Paylaş
Bunlardan ilki, birinci sayfada ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında önceki akşam gerçekleşen telefon konuşmasını konu alıyordu. Konuşmada Gazze’deki savaş, Türkiye’nin F-16 talebi ve İsveç’in NATO üyeliği başlıkları ele alınmıştı.
Birinci sayfanın altında Rusya lideri Vladimir Putin’in Ankara’daki dostuna övgülerini içeren “Tanrı Erdoğan’a sağlık versin” başlığı göze çarpıyordu.
Gazetenin iç sayfalarında ise Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarının ABD askerlerinin Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG/SDG ile düzenlediği ortak eğitim çalışmasına gösterdiği “Tatbikat Tepkisi”ni anlatan bir habere yer verilmişti.
Bu haber sıralaması, herhalde 2023 sonu itibarıyla Türkiye’nin ABD ve Rusya ile olan ilişkilerinin ne durumda seyrettiğini karşılaştırmalı olarak en kısa ve çarpıcı bir şekilde anlatmak açısından yeterli olmalıdır.
GAZZE SAVAŞINDA İLK KEZ KONUŞTULAR
Birincisiyle başlayalım. Erdoğan ile Biden arasında nihayet bir telefon konuşmasının gerçekleşmiş olması bile içeriğinden bağımsız olarak kendi başına önemli. Gazze’de 7 Ekim’den bu yana, yani iki ayı aşkın bir süredir devam etmekte olan, her gün yüzlerce Filistinlinin ayrım gözetilmeksizin İsrail tarafından katledildiği bir sıcak savaştan söz ediyoruz.
Bu ölçekte bir savaş yaşanırken bütün bu süre zarfında ikisi arasında hiçbir doğrudan temasın kurulmamış olması düşündürücü bir durumdu.
Liderler düzeyindeki temassızlık Türkiye ile ABD arasında siyasi diyalog olmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile ABD’li mevkidaşı Antony Blinken arasında yakın bir şekilde işleyen bir diyalog söz konusu. Belli aralıklarla telefonda konuşuyorlar. Blinken, geçenlerde Ankara’ya geldi. Keza, Fidan daha bu hafta başında Washington’daydı.
Ancak konu liderler düzeyine çıktığında işler tıkanıyor.
İki lider, bu yıl geçen temmuz ayında Litvanya’nın başkenti Vilnius’taki NATO zirvesi sırasında uzun bir görüşme yapmıştı. Zirvenin hemen öncesinde de bir telefon konuşması gerçekleşmişti aralarında.
Bunu, eylül ayında Yeni Delhi’deki G-20 zirvesi sırasında Erdoğan ile Biden’ın ayak üstü yaptıkları kısa konuşma izlemişti. Bunlar dışında, geride bırakmaya hazırlandığımız 2023 yılının ikinci yarısında başka bir temas olmadı ikisi arasında, önceki akşama kadar...
FİLİSTİN HALKINA ‘SİYASİ UFUK’ İHTİYACI
Önceki günkü telefon görüşmesinden sonra Ankara ve Washington’da yapılan açıklamalara bakmak tarafların farklı pozisyonlarını, farklı önceliklerini görmek bakımından fikir vericidir.
Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasının çok geniş bir bölümü Gazze savaşı ve Erdoğan’ın bu konuda doğrudan Biden’a ilettiği beklentilere ayrılmış. Erdoğan’ın Biden’a “ABD’nin İsrail’e kayıtsız şartsız desteğini kesmesinin ateşkesi hızlı bir şekilde sağlayacağını” söylediği anlatılıyor.
Buna ek olarak, görüşmede İsveç’in NATO’ya üyelik süreci, küresel ve bölgesel meseleler ve F-16 dosyasının da ele alındığı belirtiliyor.
Erdoğan İsrail’e koşulsuz ABD desteğinin kesilmesi beklentisini ifade ederken, Beyaz Saray’ın açıklamasında Biden’ın “İsrail’in kendini savunma hakkına desteğini tekrarladığı” kaydediliyor.
“Sivillerin korunması” konusundaki çabaların artırılmasına atıfla birlikte, “Filistin halkına siyasi bir ufuk ihtiyacı” vurgusu da dikkat çekici Beyaz Saray metninde. Bununla, ABD tarafının Hamas dışı bir siyasi ufku kastettiği kuşkusuz.
ABD’NİN ÖNCELİĞİ İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ
Aslında Amerikan tarafının açıklamasında öncelikli vurgu Gazze’den önce “NATO İttifakı’nın güçlendirilmesi” hedefine verilmiş. Bu hedefin iki saç ayağı var. Önce “İsveç’in bir an önce müttefik olarak ittifaka katılmasının önemi”nin altı çiziliyor. “Ve...” denilerek hemen ardından “Türkiye’nin NATO ile birlikte çalışabilirliğinin daha da kuvvetlendirilmesi” vurgusu yapılıyor.
“Ortak çalışabilirlik” ifadesini, Türkiye’nin ABD’den yeni F-16 savaş uçağı alımı ve mevcut F-16’ların modernizasyonu talebi şeklinde anlayabiliriz.
Yani altyazısıyla okursak, Biden’ın verdiği mesajlar, “İsveç bir an önce NATO’ya alınsın”, yani Türkiye cephesinde üyelikle ilgili yasa teklifinin TBMM’deki onay sürecini daha fazla uzamasın ve ardından “ABD yönetimi açısından Türkiye’nin talebini Kongre’ye iletmesinin önü açılsın” gibi bir çerçeve içinde formüle ediliyor.
Erdoğan da geçenlerde yaptığı bir açıklamada iki konunun “eş zamanlı” bir şekilde ele alınabileceğini kayda geçirmişti.
ERDOĞAN’A WASHINGTON YOLU GÖRÜNDÜ
Beyaz Saray’ın açıklamasındaki altı çizilecek bir başka ifade, önümüzdeki yıl temmuz ayında Washington D.C’de düzenlenecek NATO zirvesine doğru tarafların yakın teması sürdürmek konusunda mutabık kalmalarıdır.
Burada Amerikan tarafının ev sahipliği yapacağı NATO zirvesinde İsveç’i aday değil, artık tam üye olarak ağırlamak istediği aşikârdır. Tabii Erdoğan bu zirve için Washington’a ayak basmadan önce F-16 modernizasyonu talebinin Kongre’den geçip uygulamaya konmuş olması da Türk tarafı açısından benzer derecede önem taşıyor.
Böylelikle, Türkiye-ABD ilişkilerinin bu iki sıkıntılı başlık üzerinden önümüzdeki temmuz ayına dönük bir zaman testine girdiğini söylemek mümkündür.
Erdoğan’ın arzusu daha öncesinde ikili bir ziyaret yapmaktı ABD’nin başkentine. Geçen 12 Kasım tarihinde Suudi Arabistan’dan dönerken uçakta gazetecilere açıklamasında “ABD Dışişleri Bakanı Blinken daha yeni buradaydı. Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar. Benim Biden’ı aramam şık olmaz” diyerek bu beklentisini gizlememişti.
Buna karşılık, geçen hafta Yunanistan’dan dönerken yine uçaktaki açıklamasında “Biden’ın ev sahipliği yapması” konusu açıldığında, “Biden ile görüşme gündemimizde değil. Gazze konusundaki tavırları hepinizin malumu. Bizi ararsa konuşmamız gereken konular neyse onları da biz kendisiyle görüşüp konuşuruz” demişti.
Sonunda Erdoğan’a ikili bir ziyaret çerçevesinde olmasa da bir NATO zirvesi için Washington yolu görünmüştür. Bu ziyaret sırasında ikili bir görüşmenin gerçekleşmesi de şaşırtıcı olmaz.
ABD İLE PKK UZANTILARI ASKERİ EĞİTİM ÇALIŞMASINDA
Biden ile Erdoğan’ın görüştüğü gün Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarının ABD’nin Suriye’de düzenlediği ortak askeri eğitim çalışmasıyla ilgili rahatsızlık açıklamış olmasını da, Türkiye-ABD gündeminin değişmeyen sıkıntılı bir başlığı olarak kayda geçirmek gerekiyor.
PKK’nın Suriye’deki temsilcisi YPG unsurlarının ağırlıklı olduğu Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) 300 kişilik bir grubun ABD askerleriyle bundan kısa bir süre Haseke ve Deyrizor’da insansız hava aracı ve helikopterlerin de kullanıldığı bir ortak eğitim çalışması gerçekleştirdikleri anlaşılıyor.
Erdoğan, 13 Ekim’de yaptığı açıklamada Amerika’nın PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetlerin Türkiye’nin milli güvenliği için “olağanüstü bir tehdit mahiyetine sahip olduğunu” belirtmişti.
ABD ile İsveç’in NATO’ya üyeliği, F-16 alımı konularındaki sıkıntılar aşılmaya çalışılırken, bir taraftan da Ankara “olağanüstü tehdit” olarak gördüğü ABD ile PKK kökenli SDG arasındaki askeri ittifaka dönük rahatsızlığını vurgulamaya devam ediyor.
PUTİN’DEN ERDOĞAN’A SICAK MESAJLAR
İşte Türkiye-ABD ilişkileri bu iniş çıkışlar içinde savrulurken, Rusya lideri Putin’in önceki gün düzenlediği basın toplantısında Erdoğan hakkında kullandığı son derece övücü ifadeler Rusya cephesinde ilişkilere oldukça farklı bir atmosferin hâkim olduğunu gösteriyor.
Putin, önce Erdoğan’ın “Gazze’deki barış koşullarını yaratmak için en çok çalışan liderlerden biri olduğunu” söylüyor, ardından bu çerçevede “önemli bir lider rolü sergilediğini” belirtiyor, “O bu konuda çok aktif. Tanrı ona sağlık versin” diye konuşuyor.
Keza, Gazze meselesinde Erdoğan ile yaklaşımlarının “çok yakın durduğunu” kaydediyor Putin. Ayrıca, bu yılın başında Türkiye’ye gelebileceğini de ekliyor.
VE BİR SORU
Türkiye’nin dış ilişkileri hakkında fikir sahibi olmayan bir yabancı, bu haberleri yan yana okuduğunda, Türkiye’nin hangi ülkeye daha yakın olduğu sonucuna varırdı?
Paylaş