Paylaş
Bu raporlarda kayda geçirilen insani durumun her geçen gün ne kadar kötüleştiğini, ne kadar dramatik bir görüntü kazandığını gösterebilmek için dün saat 11.45’te gelen son raporun bazı başlıklarını özet olarak aktarmak istiyorum bugünkü yazımda.
BM’nin bu alandaki uzman kuruluşu OCHA’nın dünkü raporu, çatışmaların başlamasından sonraki 13’üncü gün itibarıyla gelinen durumu 19 Ekim, yani perşembe akşamı itibarıyla yansıtıyor.
ENKAZ ALTINDA KURTARILMAYI BEKLEYEN YÜZLERCE İNSAN VAR
Bu rapor hemen girişinde, önceki akşam itibarıyla ölen Filistinlilerin toplamının 3 bin 785’e geldiğini belirtiyor. OCHA’nın Gazze Sağlık Bakanlığı’na dayanarak paylaştığı veriye göre, ölenlerin toplamı içinde 1.524’ü çocuklardır. Yaralı sayısı ise 12 bin 500’dür. Aynı rapor, İsrail tarafındaki kayıpların toplamını 1.400, yaralı sayısını ise 4 bin 629 olarak veriyor.
OCHA raporunda dikkat çekilen önemli bir konu, aralarında kadınlar ve çocukların da bulunduğu -tahminlere göre- yüzlerce insanın bombardıman sonucu yıkılan binaların enkazı altında kaldıkları ve kurtarılmayı bekledikleridir. Enkaz altında yüzlerce cesedin de bulunduğu tahmin ediliyor. Ancak saldırıların sürmekte oluşu ve yakıt sıkıntısı nedeniyle motorlu taşıtların çalıştırılmasında ve araç-gereç taşınmasında yaşanan güçlükler, kurtarma faaliyetlerini zora sokmaktadır.
CESETLER KİMLİK TEŞHİSİ BEKLENMEDEN TOPLUCA GÖMÜLÜYOR
Rapora göre, önceki gün İsrail’in hava saldırıları iki ekmek fırınının çevresini hedef almıştır. Bu sırada aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu pek çok insan fırınların önünde kuyrukta beklemekteydi. Bu iki saldırıda Gazze şehrinde 20, An Nusrat mülteci kampında ise 5 kişi hayatını kaybetmiştir OCHA’nın tespitlerine göre.
BM raporunda aktarılan çok sıkıntılı bir durum, 15 Ekim Pazar günü İsrail’in hava saldırılarında hayatını kaybeden yaklaşık 100 kişinin Rafah kasabasında kimlik teşhisleri yapılmadan topluca gömülmesi hadisesidir. Bunun nedeni, bekletilecekleri bir morg bulunamadığından, cesetlerin çürümemesi için zorunlu nedenlerle kimlik teşhis prosedürleri uygulanmadan defin kararı alınmasıdır.
Raporda, Filistin kaynaklarına dayanarak, 12 bin 845 evin yıkıldığı, 9 bin 55 evin ise oturulamaz hale geldiği belirtiliyor. Buna göre, yıkılan ya da hasar gören konutlar, Gazze Şeridi’ndeki bütün konutların yüzde 30’una denk geliyor.
Buradaki kayda değer bir veri BM Uydu Merkezi’ne aittir. BM Merkezi, uydular aracılığıyla Gazze’nin kuzeyindeki idare bölgede 927 yıkılmış ev tespit etmiştir. Aynı zamanda, hafiften ağır dereceye kadar yayılmak üzere hasar görmüş 4 bin 337 konut uydular tarafından görüntülenmiştir. BM’nin ilgili merkezi, bu yıl 1 Mayıs ile 15 Ekim tarihleri arasında çekilen uydu görüntülerini karşılaştırarak bu sonuca ulaşmıştır.
17 HASTANE ZARAR GÖRDÜ
Aynı rapora göre, yine BM’ye bağlı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de Gazze Şeridi’ndeki sağlık sistemini hedef alan 59 saldırı tespit etmiştir. Bu saldırılarda 26 sağlık tesisi isabet almış, 17 hastane ve 23 ambülans hasar görmüştür. Kuzeyde bulunan dört hastane (Beit Hanun, Hamad, El Karama ve Ad Dura) aldıkları uğradıkları hasar nedeniyle tümüyle boşaltılarak faaliyet dışı kalmıştır.
OCHA’ya göre, eğitim tesisleri ve diğer sivil altyapının gördüğü tahribat da artan ölçüde kaygı konusudur. 18 Ekim Çarşamba günü itibarıyla Gazze Şeridi’nde toplam 178 eğitim tesisi saldırılarda isabet almıştır. Bunlardan 20’si, bir BM kuruluşu olan BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) tarafından yönetilmektedir. İsabet alan bu okullardan 2’si yerinden olmuş insanlar için barınak olarak kullanılmaktaydı.
Raporun bu bölümünde, İsrail’in hava saldırılarında hasar gören yapılar arasında bir üniversite binası, 7 kilise ve en az 11 caminin de bulunduğu belirtiliyor.
SU KUYULARI VE DEPOLARI DA BOMBALANINCA
Şimdi tablonun sıkıntılı bir başka cephesine geçelim. OCHA’nın tespitlerine göre, ağır hasar gören altyapı içinde su ve arıtma tesisleri de var. Buna göre, 12 Ekim itibarıyla, en az 6 su kuyusu, 3 su pompa istasyonu, bir su deposu ve deniz suyu tuzu arıtma tesisleri de hasar görmüştür.
BM kuruluşu, Gazze Şeridi’nde çatışmaların başlamasından sonra yerinden olan insanların sayısının 1 milyon olarak tahmin edildiğini kaydediyor. Bu toplam içinde 527 bin 500 kişi UNRWA tarafından belirlenen acil barınaklarında yerleştirilmiştir. Bunlardan tahminen 367 bin 500’ü Gazze’nin orta ve güney bölgesindedir.
OCHA, bu bölgelerdeki barınaklarda kapasitenin çok üstüne çıkan bir yoğunluk yaşandığına, bunun sonucu su, gıda ve tıbbi malzemenin kritik derecede yetersiz kaldığına dikkat çekiyor.
Raporun bu bölümünde aynen şöyle deniliyor: “UNRWA, bazı barınaklarda içilebilir su miktarını adam başına günde bir litreyle sınırlamak zorunda kalmıştır. Uluslararası asgari standart 15 litredir.”
Vurgulanan bir başka önemli nokta, Gazze’nin güneyi de bombardımana hedef olunca, güvenlik arayışı ile güneye gitmiş olan bazı insanların yeniden kuzeye dönmek zorunda kaldıklarıdır. Bir bölümü ise hava saldırılarının yanı sıra, güneyde kalabilecek bir yer bulmadıkları için kuzeye dönmek zorunda kalmıştır.
TEK ELEKTRİK SANTRALI DA ÇALIŞMAYINCA
Şimdi diğer temel hizmetlerin durumuna bakalım. İsrail’in elektriği kesmesi ve yakıt sevkini durdurması sonucu 11 Ekim’den itibaren Gazze’de süreklilik içinde elektrik kesintisi yaşanmaktadır. Yakıt tedarikinin durması Gazze’deki tek elektrik santralının faaliyetini durdurmasına yol açmıştır. Bu durumda elektrik üretimi ancak jeneratörlerle sağlanabilmektedir. Buna karşılık yakıt sıkıntısı nedeniyle jeneratörlerin devreye girmesi de kısıtlanmaktadır. Elektrik santralındaki yetkililere göre, İsrail makamları tesiste yeniden faaliyete başlanırsa santralın hedef alınacağı uyarısını yapmıştır.
OCHA raporunun bu bölümünde “İsrail Savunma Bakanı İsrailli rehineler serbest bırakılmadığı sürece elektrik, yakıt ve su sevkinin başlatılmayacağını belirtmiştir” deniliyor.
İNSANLAR HASTANELERDE KORİDORLARDA YATIYOR
BM’nin raporunda, hastanelerin sahne olduğu üzücü tablo da detaylı bir şekilde aktarılıyor. Bu bölümde, “Hastaneler elektrik, ilaç, malzeme ve uzman personel sıkıntısı nedeniyle çökmek üzeredir” deniliyor. Buna karşılık, tedavi gören ya da tedavi bekleyen hastalar yüzde 150 ile kapasitenin çok üstündedir. Hastaların çoğu yerlerde ve koridorlarda yatmaktadır. Rapora göre, böyle devam ederse hastanelerdeki acil müdahale odalarının çalıştırılabilmesi için sterilizasyon ve diyaliz gibi hayati prosedürlerin durdurulması gerekebilecektir.
Durumu kötüleştiren bir başka gelişme, birinci basamak sağlık hizmetlerinin yüzde 60’ının kesilmiş olmasıdır. BM’nin tespitlerine göre, savaş nedeniyle ölenler dışında, sadece temel sağlık hizmetlerine erişim ciddi derecede sınırlandığından dolayı da Gazze’de ölüm oranı yükselmeye başlamıştır.
SU ÜRETİMİ ÖNCEKİ DÖNEMİN YÜZDE 5’İNE GERİLEDİ
Yeniden su sorununa gelelim. Belediyenin su üretimi kapasitesi, son çatışmalar öncesi dönemdeki miktarın yüzde 5’inin de altına düşmüştür. Yakıt sıkıntısı nedeniyle suyun tankerlerle ulaştırılması da durmuştur. Sorunun bir diğer nedeni, yolların yıkılan binaların enkazlarıyla kapanmış olmasıdır.
Bu bölümünde şöyle deniliyor:
“Sonuçta, ortalama su tüketimi, yemek pişirme ve hijyen de dahil olmak üzere günde adam başına üç litreye düşmüştür. Bunun sonucu insanlar tarımsal amaçlı kuyulardan çekilen tuzlu suyu kullanmaya yönelmektedir. Ancak bu da pek çok insanı tarım ilaçları ve diğer kimyasalların etkisine açık hale getirmektedir. Bu durum, ölüm ve bulaşıcı hastalık riskini artırmaktadır.”
Raporun gıda tedariki bölümünde de özellikle buğday sıkıntısı nedeniyle fırınların çoğunun faaliyet dışı olduğu belirtiliyor. Ayrıca Gazze Şeridi’ndeki 5 değirmenden yalnızca biri çalışmaktadır BM’ye göre.
Bu bölümden son bir sıkıntılı mevzu. Gazze’deki 65 kanalizasyon pompa istasyonunun çoğu faaliyet dışı kalmıştır. Bu durum kanalizasyon suyu baskını riski yaratıyor. Kanalizasyon arıtma tesislerinin beşi de elektrik kesintisi nedeniyle devre dışı kaldığından atıkların çoğu denize bırakılmaktadır.
***
İşte Gazze’de 2 milyondan fazla insan bu koşullarda yaşarken, BM Güvenlik Konseyi’nde geçen çarşamba günü yapılan oylamada, insani yardımların ulaştırılabilmesi için çatışmalara ara verilmesini öngören karar tasarısı ABD’nin vetosu sonucu kabul edilmemiştir.
Paylaş