Gül Türkiye’nin İslam dünyasındaki farkını neyle açıklıyor?

NASIL Hollywood Amerikan kültürünün ve değerlerinin dünyaya yayılmasında etkili bir rol oynadıysa, Türk televizyon dizilerinin de bugün Arap dünyası üzerinde benzer bir etki yaratmakta olduğu kuşkusuz.

Haberin Devamı

Bu etkinin kültürel ve sosyolojik sonuçlarını uzun dönemde daha iyi ölçebileceğiz.

Ancak Kıvanç Tatlıtuğ’un, Tuğba Büyüküstün’ün bugün Umman Sultanlığı gibi bir ülkede neredeyse en çok tanınan Türkler konumuna gelmiş olmaları, insanların cep telefonlarının Türk dizilerinin müzikleriyle çalması bu etkinin ne kadar yayıldığını gösteriyor.

Dizilerin etkisi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ziyaretini izlemek üzere gittiğimiz Umman’daki en çarpıcı gözlemlerimizden biriydi. Bu arada, TRT’nin 22 Arap ülkesine dönük olarak başlattığı Arapça kanalın da şimdiden olumlu bir etki yaptığı anlaşılıyor. Gül de gezisini değerlendirirken Ummanlı muhataplarından bu konuda aldığı tepkilerden memnun gözüktü. Gül’e göre, yayınların propaganda amaçlı tutulmaması kanalı inandırıcı kılıp etkisini artırıyor.

TÜRKİYE İSLAM DÜNYASINDA TEK


Kuşkusuz, izlenen yalnızca diziler ve TRT değil. Türkiye’nin her bakımdan yakın bir şekilde izlenmekte olduğu gözleniyor. Cumhurbaşkanı Gül de Türkiye’nin siyaseti, düşünce hayatı, sosyal değişimi ve ekonomisiyle izlenen bir ülke olarak Arap dünyası için bir “ilham kaynağı” haline geldiğini belirtiyor, “Türkiye kendi içinde bunun çok farkında değil ama dışarıdaki etki ve gücü çok fazla” diye konuşuyor.

Gül, bu olguya dikkat çektikten sonra şu sözleriyle Türkiye’nin İslam dünyası içinde “Batı”nın ve “hepimiz”in ortak değerlerini gerçekleştirebilen “tek ülke”
olduğunu vurguluyor:

“Bir Müslüman ülke olarak tarihi belli böyle bir ülkenin Batı standartları, yani hukuk standartları, demokratik standartları, bunlara bugünkü Batı’nın ortak değerleri diyoruz ama bunlar aslında hepimizin değerleri, işte şeffaflık, eşitlik, eşit muamele, hesap verebilirlik, adalet, kadın erkek konuları, bunlar aslında farklı terminolojilerde ifade edilse de hepimizin değerleri... Yani bütün Müslüman ülkeleri içinde baktığınızda, bunları gerçekleştiren ne derseniz deyin Türkiye den başka bir ülke yok... Biz kendi noksanlarımızı da biliyoruz, onu da konuşabiliyoruz, çıkıp Türkiye olarak hâlâ noksanlarımız var diyebiliyorum ben Cumhurbaşkanı olarak. Bilmiyorum böyle kaç tane çıkar... Türkiye açık bir toplum, tartışılabilen bir toplum. O açıdan Türkiye gerçekten bir ilham kaynağıdır ve önemlidir.”

Kuşkusuz gençlik yıllarında entelektüel gelişmesini Milli Görüş ideolojisinin formatları içinde şekillendirmiş biri olarak Abdullah Gül’ün bugün varmış olduğu noktada Türkiye’nin İslam dünyası içindeki farkını, tekliğini Batı değerleri üzerinden tanımlaması önemli.

TÜRKİYE FARKINI NEYE BORÇLU?


Bu noktada sohbetimiz, Türkiye’nin bu farklılığını neye borçlu olduğu sorusuna kayıyor. Madem İslam dünyasında bu değerleri hep birlikte yaşatabilen Türkiye’den başka ikinci bir ülke yok, Türkiye bu farkı nasıl yaratmış? Farkı yaratan, Türkiye’yi bu anlamda başarılı kılan ne?

Cumhurbaşkanı, bu konudaki sorumuzu önce tebessüm ederek karşılıyor, ardından başarının payını kısmen Cumhuriyet kurumlarına kısmen de Cumhuriyet öncesi dönemde başlamış olan Osmanlı’daki modernleşme hareketlerine eşit ağırlıkta dağıtan dengeli bir yanıt veriyor. Şöyle diyor Cumhurbaşkanı:
“Bu çok açık... Bu şüphesiz ki Türkiye Cumhuriyeti ile başlayan ama Türkiye Cumhuriyeti’nin de gerisine giden... Şükrü Hanioğlu’nun Princeton’dan yayımlanan ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Yüzyılı’ kitabını geçenlerde bitirdim. Bir tarihçi, bir felsefeci, bir sosyolog aynı zamanda... Ne kadar canlı bir tartışma... Son yüzyıl içerisinde bile, yani Cumhuriyet’ten önceki yüzyıl içerisindeki o canlı tartışmalar, tercümeler, yazılar inanılmaz... Ama şüphesiz ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, çokpartili hayata gidişi, demokrasi, demokratik seküler bir hukuk devleti olması... Bunların hepsinin standartları tartışılıyor, sadece demokrasinin standartları değil, işte laiklik de tartışılıyor, nasıl bir laiklik olması konusu... Hukuk standartları da tartışılıyor ama bütün bunların hepsinden önemli olan bunların pozitif bir trendde gelişiyor olması...”

Yazarın Tüm Yazıları