Paylaş
Bu açıklamalarda Türkiye’nin Avrupa değerlerinden uzaklaşmaya başladığı ve ayrıca yolsuzlukla mücadelede zafiyet sergilediği yolunda iki temanın şekillenmekte olduğunu görüyoruz.
* * *
Birincisi, Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle’nin 10 Nisan tarihinde AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu’na yaptığı konuşma.
Füle, tam üyelik müzakerelerinde “endişe ve hayal kırıklığına” yol açan birtakım gelişmelere tanıklık edildiğini söyledikten sonra HSYK yasasındaki değişikliklerin “daha önceki reformları tersine çevirdiğini” belirterek, “Yapılan değişiklikler yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının yanı sıra Türkiye’de kuvvetler ayrılığına ilişkin ciddi kaygılara neden olmuştur” diye konuşuyor.
Füle, yapılan atamaların “yolsuzluk iddialarının gerektiği şekilde soruşturulamaması riskine yol açtığını” belirtiyor, ayrıca sosyal medyaya getirilen yasaklardan duyduğu “endişeleri” aktarıyor.
Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Sonuçta durumu şöyle özetliyor Füle: “Son üç ayda yaşanan olayların Türkiye’nin Avrupa değer ve standartlarına bağlılığı konusunda şüphe uyandırdığını kabul etmek zorundayım.”
Füle’nin bu sözlerinin önemi, “Türkiye’nin Avrupa değerlerine bağlılığına ilişkin şüpheler”in bugüne dek Avrupa Komisyonu tarafından ilk kez dile getirilmiş olmasıdır. Geçmişte Avrupa Komisyonu cephesinde Türkiye ile ilgili çok eleştirel çıkışlar olsa da Türkiye’nin Avrupa’ya bağlılığı konusunda şüphe ifade edilmesine hiç tanık olunmamıştı. Bu nedenle Füle’nin sözleri çok düşündürücüdür.
* * *
Bir diğer önemli açıklama Avrupa Parlamentosu’nun ikinci büyük grubu Sosyalistlerin Avusturyalı lideri Hannes Swoboda’dan geldi. Geçenlerde Zaman gazetesine verdiği bir mülakatta Swoboda, “Her gün Türk halkının özgürlüklerini kısıtlayan yeni bir hamle ve kanuni düzenlemeyle karşılaşıyoruz” diye konuştu ve ekledi “Kendimi aldatılmış hissediyorum...”
Swoboda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın değiştiğini de ileri sürdü ve şöyle dedi: “Erdoğan başbakanlığa başladığında reformcu, ülkesini Avrupa ve dünyayla entegre etmeye çalışan bir liderdi. Şu anda tam tersini yapıyor, ülkesini geriye götürüyor.”
“Türkiye’nin kendisini her geçen gün dünyadan daha fazla izole ettiği”, “Ortadoğu’da artık Türkiye değil Tunus modelinden söz edildiği” de Swoboda’nın diğer görüşleri arasında.
Swoboda’nın en önemli vurgusu “Avrupa kriterleri, ilkeleri ve değerlerinin ihlal ediliyor” olmasıdır. “Böyle bir Türkiye Avrupa’dan uzaklaşıyor” diye konuşuyor Avrupa Parlamentosu’nun bu önemli şahsiyeti ve bir anlamda Füle’nin “şüphe” olarak ifade ettiği durumu siyasetçi olarak kesinlik ifadeleri içinde kayda geçirmiş oluyor.
* * *
Çok dikkat çekici bir açıklama da Almanya’nın Türk kökenli Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz’dan geldi. Koalisyonun Sosyal Demokrat Parti kanadından olan Özoğuz, Welt am Sonntag gazetesine verdiği demeçte Türkiye’deki güncel gelişmeleri “çok üzücü” bulduğunu söyledikten sonra ekliyor: “Erdoğan ülkeyi bir parça Avrupa’dan uzaklaştırdı.”
Özoğuz, “Türkiye, AB’ye ait mi” sorusuna da şu karşılığı veriyor: “Uzun vadede evet ama şimdiki durumuyla Türkiye AB’ye uymuyor. Erdoğan’ın hangi yöne gittiğini kestirmek zor.”
* * *
Bir diğer önemli çıkış Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’ten. Avrupa’nın insan hakları konusundaki en önemli otoritelerden biri olan Müiznieks’in geçenlerde Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatın en çarpıcı mesajı 17 Aralık süreciyle birlikte “Türkiye’nin geriye gitmekte olduğu” görüşü.
Keza İtalya Senato Başkanı Pietro Grasso’un Türkiye ile ilgili sözlerini de dikkatle okumak gerekiyor. İtalya’da mafyayı dize getiren savcı olarak ün yapan ve geçen yıl siyasete atıldıktan sonra Senato Başkanlığı’na seçilen Grasso, geçen hafta Radikal’den Murat Yetkin’e verdiği mülakatta şöyle diyor: “Türkiye’deki yolsuzluk dosyalarının ortaya çıkması sürpriz olmadı. Diyebilirim ki, yolsuzluk görünür hale geldi. Sadece o değil... Yolsuzluğun değil, yolsuzluk olduğunu söyleyenlerin üzerine gidildiği de görünür hale geldi. Yolsuzlukla mücadelenin yolu yolsuzluklarla mücadele edenlerden kurtulmak olmaz.”
Aslında bunlara benzer başka örnekler de vermek mümkün. Ancak bu kadarı da Avrupa’da Türkiye hakkında olumsuz bir kanaatin yerleşmekte olduğunu göstermesi bakımından sıkıntı verici bir tabloya işaret ediyor.
Paylaş