Paylaş
“Şu anda Suriye’deki gelişmeler gerek Tel Rifat, gerek Münbiç olsun, bunlar istenilen istikamette henüz gelişmiyor...” dedi Erdoğan, geçen çarşamba günü uçağa binmeden önce.
Cumhurbaşkanı, ertesi gün Johannesburg’da Rusya lideri Vladimir Putin ile görüştü. Cuma akşamı burada gezisini izleyen gazetecilerle sohbet ederken Putin ile görüşmesinin Suriye faslını anlatıyordu ki, sözü yine aynı meseleye getirdi ve şöyle dedi: “Burada Tel Rifat olayı var. O ayrı bir sıkıntı. Bunların aşılmasını, bu konuları da görüşme imkânımız oldu.”
İlginçtir ki, Milli Güvenlik Kurulu’nun geçen pazartesi günü yapılan toplantısından sonra yayımlanan bildiride dolaylı bir Tel Rifat mesajı da yer aldı. Buna göre MGK’da “Suriye’de halen terör örgütlerinin etkinlik gösterdiği bölgelerin bir an önce güvenli hale getirilmesine yönelik çalışmalar değerlendirilerek, bu konudaki somut adımların atılmaya başlanacağı” belirtilmişti.
MGK’nın terör örgütlerinin etkin olduğu bölgelerden biri olarak Tel Rifat’ı değerlendirdiği hususunda bir tereddüt yok.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da önceki gün düzenlediği brifingde MGK toplantısı ve Tel Rifat’la ilgili bir soruyu yanıtlarken, “Tel Rifat konusu arada kalan bir konudur. Onun çözülmesi için de özellikle Ruslarla ve İranlılarla temasımız devam ediyor” diye konuştu.
Bütün bu açıklamaları yan yana koyduğumuzda, Türkiye’nin Tel Rifat’ta sıkıntılı bir durum gördüğünü, bu durumun Rusya ile siyasi diyaloğun önemli bir başlığını oluşturduğunu ve aynı zamanda MGK’da ele alınan Suriye’deki sorunlu bölgeler meselesiyle de ilgili olduğunu söylemek mümkün.
***
Peki Tel Rifat’taki sorun ne?
Bunu soruyu yanıtlamak için Afrin’e dönük Zeytin Dalı harekâtının sonuçlanmakta olduğu günleri hatırlamamız gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin harekâtı mart ayının sonuna doğru bölgenin doğusunda Tel Rifat’ın sınırlarında sonlanmıştı. Harekâtın tamamlanmasından sonraki dönemde yapılan açıklamalarda da Afrin’den sonraki ana hedeflerden biri olarak Tel Rifat gösterilmişti.
Erdoğan’ın mart ayı sonrası yaptığı açıklamalar incelendiğinde, Tel Rifat hedefine sıkça atıf yaptığını görüyoruz. “Tel Rifat’ın teröristlerden temizlenmekte olduğu” (1 Nisan/Hatay), “Tel Rifat’ın güvenli hale getirileceği” (12 Nisan/Ankara) şeklindeki açıklamalar bunlar arasından sadece iki örnektir. Ayrıca, “Fırat Kalkanı harekâtı ile terör koridoru projesine ilk darbeyi vurduk. Ardından Zeytin Dalı harekâtı ile terör koridorunu Akdeniz’e bağlama çabasını kestik. Kısa sürede Tel Rifat’ı da kontrol altına alıp bu harekâtı hedefine ulaştıracağız” şeklindeki sözleri de yine Cumhurbaşkanı’nın bu konuda kayda geçen önemli bir siyaset beyanıdır. (25 Mart/Trabzon)
Bütün bunlardan anladığımız, Tel Rifat’ın kontrol altına alınmasının, Ankara cephesinde Zeytin Dalı harekâtının tamamlayıcı bir aşamasını oluşturan stratejik bir hedef olarak belirlendiğidir. Kontrolle kastedilen, öncelikle bu bölgenin PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG unsurlarından arındırılmasıdır.
Ancak geçen dört ay içinde bu hedefe henüz ulaşılamadığını bugünlerde verilen demeçlerden anlayabiliyoruz.
***
Türkiye Tel Rifat’ta neden istenilen istikamette ilerleyemedi? Bu noktada karşımıza Rusya faktörü çıkıyor.
Tel Rifat bölgesinden, Türkiye’nin bu yılın başında kontrolü altına aldığı Afrin’in doğu sınırında başlayan ve bir çizme şeklinde batıdan doğuya, El Bab’a doğru uzanan dar bir şeridi anlıyoruz. Batıdan doğuya 40 kilometre kadar bir uzunluğu var. Bu şeridin kuzey ve güney sınırları arasındaki mesafe bazı yerlerde 10-12 kilometreye kadar genişlerken, bazı noktalarda beş kilometreye kadar daralabiliyor.
Aslında son derece önemli bir stratejik mevki Tel Rifat. Çünkü, Hatay sınırında başlayan, Afrin ve oradan Cerablus’a kadar uzanan kuş uçumu yaklaşık 140 kilometre uzunluğunda Türkiye’nin kontrolü altındaki bölge ile güneyde cihatçıların hâkim olduğu İdlib ve rejimin kontrolü arasındaki Halep coğrafyası arasında bir tampon işlevi görüyor.
Ve bugün Tel Rifat’ta Rusya da var, Beşar Esad rejimi de var ve PKK uzantısı YPG unsurları da... Ve bir bu kadar önemli olan bir unsur, Tel Rifat’ın hemen kuzeyinde Rus ordusunun kontrol ettiği ve helikopter uçuşları için kullanılan bir askeri havaalanı var.
Peki Rusya, Türkiye’nin Tel Rifat’ta bulunan YPG gruplarıyla ilgili girişimleri karşısında nasıl bir strateji izliyor? Bu sorunun yanıtına yarın bakalım.
Paylaş