettepe Üniversitesi’nin rakamları ufak ölçekte de olsa hastalığın ülkemizdeki azalma eğilimini aynen yansıtıyor.”
Paylaş