Erdoğan’ın içkiye bakışının seyir defteri

RECEP Tayyip Erdoğan’ın 2001 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurduktan sonra kamuoyunun en azından bir kesimini ikna edebilmek için çok çaba sarf etmesi gereken konulardan biri içkiye ilişkin tartışmalardı.

Geçen 10 yılı aşkın süre içinde Erdoğan’ın içkiyi “özel alanda” yasakladığı söylenemez ama geçen cumartesi günü itibarıyla karşımızda topluma içkinin “az içilmesini” öneren bir Başbakan Erdoğan port-resiyle karşı karşıya olduğumuz da aşikâr.
Erdoğan’ın bu konudaki tutum değişikliğini net olarak görebilmek için içki konusundaki açıklamalarının zaman içindeki seyrine göz atalım.
KAMUSALDA YASAK: Erdoğan, 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra belediyedeki alkol düzenlemelerini kamusal alan-özel alan ayrımına dayandırdı. Erdoğan, Anayasa’nın 58’inci maddesinin “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden korumak için gerekli tedbirleri alır” şeklindeki hükmünden de yola çıkarak, kamusal alan olarak gördüğü belediye tesislerinde içkinin yasaklanması yolunda düzenlemelere gitti. Erdoğan, attığı bu adımların aynı zamanda “muhafazakâr yönlerinin bir ifadesi olduğunu” da vurguladı.
MEYHANEDE İSTEDİĞİN KADAR İÇ: Erdoğan, AK Parti’nin kuruluşundan sonra da içki konusunda “özel alana katiyen müdahale etmediğini” belirtti, “Kimse belediye başkanlığı dönemimde herhangi bir meyhaneyi kapattığımı söyleyemez” dedi ve ekledi: “Bu hak olarak görülüyorsa, bunu siz özel sektörde, meyhanelerde, restoranlarda istediğiniz gibi kullanın, istediğiniz gibi için...” (13/2/2002, partisinin grup konuşması)
ÖNLEM ALMAK GÖREVİMİZ: Başbakan, AK Partili Denizli Belediyesi’nin yeni içkili lokanta ruhsatlarını şehir dışına çıkma koşuluna bağlaması yolundaki projesine verdiği destekle de tanınıyor. Erdoğan, 20 Kasım 2005 tarihinde Denizli’yi ziyaretinde bu uygulamayı Anayasa’nın 58’inci maddesi çerçevesinde savunarak, “Görevimizin farkındayız. Kimse bunu farklı yere çekmeye çalışmasın” diye konuşmuş.
ALKOL YERİNE MEYVE YE: Erdoğan’ın alkollü içki konusundaki “en yasaklayıcı” içerikli mesajı, 19 Temmuz 2010 tarihindeki konuşmasıdır. Başbakan, burada lafı hiç dolandırmadan açıkça hiç içilmemesini önermiştir. Erdoğan şöyle diyor: “Bu işin sulusu da kurusu da zarar. Onun için bunlardan kaçınmamız lazım. Ben bugüne kadar objektif bakan hiçbir tıp dünyası temsilcisinden bir defa bu işte bu faydalıdır diyeni görmedim. Bazen inadına ‘belli bir miktar da alırsa faydalıdır’ diyenler var. Arkadaş bu alkolü siz nereden elde ediyorsunuz? Bu meyvelerden filan elde edilmiyor mu bunlar? Üzümden elde etmiyor musun? Diğer meyvelerde belli oranda yok mu? Var... Onları ye... Vücudun için gerekli olan, yeterli olan, zaten her şey orada var. Ben halkımı seviyorum, onun da sağlıklı yaşam içerisinde olmasını istiyorum.”
IKSIRINCAYA TIKSIRINCAYA KADAR: Erdoğan’ın 14 Ocak 2011 tarihinde partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşma içki içenlere “horgörü” yansıtan bir metin olarak kayıtlara geçmiştir. Erdoğan, “Herkesin yaşam tarzına saygılı olduklarını” ifade ederken şöyle demiştir: “Sekiz yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik? Kimin yaşamına, giyimine kuşamına müdahale ettik? Herkes istediği gibi giyiniyor, istediği gibi eğleniyor, istediği gibi içiyor, hangisine dedik ki, sen ne kadar viski içiyorsun, şarap içiyorsun, ne kadar bira tüketiyorsun? Böyle bir derdimiz oldu mu? Iksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar...”
AKSIRMA DEMEM HATAYDI: Erdoğan’ın sonradan bu sözlerini düzeltme ihtiyacı duyması da ilginçtir. Başbakan, 27 Ocak’ta Ukrayna’dan dönerken gazetecilere özür dileyen bir ton içinde şöyle konuşmuştur: “Aksırıncıya tıksırıncaya kadar demişim. Ben de insanım. Benim de gerilimli dönemlerim, stresli ve sinirli anlarım oluyor. O da benim o andaki gerilimim ya da doğamda olan bir şey olarak alınsın. Belki onun da alıcısı vardır. Her şeyden önce insanız. Benim de hatam olur. Hatasız kul değiliz ya...”
ALKOLÜ AZ TÜKET: Başbakan’ın alkol konusundaki en olumsuz çıkışlarından birini de geçen cumartesi günü partisinin Kızılcahamam’daki istişare toplantısında sergilemiş, bu kez “az içilmesini” önermiştir. Erdoğan, yeni vergiler nedeniyle içki, sigara ve otomobile gelen zamları savunurken şöyle de miştir: “Kardeşim sigarayı içmezsin olur biter. Ne olacak? Alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter. Ne olacak? Kalkıp da Porsche kullanacağına gel FIAT, Volkswagen kullan ne olacak? Bunları kullan, biraz daha düşür harcamayı. Bunu düşürdüğün zaman olur biter. Ve ülkenin cari açık sorunu var. Eğer biz burada işe dikkat etmezsek hani Rahmetli Özal’ın ‘kemer sıkma’ dediği olay, işi sıkı tutmazsak biz de Yunanistan’ın durumuna mı düşelim? Biz eşeği sağlam kazığa bağlayacağız kardeşim.”
NASIL ANLAMALIYIZ? Görüleceği gibi, Başbakan’ın içki konusundaki açıklamaları muhtelif derecelerde iniş çıkışlar gösteriyor, çelişkiler barındırıyor. Erdoğan, bir düzlemde özel alanda içme serbestisini savunuyor, bir başka düzlemde “Az için” ya da “Alkol yerine mevye yiyin” gibi “sınırlayıcı” mesajlar verebiliyor. Yarın, Başbakan’ın ikinci düzlemdeki müdahil tutumunun demokrasi açısından ne anlama geldiğini değerlendirelim.
Yazarın Tüm Yazıları