Güney sınırımızdaki büyük tehlike: El Kaide

New York Times, Türkiye’nin başını uzun dönemde çok ağrıtabilecek bir tehlikenin Suriye sınırının hemen altında kuvveden fiile çıkmakta olduğunu anlatan göz açıcı nitelikte bir yazı yayımladı geçen hafta.

Haberin Devamı

Sorun, Suriye’nin dışarıdan gelen cihatçı savaşçılar için emniyetli bir barınağa dönüşmüş olmasıdır.
Yazı, ABD’nin ve Batılı istihbarat yetkililerinin, ülkeye artan sayıda giriş yapmakta olan yabancı militanların da etkisiyle “Suriye’nin bugün dünyanın en büyük terör tehditlerinden birine dönüşebileceği” yolundaki değerlendirmelerini aktarıyor ana mesaj olarak. Suriye’de savaşan cihatçı gruplara dışarıdan gelerek katılan militanların sayısı 6 bin dolayında veriliyor.
Bu militanların çoğu El Nusra örgütü bünyesinde toplanıyor. Bir bölümü ise
“Irak-Suriye İslam Devleti” adlı şemsiye örgüt altında savaşıyor. Gazeteye göre, Batılı istihbaratçıların en büyük kaygısı, bütün bu grupların içinden El Kaide’nin yeni bir uzantısının ortaya çıkması olasılığıdır.
Yazıda, El Kaide’nin Pakistan’da üslenen yeni lideri Ayman El Zevahiri’nin El Nusra ile düzenli temas içinde olduğu ve Suriye’de örgüt açısından uzun dönemli bir yerleşme potansiyeli gördüğü vurgulanıyor. New York Times’a göre, Beşar Esad rejiminin düşmesi durumunda, El Kaide açısından Suriye’nin Pakistan’ın yerine geçebileceğinden bile söz ediliyor.
Batılı devletlerin Suriye muhalefetine ağır silahlar vermek konusunda frene basmasının nedeni, bu grupların Suriye’deki muhalefetin kontrolünü ellerine almalarından duydukları korkudur, yazıya göre.

***

Bu genel tablodan şimdi Suriye’nin kuzeyine geçebiliriz. Son bir aydır Suriye’nin kuzeyinde çok farklı noktalardan gelen bütün haberler, El Nusra ile PKK yanlısı PYD arasında şiddetli çarpışmaların meydana geldiğini, bölge üzerinde büyük bir hâkimiyet savaşının yaşandığını gösteriyor. En sert çatışmalardan biri geçen ay Ceylanpınar’ın hemen karşısındaki Resulayn’da yaşanmış ve PYD bu çatışmadan galip çıkmıştı.
El Nusra’nın diğer İslamcı gruplarla birlikte sınır boyunda Arap yerleşimlerinin de bulunduğu Tel Abiyad bölgesinde hâkimiyet kurarak, kuzeydeki Kürt koridoru içinde Türkiye’ye açılan stratejik bir tampon bölge oluşturmaya çalıştığı anlaşılıyor. Örgütün, ayrıca kuzeydoğuda Irak sınırına yakın Rumeylan petrol bölgesi civarındaki bazı yerleşim birimlerinde de PYD ile çatışması dikkat çekici bir başka hamleyi oluşturuyor.

***

Bu arada cihatçı militan gruplarının bazı Kürt köylerinde katliamlar gerçekleştirdikleri yolundaki iddialar da Türk kamuoyunun gündemine yerleşti. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, katliam yapıldığı konusunda güvenilir kaynaklardan haberler geldiğini belirterek, “Katliam olmasa bile El Nusra’nın yaptığı meşru mu? Nusra Kürt bölgesine neden saldırıyor? Bunun meşruiyetini nereden alıyor? Çeçenya’dan gelenlerin Rojava’da ne işi var? Oraya şeriat getirmek onların işi mi?” diye konuşuyor.
Demirtaş’a göre, El Nusra’nın Kuzey Suriye’deki saldırılarını arttırmasının ardında biri dizi neden yatıyor. Bunlardan birincisi, Suriye’nin merkez bölgesinde yakın zamanda Esad ordusuna karşı bazı kayıplara uğrayan El Nusra’nın, kuzey bölgesini tutunabileceği bir üs olarak görmesidir.
İkinci faktör, bu bölgede petrol bulunmasıyla ilgilidir. Demirtaş, “Buraya hâkim olurlarsa, petrol faktörü nedeniyle uluslararası güçlerin de dikkatini çekeceklerini ve kendilerine yatırım yapılmasını sağlayacaklarını düşünüyorlar” diye konuşuyor.
Ve analizin üçüncü ayağında isim vermeden Ankara’ya giden hassas bir mesaj var: “PYD’yi kendilerine tehlike olarak gören çevreler var. El Nusra PYD’nin üzerine giderek, bu çevrelerin kendisine yardım etmesini, yatırım yapmasını sağlamak istiyor.”

***

Ortadoğu Stratejik Araştırmaları Merkezi (ORSAM) tarafından geçenlerde yayımlanan “Suriye’nin Kuzeyindeki Çatışmalar ve Olası Etkileri” başlıklı bir rapor da (http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=4639) bu bölgedeki aktörler ve aralarındaki çatışmaların karmaşık dinamiklerine ilişkin çarpıcı saptamalar içeriyor.
Yardımcı Doçent Serhat Erkmen tarafından kaleme alınan son derece bilgilendirici bu raporda dikkat çekilen önemli bir durum, PYD ile El Nusra arasındaki çatışmanın gelinen noktada daha genel bir çerçevede “İslamcı gruplarla Kürtler arasında bir çatışmaya dönüşmüş olmasıdır”. Bunun “muhalif saflarda etnik boyutta bir Kürt-Arap ayrışması yaratabileceği” de belirtiliyor.
Buradan da hareketle raporun vardığı önemli bir sonuç, PYD ile İslamcı muhalifler arasındaki çatışmanın büyümesinin kuzeydeki yerleşim birimlerinin kontrolü meselesinden çıkıp “Suriye’nin genelindeki güç dengesini etkileyebilecek olmasıdır”.
Bir başka anlatımla, rapordan
“PYD-El Nusra çatışması içsavaşın
seyrini de etkileyebilir” mesajı çıkıyor.
Siz Ankara’daki bir karar verici olsaydınız burada nasıl bir tercih kullanırdınız?

Yazarın Tüm Yazıları