Paylaş
Filiz Dinçmen’in ‘büyükelçi’ unvanını kazanıp Lahey’e gitmesiyle, 1982 yılında Türk Hariciyesi’nde bir büyük devrim yaşandı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir kadın diplomat büyükelçi olmuştu. Dinçmen, daha sonra Strasbourg’da Türkiye’nin Avrupa Konseyi Daimi Delegesi olarak görev yapacak, merkezde bir dönem ‘sözcülük’ görevini yürütmesinin yanı sıra ‘müsteşar yardımcılığı’na kadar yükselecek ve 2004’te Vatikan Büyükelçiliği’nden emekliye ayrılacaktı.
Cumhuriyet’in kuruluşu sonrasında kadınların bir dizi alanda sivrilip toplumda öncü roller üstlenmelerine karşılık, diplomasi nedense çok uzun bir süre kadınların camdan duvarları bir türlü kıramadıkları, erkeklerin mutlak egemenliğindeki dokunulmaz bir alan olarak kaldı.
***
Oysa Cumhuriyet’in hemen başlangıcında çok kısa süreli bir deneme olmuştu. Adile Ayda, 1932’de Dışişleri’ne meslek memuru olarak ayak basan ilk kadın diplomat oldu. Bir yıl sonra bakanlıktan ayrılıp akademik kariyere geçti. Ayda, uzun bir aradan sonra, 1958’de Demokrat Parti’li Fatin Rüştü Zorlu’nun bakanlığı döneminde kuruma döndü ve ortaelçiliğe kadar yükseldi.
Zorlu’nun bakanlığı, kadınların ilk kez gerçek anlamda Dışişleri’ne adım attıkları dönem oldu. 1957’de Jale Yiğit ve Şükran Güneş, 1958’de Betin Yiğit, Adile Ayda ve Birsen Demiriz, 1959’da Gencay Gürün olmak üzere üç yılda altı kadın diplomat Dışişleri’ne katıldı.
KADINLARA ÖNYARGI VARDI
O dönemde kadınlar neden Dışişleri’nin uzağında kaldı? Belli ki, Demokrat Parti döneminin sonlarına doğru tek tük istisnalar belirmeye başlasa da, kadınların diplomatlık kariyerine girişi geçmişte hiçbir zaman teşvik gören bir konu olmadı. Kadınlara karşı işleyen caydırıcılığın bir boyutu o dönemlerde geçerli ve hatta 1970’li yıllara kadar hâkim olan bir zihniyet ve önyargılarla yakından ilişkili.
***
Uzun yıllar Tahran, Moskova, Birleşmiş Milletler (BM) ve Madrid’de büyükelçi olarak görev yapan Volkan Vural’a göre bunun bir nedeni, kadınların yaşam ve çalışma koşulları zor olan yerlerde ve mahrumiyet bölgelerinde görev yapamayacakları yolundaki düşünceydi. Evlendikleri takdirde eşlerinin tercihlerine göre hareket edecekleri ya da doğum faktörü nedeniyle meslekte süreklilik göstermeyecekleri yönündeki yaygın görüş, bu önyargıyı besleyen bir diğer faktördü.
Vural, “Bütün bu nedenlerle kadın memura olumsuz bakan çok ünlü hariciyecilerimiz vardı geçmişte. Bu bakış uzun yıllar bir caydırıcılık yarattı, kadınların bakanlığa girişi teşvik edilmedi ve sonuçta Dışişleri kadınlara kapalı kaldı. Ancak bu bakışın geride bıraktığımız dönemde kırılmış olması sevindirici bir gelişme” diye konuşuyor.
DEVLETTE EN YÜKSEK KADIN ORANLARINDAN BİRİ
Bugün Dışişleri Bakanlığı’na baktığımızda, erkek egemenliğinin önemli ölçüde kırıldığını ve diplomatlığın artık kadınların da tuğralarını vurduğu bir profesyonel meslek haline geldiğini görüyoruz. Hatta Dışişleri’nin Türkiye’de devlette kadınların en yüksek oranda temsil edildiği bürokratik birimlerden biri haline geldiğini söylemek mümkün.
Bugün, Dışişleri Bakanlığı’nda ‘diplomat’ olarak adlandırdığımız kariyer meslek memurlarının sayısı 1777. Bu toplam içinde kadın diplomatların sayısı 624.
Bir başka anlatımla, kadın diplomatlar bakanlığın meslek memuru toplamının yüzde 35’ini oluşturuyor. Erkekler ise 1153 meslek memuruyla yüzde 65’lik bir çoğunluğa sahip. Bu oranlara siyasi atamayla gelen büyükelçiler dahil değil.
***
Kadınların oranında Türkiye’de Dışişleri’nin önünde olan alanlardan biri üniversiteler. YÖK’ün 2017-2018 verilerine göre, üniversitelerde doktor unvanlı öğretim üyelerinde kadın hocaların oranı yüzde 42’ye çıkmış durumda. Aslında bu oran araştırma görevlilerinde yüzde 50-50 şeklinde mutlak bir denge yakalamış. Ancak kadın öğretim üyelerinin oranı doçentlerde yüzde 39’a, profesörlerde yüzde 31’e düşüyor.
Soldan sağa; Ayşe Saraç, Burcu Çevik, Serap Ataay, Özlem Gülsün Ergün Ulueren, Songül Ozan, Artemiz Sümer, Meltem Büyükkarakaş, Lale Ülker ve Havva Yonca Özçeri.
CAMDAN DUVARLAR KIRILINCA...
Kadın diplomatların bugün Dışişleri’nde yüzde 35’lik bir orana gelmiş olması, 30-40 yıl öncesinin rakamlarıyla kıyaslandığında muazzam bir sıçrama yaptıklarını ortaya koyuyor. 1960’lı ve 70’li yıllarda camdan duvarın kırılmaya başlaması ve ardından özellikle 80’lerde başlayıp 90’larda iyice kuvvetlenen bir yönelişle birlikte, bakanlıktaki erkek-kadın meslek memuru dağılımındaki dengesizlik bugün anlamlı bir şekilde değişmiş bulunuyor.
Bu durumu diplomasi kariyerindeki en yüksek kademe olan büyükelçilerde de görmek mümkün. Şubat 2019 itibariyle karşımızda şöyle bir tablo var: Bugün ‘büyükelçi’ unvanına sahip olan fiilen 63 kadın diplomat bulunuyor. Bunlar içinde yalnızca altısı siyasi tayin, yani hükümet tarafından bu unvan verilerek dışarıdan büyükelçiliklere atanmış isimler. Kalan 57 kadın büyükelçinin hepsi de meslekten diplomat.
Ayrıca 22 kadın diplomat bundan önceki dönemde büyükelçi unvanıyla Türkiye’yi temsil ettikten sonra emekli oldu. Bu gruptakiler 1960’lı ve 70’li yıllarda bakanlığa girmiş olan kadın diplomatlar.
***
Kariyer diplomat olan 57 kadın büyükelçinin yarıdan fazlası (31) halen yurtdışı görevlerde bulunuyor. Siyasi atamayla gelen kadın büyükelçileri de eklediğimizde yurtdışında görev yapan toplam 37 kadın büyükelçi var. Türkiye’nin 142 büyükelçilik ve 13 daimi temsilciliği bulunduğu düşünüldüğünde (toplam 155), bugün yurtdışında görevli büyükelçilerin yüzde 23’ü kadın.
Kadın büyükelçilerin kalan bölümü de merkezde ya genel müdür olarak görev yapıyor ya da müşavir unvanıyla pasif görevlerde bulunuyor. Bakanlık merkez örgütünde bugün İstihbarat-Araştırma (Aylin Taşhan), Konsolosluk (Hatun Demirer), Kültür ve Tanıtma (Deniz Çakar), Avrupa İşleri (Gülhan Ulutekin) ve AB (Başak Türkoğlu) olmak üzere beş genel müdürlüğün başında büyükelçi unvanına sahip kadın diplomatlar var. Keza Personel Daire Başkanlığı’nın başında da büyükelçi unvanına sahip bir kadın diplomat (Damla Yeşim Say) bulunuyor (toplam genel müdür sayısı 19).
GENÇ KADIN DİPLOMATLAR ERKEKLERİ YAKALADI
Burada belki daha da önemli olan bir nokta, ‘genel müdür yardımcıları’ düzeyindeki kadın memurların sayısı. Bu pozisyonda Ankara’da toplam 22 kadın diplomat görev yapıyor. Merkezde toplam 51 genel müdür yardımcısı pozisyonu bulunduğu dikkate alındığında, bu pozisyondaki kadın diplomatların oranı yüzde 43’e yükselmiş durumda.
Bu oran çok önemli. Çünkü fiilen genel müdür yardımcılığı pozisyonuna gelmek, büyükelçi olma potasına girmek anlamına geliyor. Bir başka deyişle, bu mevkideki kadın diplomatların her biri potansiyel büyükelçi adayı durumunda. Hepsinin büyükelçi olacağının kesin bir güvencesi olmasa da, bu rakamlar bize yine de bakanlığın geleceğinde kadın büyükelçi sayısının daha da yükseleceğini söylüyor.
***
Tam bu noktada önemli bir gelişmeye dikkat çekelim. Dışişleri Bakanlığı’nın açtığı en son meslek memuru sınavı geçen nisan ayındaydı. Bu sınavı toplam 28 genç diplomat adayı kazandı. Erkek-kadın dağılımı 14-14 olmak üzere stratejik eşitliği yakalamıştı.
Bütün bu yönelişleri yan yana getirdiğimizde görünen köy kılavuz istemez diyebiliriz: Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın geleceğinde kadınlar her zamankinden daha çok söz sahibi olacak.
İLK KADIN BÜYÜKELÇİ FİLİZ DİNÇMEN: KADINLARIN BUGÜNKÜ NOKTAYA GELECEĞİ DÜŞÜNÜLEMEZDİ, ÇOK HEYECAN VERİCİ
Filiz Dinçmen, 1961’de Dışişleri’ne adım attığında bakanlıktaki kadın memur sayısı bir elin beş parmağını geçmiyordu. Dışişleri’ne o tarihte katılan genç bir kadın diplomat olarak, bakanlıktaki kadın meslek memurlarının sayısının günün birinde bugünkü düzeylere geleceğini, örneğin bakanlık kadroları içinde kariyerden 57 kadın büyükelçinin olabileceğini hiç düşünebilir miydi?
“Böyle bir şey o yıllarda aklımdan hiç geçmedi. O günkü koşullarda bugünkü noktaya erişebileceğimiz düşünülemezdi” diye yanıtlıyor bu soruyu Filiz Dinçmen ve ekliyor: “Kuşkusuz çok heyecan verici ve ilerisi için çok umut verici bir durum. Dışişleri’nde kadın diplomatlarla ilgili bazı önyargıların mevcudiyetine rağmen diğer devlet kurumlarındaki durumla karşılaştırdığımızda kadınlarımızın Dışişleri Bakanlığı’nda geldikleri nokta çok sevindirici. Dışişleri’nin bu bakımdan Türk bürokrasisi içinde çok özel bir yeri var. Doğrusu, kadınlarımız bu yeri layıkıyla da dolduruyorlar.”
Dinçmen, Papa II. Jean Paul’e güven mektubu sunarken...
SIKINTI ÇEKMEDİM
Dinçmen, bu çerçevede başarılı kadın büyükelçilerin uluslararası kuruluşlarda da değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor: “Ben Viyana’dayken BM Ofisi’nin Uyuşturucu Maddelerle Mücadele ve Suçun Önlenmesi biriminde fevkalade başarılı çalışmalar yapan ve uluslararası rekabet duvarlarını aşarak ofisin başkan yardımcılığına kadar yükselen büyükelçi Sumru Noyan bu konuda iyi bir örnektir. Niçin yeni Sumru Noyan’larımız olmasın?”
Dinçmen de Dışişleri’nde kadın meslek memurlarıyla ilgili önyargılara dikkat çekiyor, ancak hemen ardından ekliyor: “Şunu da söylemeliyim, ben şahsen hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadım...”
Filiz Dinçmen, bugün kendisi gibi emekli diplomat olan ve Türkiye’yi Doha, Oslo ve Prag’da büyükelçi olarak temsil etmiş eşi Üstün Dinçmen’le birlikte Ankara’da yaşıyor.
Elif Çomoğlu Ülgen ve üç oğlu...
BİRİNCİLİK, ÜÇ ÇOCUK ANNESİNDE...
Geride bıraktığımız son 20-30 yıl içinde kadınlar yalnızca Dışişleri’nin camdan duvarlarını kırmakla kalmadılar, aynı zamanda kadın diplomatların evlenmeyeceği, evlenseler de çocuk sahibi olmayacakları şeklindeki yerleşik düşünce kalıplarını da kırdılar. Kadın diplomatların, örneğin halen yurtdışındaki kadın büyükelçilerin çoğunluğunun evli ve çoğunun da çocuk sahibi olduğunu belirtmek gerekiyor. Bunlar arasında Türkiye’nin Güney Afrika Büyükelçisi Elif Çomoğlu Ülgen, üç çocukla birinci geliyor. Eski bir diplomat olan, EDAM isimli düşünce kuruluşunun başkanı Sinan Ülgen’in eşi olan Elif Çomoğlu Ülgen;
16, 13 ve 8 yaşlarında üç erkek çocuğunun annesi.
Dışişleri Bakanlığı’nın ilginç bir yönü, evliliklerde kurum içi izdivaçların baskın bir çizgi gösteriyor olması. Kadın diplomatların büyük bir bölümü meslektaşlarıyla evli. Bu durum bakanlık yönetimini de yurtdışı atamalarda bir planlama sorunuyla baş başa bırakıyor. Özellikle kariyerlerinin başlangıç dönemlerinde diplomat çiftlerin aynı ülkeye ya da yakın ülkelere gönderilmeleri gözetiliyor. Ancak bir noktadan sonra özellikle büyükelçilik unvanı alınınca kaçınılmaz olarak eşlerin yolları dünyanın farklı başkentlerine uzanıyor. Bu durumda aynı kıtada yakın ülkelere gönderilmeleri için çaba sarf ediliyor.
Ancak eşlerden birinin yurtdışında, diğerinin merkezde olduğu pek çok durum da söz konusu.
KİM NEREDE GÖREV YAPIYOR?
1. Armağan İnci Ersoy/Paraguay
2. Artemiz Sümer/Filipinler
3. Ayda Ünlü/Kamboçya
4. Ayşe Berris Ekinci/Küba
5. Ayşe Hilal Koytak/Kuveyt
6. Ayşe Saraç/Kamerun
7. Ayşe Sözen Usluer/Umman
8. Berin M. Tulun/Namibya
9. Burcu Çevik/Ruanda
10. D. Ela Görkem Gökçe/Dominik Cumhuriyeti
11. Ece Öztürk/Kolombiya
12. Elif Çomoğlu Ülgen/Güney Afrika
13. Esen Altuğ/Slovenya
14. Evren Akgün/Tayland
15. F. Ceren Yazgan/Gürcistan
16. Fazilet Dağcı Çığlık/Lüksemburg
17. Füsun Aramaz/Romanya
18. Gülin Dinç/Şili
19. Gülsun Erkul/Letonya
20. H. Aslıgül Üğdül/Slovakya
21. H. Oya Tunga Çağlı/Ekvator
22. H. Yonca Özçeri/Fildişi Sahili
23. Hayriye Kumaşcıoğlu/Estonya
24. H. Nurdan Erpulat Altuntaş/Trinidad ve Tobago
25. K. Nilvana Darama/Beyaz Rusya
26. Lale Ülker/Portekiz
27. Meltem Büyükkarakaş/Botswana
28. Merve Safa Kavakçı/Malezya
29. Özlem G. Ergün Ulueren/Gana
30. Serap Ataay/Burundi
31. Songül Ozan/Karadağ
32. Ş. Serap Özcoşkun/Bolivya
33. Şebnem Cenk/Ekvator Ginesi
34. Şebnem İncesu/Zambiya
35. Tülin Erkal Kara/Makedonya
36. Yaprak Alp/Etiyopya
37. Zeynep Kızıltan/Mozambik
Paylaş