Paylaş
İper’in önce savcı, ardından sulh ceza hâkimine ByLock kullanmadığı konusunda verdiği ifade durumu değiştirmeye yetmedi. Cumhuriyet çalışanı, iki hafta sonra 20 Nisan’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi.
Savcı Yasemin Baba, hazırladığı iddianamenin 11’inci sayfasında kesinlik içeren bir ifadeyle şöyle dedi: “...şüphelinin bu özel kriptografik mesajlaşma programını telefonuna yükleyerek sisteme dahil olduğu kesin bir şekilde anlaşılmıştır.”
Oysa İper’in cep telefonu verilerinden alınan imajlar üzerinde bilişim uzmanları tarafından hazırlanan iki ayrı teknik rapor öyle söylemiyordu. Bilirkişilere göre, İper’in telefonuna ByLock yazılımı hiçbir zaman indirilmemişti. Ancak, duruşma aşamasında bilirkişilerin tespitleri hâkimlerin tutumunu değiştirmeye yetmedi.
*
Bir de AK Parti’den 2002-2007 dönemi Yalova milletvekilliği yapan Şükrü Önder’in durumuna bakalım. Önder, 22 Haziran 2017 tarihinde Yalova’da gözaltına alındı ve aynı günün akşamı tutuklandı. Ona yöneltilen suçlama da aynıydı: ByLock kullanıcısı olmak...
Bilgi Teknolojileri Kurumu’ndan gelen bir raporda Önder’in 11 kez ByLock hattına girdiği belirtiliyordu. Kendisinin tek hatırladığı, 2014 yılı kasım ayında Ankara dönüşü yolda verdiği mola sırasında cep telefonundan bir namaz saati programına girdiğiydi.
Yalova Ağır Ceza Mahkemesi’nde 29 Kasım 2017 tarihinde yapılan son duruşmada, avukatı Önder’in masum olduğunu belirterek, bunun anlaşılması için bilirkişiye teknik inceleme yaptırılmasını talep etti.
Yalova Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin ilgili devlet kurumlarından gelmiş olan teknik raporlara güveni tamdı. Heyet, bilirkişi incelemesinin duruşmaları uzatacağını belirterek talebi reddetti ve kararını açıkladı. Önder, altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı.
*
İper ve Önder ByLock kullanmadıkları halde ByLock kullanıcısı oldukları iddia edilerek hapse atılan binden fazla (muhtemelen 1265) vatandaşımız arasından yalnızca iki örnektir.
Bu durum gecen hafta çarşamba günü Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın yaptığı bir açıklamayla kesinlik kazanmıştır. Kocaman, “11 bin 480 vatandaşın kendi isteği, iradesi olmadan ByLock sunucularına yönlendirildiğinin tespit edildiğini” açıklamış, (bunlardan) “Farklı illerde tutuklu bulunan yaklaşık bin kişinin haklarında başka hiçbir delil yoksa tahliyesini talep edeceğiz” demiştir. Kocaman, suçu FETÖ/PDY’ye atmış, bu yönlendirmeyi örgütün “Mor Beyin” isimli bir yazılım üzerinden yaptığını söylemiştir.
Çok teknik ve karmaşık gözüken meselenin özü şudur: Cep telefonlarından “Mor Beyin” isimli alandaki bazı müzik ya da namaz saati gibi yazılımlara giriş yapan kullanıcılar kendi iradeleri dışında ByLock sunucusu ile temas etmiştir. MİT, ByLock sunucusundaki bütün teknik verileri çektiği için bu şekilde yönlendirilen 11 bin 480 vatandaş da ByLock kullanıcısı olarak raporlanmıştır.
Böylelikle, kendi iradeleri dışında ByLock ile temas eden bu vatandaşlardan binden fazlasının tutuklu olduğu ortaya çıkmıştır. Toplam ByLock kullanıcısı sayısının 100 binin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, liste üzerindeki azımsanmayacak sayıda insanın bu şekilde “kazaya uğradığını”, binden fazlasının da kendilerini haksız bir şekilde hapiste bulduğunu söylemek mümkündür.
Bu insanların ısrarla ByLock kullanıcısı olmadıklarını söylemeleri, getirdikleri teknik bilirkişi raporları sonucu değiştirmemiştir.
*
Dün hem Emre İper hem de Şükrü Önder ile konuştum. İper, yaklaşık dokuz ay hapiste kaldıktan sonra geçen cuma akşamı tahliye oldu. Bu sürenin büyük bir bölümünü tek kişilik bir hücrede geçirdi. Dünkü sohbetimizde “Özgürlüğümden yoksun kalan ben değilim. Ben kendimi güçlü ve dirençli hissediyordum. Yapılan bu kötülük karşısında en büyük acıyı ailem, annem, eşim ve biri 13, diğeri 9 yaşındaki iki çocuğum çekti” diye konuştu İper.
Malatya Emniyet Müdürlüğü görevinden emekliye ayrılmış eski bir polis yöneticisi olan Önder ise geçen perşembe akşamı Kandıra’daki cezaevinden tahliye oldu. Eski AK Parti milletvekili, “En çok üzüldüğüm 50 sene ülkeme hizmet ettikten sonra bana terörist denmesiydi. Bu çok ağrıma gitti” diye konuştu.
Bu vatandaşlarımızdan kimse özür dilemeyecek mi? Mağduriyetlerinin tazmin edilmesi için bir adım atılmayacak mı?
Paylaş