Erdoğan’ın alkolle bitmeyen mücadelesi

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, alkollü içkilerin satışına ve reklamına getirilen sınırlamalara ilişkin son yasayı savunurken sıkça Anayasa’nın kendisine verdiği bir görevi yerine getirdiğini belirtiyor, 58’inci maddenin “Devlet, gençleri alkol alışkanlığından korumak için gerekli tedbirleri alır” şeklindeki hükmünü hatırlatıyor.

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan, gerçekten de Anayasa’nın gereğini mi yerine getiriyor, yoksa kendi muhafazakâr dünya görüşünün bir uzantısı olarak mı bu adımları atıyor?
Bu sorulara yanıt bulmak için en doğru yaklaşım Erdoğan’ın içki konusundaki tutumuna, kendisinin kayda geçmiş açıklamaları ve kararları, uygulamaları üzerinden bakmak olabilir.

* * *

En baştan şu tespiti yapmalıyız. Özellikle belediyle başkanlığı döneminden yola çıktığımızda, Erdoğan’ın Anayasa’nın 58’inci maddesini o zamanlarda da sıkça vurguladığını ve aynı zamanda “kamusal alan-özel alan” olmak üzere ikili bir ayrım yaptığını görüyoruz. Bu çerçevede en önemli icraatı, kamusal alan olarak nitelediği belediye tesislerinde içkiyi yasaklamış olmasıdır. Erdoğan, bu düzenlemelerin “muhafazakâr yönlerinin bir ifadesi olduğunu” belirtmekten de kaçınmamıştır.
AK Parti’nin kurulmasından sonraki dönemde bu partiye dönük laiklik tartışmaları çerçevesinde Erdoğan’ın alkollü içkiler konusundaki tutumu sıkça gündemi işgal etti. Erdoğan’ın 2002 sonundaki genel seçimden çok önce 13 Şubat 2002 tarihinde yaptığı grup konuşması bu açıdan önemli bir referans niteliği taşıyor. Erdoğan, burada yine kamusal-özel ayrımı yapıyor, “Biz özel alana katiyen müdahale etmedik. Kimse belediye başkanlığımda herhangi bir meyhane kapattığımı söyleyemez. Siz özel sektörde, meyhanelerde, restoranlarda istediğiniz gibi kullanın, istediğiniz gibi için ama biz devlet olarak bunu kanunlaştırmışız...” diye konuşuyor.

* * *

Haberin Devamı

Önemli bir nokta, AK Parti liderinin içkilerin üzerine “Sağlığa zararlıdır” ifadesinin konmasını daha o zaman savunmuş olması. Erdoğan, o konuşmasında “Sağlığınıza zararlıdır ilkesini de alkollü içkilerin üzerine yapıştıracaksınız” diyor. Geçen hafta TBMM’de kabul edilen alkollü içkilerle ilgili yasanın 8’inci maddesinde bu yönde bir hükmün yer aldığı hatırlandığında, Erdoğan’ın AK Parti’nin kuruluş günlerinde kafasına koyduğu bir hedefi tam 12 yıl bekledikten sonra hayata geçirdiğini görüyoruz.
Aynı metnin dikkat çekici bir başka yönü Erdoğan’ın “Bu konuda tedbir alması gereken devlet, yani baba; evlatlarına bu kötü alışkanlıkları getirmemesi için önce kendisini bu noktada alıştırması lazım” şeklindeki sözleridir. Burada “baba” ile “devlet” kimliklerinin özdeşleştirilmesi altı çizilmesi gereken bir nokta. Evde babanın evlatlar üzerindeki söz hakkı ile devletin toplumun tercihleri üzerinde kendini yetkili görme eğilimi bir anlamda Erdoğan’ın kimliğinde iç içe geçiyor.

* * *

Haberin Devamı

Erdoğan bu noktada önemli bir çelişkiye de düşüyor. Bir taraftan kamusal-özel ayrımı yapıp, “Özelde karışmayız” demesine karşılık, zaman zaman kendini tutamayarak içki içilmesine açıkça karşı çıkıyor, evde çocuklarına nasihat eden “baba” gibi topluma da açıkça “İçmeyin” mesajını veriyor.
Bu yöndeki en kuvvetli mesajı 19 Temmuz 2010 tarihindeki şu sözleridir: “Bu işin sulusu da kurusu da zarar. Onun için bunlardan kaçınmamız lazım. Arkadaş bu alkolü siz nereden elde ediyorsunuz? Bu meyvelerden filan elde edilmiyor mu bunlar? Üzümden elde etmiyor musun? Diğer meyvelerde belli oranda yok mu? Var... Onları ye... Vücudun için gerekli olan, yeterli olan, zaten her şey orada var. Ben halkımı seviyorum, onun da sağlıklı yaşam içerisinde olmasını istiyorum.”
Erdoğan
’ın 14 Ocak 2011 tarihinde partisinin il başkanları toplantısında sarf ettiği şu sözleri de “hoşgörüsüz” bir bakışın ifadesi olarak zihinlere kazınmıştır: “Sekiz yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik? Hangisine dedik ki, sen ne kadar viski içiyorsun, şarap içiyorsun, ne kadar bira tüketiyorsun? Böyle bir derdimiz oldu mu? Iksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar...” Erdoğan, daha sonra bu sözlerini stresli bir anında söylediğini ifade ederek, pişman olduğunu ima etmiştir.
Bir de Erdoğan’ın içkinin “az içilmesini” tavsiye ettiği durumlar var. Erdoğan, 15 Ekim 2011 tarihinde yeni vergiler nedeniyle içki ve sigaraya gelen zamları savunurken “Kardeşim sigarayı içmezsin olur biter. Alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter. Ne olacak?” diye konuşmuştur.
Görüleceği gibi, Başbakan Erdoğan, bir yandan özel alana müdahale etmediği konusunda güvenceler veriyor ama aynı zamanda “Hiç içmeyin, meyve yiyin” ya da “Az için” diyerek sözel düzeyde müdahaleci bir çizgiye kayıyor.
Yarın da AK Parti döneminin uygulamalarına göz atalım.

Yazarın Tüm Yazıları