Paylaş
Yeni yıla adım attığımız bugünlerde salgının 2021 başı itibarıyla seyrindeki son durumu kısaca değerlendirelim.
Ekim ve kasım aylarında yayımladığımız grafikler COVID-19’a yakalanan hastaların sayısında tehlikeli bir şekilde yukarı doğru tırmanmakta olan bir eğriye işaret ediyordu. Buna karşılık, alınan önlemlerin etkisiyle -tehdit bütün ciddiyetini korumakla birlikte- yeni vaka ve hasta sayılarında son haftalarda belirgin bir düşüşün yaşandığı tespitini yapmalıyız.
EN KÖTÜSÜ 23 KASIM HAFTASI
Günlük ‘hasta’ sayısının özellikle ekim ayının ikinci yarısında birden artış göstermeye başlaması, ardından kasım ayının ilk yarısında artışın sürmesi, 17 Kasım tarihinde açıklanan ilk önlemler dizisini beraberinde getirmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan bu paket, hafta sonları 10.00-20.00 saatleri dışında sokağa çıkma yasağı, hafta içi 20 yaş altına getirilen sokağa çıkma sınırlaması, sinemaların kapatılması, restoran ve kafelerde paket servis uygulamasına geçilmesi gibi önlemleri içeriyordu.
Yazıda yer alan haftalık toplam hasta sayılarına ilişkin en üstteki grafikte 16 Kasım haftası içinde görünen mavi çizgi birinci dalga önlemlerin (17 Kasım) başlangıcını gösteriyor. Kuşkusuz, bu tür önlemlerin çok kısa bir zaman süresi içinde hemen sonuç getirmesi beklenmemelidir. Bununla birlikte, yine de bu önlemlerin duyurulmasından sonra 23 Kasım’da başlayan ikinci haftada testi pozitif çıkıp belirti (semptom) gösterenler, yani ‘hasta’ sayısındaki tırmanış sürmüştür. Keza, 30 Kasım’da başlayan bir sonraki hafta hasta sayısı toplamının yine buna yakın bir eşikte çıkmış olması dikkat çekicidir.
Aslında salgının geçen sonbaharda yaşadığımız ikinci dalgasında rakamların en kötü gittiği zaman kesiti 23-29 Kasım haftası, yani ilk önlemlerin açıklanmasından sonraki hafta olarak görünüyor. Bu hafta zarfında yeni hasta sayısı toplamı 47 bin 529’a çıkmıştır. Bir günde kaydedilen en yüksek hasta sayısı da yine bu hafta içinde 24 Kasım günü 7 bin 381 olarak raporlanmıştır. Günlük hasta sayısında bir daha 7 bin eşiğinin üstüne çıkılmamıştır.
İKİNCİ AŞAMA ÖNLEMLER DAHA ETKİLİ OLDU
Ve ilk aşama önlemlerin yetersiz kaldığının görülmesiyle birlikte 30 Kasım’da (grafikte yeşil çizgi) birincisine kıyasla daha sert önlemler içeren ikinci paket devreye sokulmuştur. Hafta sonunun tamamında cuma saat 21.00’den pazartesi sabahı 05.00’e kadar sokağa çıkma yasağı, hafta içi akşamları 21.00 ile sabah 05.00 arası genel sokağa çıkma yasağı, 65 yaş üstü ve 20 yaş altına toplu taşıma yasağı ve sosyal etkinliklere getirilen sınırlamalar bu önlemlerin ilk sıralarında yer alıyor.
Salgının seyrine ilişkin rakamlar ikinci aşamadaki önlemlerin ilk aşamaya kıyasla daha etkili olduğuna işaret ediyor. 30 Kasım’dan sonraki ilk hafta sonu sokağa çıkma yasağı 5-6 Aralık tarihinde uygulanmıştır. Bu ve bunu izleyen hafta sonlarının ve ayrıca diğer önlemlerin etkilerinin birleşmesiyle birlikte aralık ayının özellikle üçüncü haftasından itibaren hasta sayılarında önemli bir düşüş gözlenmiştir.
Bu tabloya bakınca, ikinci aşamadaki önlemler daha erken bir zamanlamada uygulanmış olsaydı, muhtemelen salgının daha erken bir sürede baskılanmasının mümkün olacağını söyleyebiliriz. Önlemlerin sonuçlar izlenerek kademe kademe uygulamaya konması ikinci dalganın frenlenmesinin daha geniş bir zaman süresine yayılmasına yol açmıştır.
VAKA SAYILARINA BAKINCA
Salgının hareketlerini büyük ölçüde açıklanan hasta sayılarıyla haftalık karşılaştırmalar üzerinden okuyabiliyoruz. Buna karşılık, testi pozitif çıkan ancak belirti göstermeyen ‘vakalar’a ilişkin sayılar çok uzun bir zaman kamuoyuyla paylaşılmadığından vakalar üzerinden bu kıyaslamaları geriye dönük olarak yapabilecek durumda değiliz. Yüksek vaka sayılarını ancak ilk kez 25 Kasım’da paylaşılmasından sonraki dönemde öğrenebildik. 25 Kasım, çarşamba gününe denk geliyordu. Bu nedenle 23 Kasım’da başlayan haftanın toplam vaka sayısına sahip değiliz.
Bu rakamlara baktığımızda, 30 Kasım haftasında vaka toplamının 220 bin eşiğinin üstüne çıktığını, 7-13 Aralık haftasında 215 bin dolayında yine yakın bir eşikte seyrettiğini, bunu izleyen 14 Aralık haftasıyla birlikte -30 Kasım önlemlerinin de etkisini göstermesiyle- düşüşe geçtiğini görüyoruz. Aralık ayının ilk haftasındaki 220 bin toplam vakadan geçen hafta 28 Aralık-3 Ocak kesitinde 94 bin vaka toplamına inilmiştir.
Vakaları günlük bazda analiz ettiğimizde karşımıza çıkan durum şudur: Bir günde 33 bin 198 yeni vaka ile en yüksek eşik 8 Aralık tarihinde kayda geçmiştir. Ardından günlük vakalarda sürekli bir düşüş trendi gözlüyoruz. Dün akşam günlük vaka sayısı 14 bin 494 olarak açıklanmıştır. Kuşkusuz, vaka sayılarının kamuoyuyla paylaşılması salgınla mücadeleye caydırıcılık yaratmak anlamında katkıda bulunmuştur.
VEFAT SAYILARI HÂLÂ YÜKSEK
Bununla birlikte, uygulamaya konan önlemlerin ‘ağır hasta’ ve vefat sayılarına yansıması anlaşılabilir nedenlerle geriden geliyor. Hastalığın yoğun bakımda ve entübasyon evrelerindeki seyri uzun haftalara yayılabildiği için vaka ve hasta sayılarındaki düşüşler bu kategorilere hemen yansımıyor.
Bu arada, haftalık ağır hasta sayısı ortalamasının en yüksek olduğu zaman kesiti 7-13 Aralık günleri. Bir gün içinde en yüksek ağır hasta sayısı ise 15 Aralık günü 5 bin 988 olarak kaydedilmiştir.
Vefat sayılarında ise en yüksek can kaybı 21-27 Aralık haftasında yaşanmıştır. Bu hafta toplam 1.781 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bir günde açıklanan en yüksek vefat sayısı da 23 Aralık tarihinde 259 kayıpla kayda geçmiştir.
PROF. CEYHAN UYARIYOR: ‘100’LÜ RAKAMLARA İNMEK ŞART’
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Mehmet Ceyhan, vaka sayılarındaki düşüşü olumlu karşılamakla birlikte, bunun bir gevşemeye yol açmaması gerektiği hususunda ciddi uyarılarda bulunuyor.
“Rakamların aşağı inmesi olumlu olsa da, hâlâ güvende değiliz” diyen Prof. Ceyhan şöyle konuşuyor:
“Bu hastalığın Çin’de bir kişiden çıkıp milyonlara yayıldığını, salgını kontrol altına alan ülkelerde nasıl yeniden tırmanışa geçtiğini unutmayalım. Sayıların azalması kuşkusuz önemli, ancak salgını lokalize edemediğimiz sürece güvende olamayız. Rahat edebilmemiz ancak salgının vakalarda 100’lü sayılara inmesi halinde mümkün olabilir. Okulların açılması ve diğer toplumsal etkinliklere ilişkin normalleşme adımları ancak bu noktada gündeme gelebilir. Ayrıca, virüsün bulaşıcılığını daha hızlı hale getiren bir mutasyon da bu rakamları anlamsız hale getirebilir.”
Prof. Ceyhan’a kulak verirsek, Türkiye’nin de yaşadığı tecrübeden sonra normalleşmeye geçiş aşamasını bu kez daha ihtiyatlı bir şekilde yürütmesi gerekiyor.
Paylaş