Paylaş
Rapor, “mevcut koşulların aynen sürmesi halinde içsavaşın önümüzdeki aylara ve yıllara yayılacağını” belirterek, geleceğe şöyle bakıyor: “Şehirler, kasabalar kaybedilecek, sonra yeniden geri alınacak ancak savaşın ana cephe hatları mevcut çatışma bölgesinin dışına çıkmayacaktır. Bu arada binlerce insan ölecektir. Muhtemelen on binlerce, hatta yüz binlerce insan daha ölecektir, savaşın ne kadar uzayacağına bağlı olarak...”
Kuruluşun uzmanlarından Kenneth Pollack’ın kaleme aldığı rapor, bu öngörüde bulunduktan sonra mevcut kilitlenmenin kırılabilmesi için ABD’nin muhalefete nasıl yardım edebileceği, bu amaçla hangi stratejileri devreye sokabileceği sorularına yanıt arıyor. Şimdi rapordaki bu seçeneklere bakalım.
MUHALEFETİ EĞİTMEK/DONATMAK: ABD’nin Suriye muhalefetini rejimin ağır silah gücüne karşı daha etkili silahlarla donatması, kuşkusuz muhalefetin cephedeki askeri yeteneklerini artıracaktır. Ancak modern tanksavar silahlarla donatılmış hafif piyade birliklerinin topçu desteği de olan zırhlı düşman birliklerini yenebilmesi güçtür. Tanksavar ve uçaksavar sistemlerinin, düşman gücünü yıpratmaya yardımcı olsa da savaşın sonucunu anlamlı bir şekilde etkileyebilmesi zayıf bir olasılıktır. Bekaları için savaşan rejim güçlerinin yüksek motivasyonu, komuta birliği ve savunma açısından sahip olduğu coğrafi avantajlar durumu dengeleyecektir. Bu denge halini değiştirecek tek seçenek, muhaliflerden yeterli eğitim almış konvansiyonel bir ordu oluşturularak eşit bir düzlemde rejim güçlerinin karşısına çıkarılmasıdır. ABD, bu seçeneğe 1990’larda Bosna Savaşı’nda başvurmuş, topçu ve tank birlikleri de olan, birleşik komuta altında profesyonel bir Hırvat ordusu oluşturulmuştur. ABD’nin eğittiği bu güç, cephede Sırp ordusuna ciddi zayiat vererek Sırpların askeri zaferin mümkün olmadığına kanaat getirip Dayton Barış Antlaşması için müzakere masasına oturmaya zorlamıştır.
AFGANİSTAN MODELİNE DİKKAT: Brookings raporu, bu noktada ABD’nin Afganistan’da 1980’li yıllarda mücahitlere silah ve eğitim yardımı sağlamasının “tam ters bir sonuca yol açtığı” uyarısını yapmayı ihmal etmiyor: “Bu yaklaşımın Afganistan’da Sovyetler sonrası dönemde istikrarlı bir Afganistan hedefini güvence altına almamıza hiçbir katkısı olmamıştır. Bunun yerine Sovyetler’in gitmesinin ardından muzaffer mücahit grupların birbirleriyle savaştığı büyük bir içsavaşa yol açmış, bu çatışma ortamı Taliban’ın hepsini ezerek ülkenin büyük bir bölümünü hâkimiyeti altına almasıyla sonuçlanmıştır.” Kuşkusuz, bu uyarıyı Suriye’de bugünkü El Nusra faktörü ışığında değerlendirmek gerekiyor.
DENİZDEN VE HAVADAN ABLUKA: Rapor, bir başka seçenek olarak rejim güçlerinin tedarik yollarının kesilmesi üzerinde duruyor. Böylelikle rejim güçlerine yeni silah, yedek parça, cephane ulaşımı önlenerek rejim ordusunun ateş gücü zayıflatılabilir. Bu amaçla iki yönteme başvurulabilir: “Deniz Ablukası” ve “Uçuşa Yasaklı Bölge”... Rapora göre, özellikle Irak’ta 1990’larda yapıldığı gibi Suriye hava sahasının yasaklanması, rejimin hem havadan tedarik hatlarını kesecek hem de hava kuvvetleriyle muhalefetin kontrolündeki hedefleri vurmasını önleyecektir. Ancak, Suriye ordusunun muhalefete asıl zararı uçaklarla değil, karadan ateşlediği füzeler ve top-havan atışlarıyla verdiği de hatırlatılıyor. Rapor, sonuçta her iki yöntemin de rejimin işini zorlaştıracağını, ancak kesin sonuç almaya yetmeyeceği sonucuna varıyor.
ALTYAPIYI ÇÖKERTMEK: Bir diğer seçenek, rejimin askeri üslerinin, elektrik santralları ve köprüler dahil olmak üzere bütün altyapısının bombalanarak etkisiz hale getirilmesidir. Buradaki bir beklenti, böyle bir harekâtın rejimi şoka sokarak destekçilerinin kaçmasını tetiklemesidir. Ancak Brookings raporu, bu stratejinin rejimin ani bir çöküşüne yol açmasının “istisnai bir ihtimal” olduğunu belirterek, başarısının öncelikle zaman faktörüne bağlı olduğunu vurguluyor, “Bu tür harekâtlar zaman alır, haftalar değil aylar, ama sonuç getirebilir...” diyor. Ancak bir koşul daha var. Bu stratejinin karada oluşturulacak düzenli ordu seçeneği ile eşleşmesi gerekiyor.
REJİMİN ORDUSUNA HAVADAN HAREKÂTI: Bir diğer öneri, doğrudan rejimin karada üslenmiş birliklerini hedef alan bir hava harekâtının düzenlenmesidir. Rapor, bunun pekâlâ etkili olabileceğini ama yine de tek başına muhalefetin zaferi için kuvvetli bir güvence taşımadığını kaydediyor. Bu çerçevede ABD’nin 1991’de 38 bin sorti düzenlenmesine rağmen Saddam’ın cumhuriyet muhafızlarının yine de ciddi bir savaş yeteneği sergilediği hatırlatılıyor. Keza NATO’nun 1999’da Kosova’da 78 gün içinde 3 bin 400 sorti düzenlemesine karşılık, bu harekâtın Kosova Özgürlük Ordusu’nun Sırp güçlerine karşı cephede büyük bir ilerleme sağlamasına yetmediği hatırlatılıyor. Libya’da ise NATO 203 günde 9 bin 700 sorti düzenledikten sonra Libya’daki direniş kuvvetleri rejim ordusunu ve Kaddafi’ye bağlı milis gruplarını yenebilmiş. Rapor, bu model için de “en iyi sonucun bu şekilde elde edileceğini tahmin etmek hata olur” diyor.
ZAFERİN GARANTİSİ VAR MI?: Brookings raporu, sonuçta sıralanan bu seçeneklerin -tek başına ya da belli karışımlar içinde uygulansa bile- başarı şansına şüpheci bir bakış yansıtıyor ve şöyle diyor: “Bu seçeneklerin hepsi maksimum düzeyde uygulamaya konulup sahaya sürülse de, yine de zaferin garantisi yoktur ve iş bu şekilde hareket etmekle sınırlı kalmayabilir...”
BÜTÜN YOLLAR HIRVAT MODELİNE ÇIKIYOR: Rapora göre, bu durumu aşmanın -yani zaferi sağlamanın ve işin başka yerlere gitmesini önlemenin- tek yolu vardır. Bu da ABD’nin Hırvatistan’da yaptığı gibi Suriye muhalefetinden bir profesyonel ordunun inşa edilmesidir. Böyle bir ordu, hem rejim güçlerini cephede yenecek, hem de savaş sonrasında ülkede girilecek yeniden yapılanma döneminde istikrar sağlayıcı bir kurum olarak işlev görecektir. Dolaylı bir anlatımla, “Suriye’nin Afganistan’a dönüşmesi de ancak böyle önlenebilir” mesajı verilmiş olunuyor Brookings raporunda.
Bu çerçevede baktığımızda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da Suriye için önerdiği Kosova türü bombardıman modelinin başarı şansı, profesyonel ordu kurulması başta olmak üzere başka yöntemlerle tamamlanmadığı takdirde, zayıf gözüküyor.
Paylaş