BU hafta perşembe günü Silivri’de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli darbe davalarından biri başlıyor. Sanıklar, Türk Ceza Kanunu’nun 312’nci maddesinde düzenlenmiş olan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Cebren İskat veya Vazife Görmekten Cebren Men Etmeye Teşebbüste Bulunmak” iddiasıyla yargılanıyor.
Bu suçun TCK’daki yaptırımı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Davanın oldukça kalabalık ve önemli bir bölümü yüksek rütbeli bir sanık grubu var. Hepsi de subay ya da astsubay olan toplam 196 sanık yargılanacak bu davada. Balyoz davasını geçmişte yine cuntacılık suçlamalarını konu alan 1958’deki Albay Cemal Yıldırım, 1963’teki Albay Talat Aydemir ve 1971’deki Cemal Madanoğlu davalarından sonra bu içerikteki en önemli yargılama olarak görebiliriz. Bu davanın dikkat çeken bir yönü, sanıkların yaklaşık dörtte üçünün muvazzaf, yani hâlâ görevinin başında olmasıdır. Bunlar arasında çok kritik görevlerde bulunan üç yıldızlı general ve amiraller olduğu gibi, generalliğe terfi sırası gelmiş ya da bu menzile girmiş çok sayıda kurmay subay da var. Bu davanın seyri, çok sayıda askerin kariyerini doğrudan etkileyebilecek bir boyut taşıyor. HAVACILAR AZINLIKTA Peki, bu kadar sanık ileri sürüldüğüne göre, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetini devirmek için ne yaptı, hangi adımları attı? Bu sorulara yanıt vermek için iddianamenin mantığını, dayandığı kurguyu, suçlamaların maddi dayanaklarını oluşturan delilleri tahlil etmeye çalışalım. Önce bir ana fotoğraf çekelim. İddianamenin kapsamı içinde ORAJ gibi doğrudan Hava Kuvvetleri’ni ilgilendiren bir plan olmakla birlikte, bu davadan en az etkilenen ordu birimi Hava Kuvvetleri. Toplam 196 sanık içinde Hava Kuvvetleri kökenli yalnızca 3 asker var. Üstelik üçü de o sırada Hava Kuvvetleri’ne bağlı birliklerde değil, İstanbul’daki Harp Akademisi Komutanlığı’nda görevli. Diğer kuvvetlere bakıldığında, 89 kişiyle en kalabalık grubu Kara Kuvvetleri oluşturuyor. Deniz Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın sanık sayısı eşit. Her ikisinden de 52 sanık var. Buradaki ilginç bir ayrıntı, 89 kişilik Kara Kuvvetleri listesi içinde 19 sanığın diğerleri gibi 1’inci Ordu Karargâhı ya da ona bağlı kolordular bünyesinde görevli değil, Harp Akademisi Komutanlığı’nda komutan, hoca ya da öğrenci konumunda olması. SEMİNERE KATILMA SUÇU Delilleri incelediğimizde karşımıza başlıca iki kategori çıkıyor. İlk grupta, bir DVD’nin içinden çıkan belgeler yer alıyor. İddia edilen bütün darbe planları, bu çerçevede yapılan hazırlıkların hepsi 11 numaralı bu DVD’nin içinden çıkan bilgisayar ortamında oluşturulmuş belgelerden oluşuyor. Bu şekilde yüzlerce sayfa belge var. Bir de 5-7 Mart 2003 tarihlerinde İstanbul’da Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın talimatları doğrultusunda düzenlenmiş olan resmi bir plan seminerine katılmış olmak, savcılar açısından önemli bir suçlama konusu olarak karşımıza çıkıyor. Savcılar, toplam 162 askerin katıldığı bu semineri sanıkların bir bölümü açısından Balyoz planının gizlice görüşüldüğü bir darbe provası olarak görüyor. Nitekim, iddianamede sanıkların bir bölümüne bu seminere katılmış olmak açık bir suçlama olarak yöneltiliyor. Burada altını çizmemiz gereken bir nokta, Balyoz sanıklarının çoğunun bu seminere katıldığı yolunda Türk kamuoyunda doğmuş olan izlenimin yanıltıcı olmasıdır. Toplam 196 Balyoz sanığından yalnızca 49’u, toplam 162 katılımcının izlediği bu seminerde hazır bulunmuştur. Seminerin diğer katılımcıları sanık değildir. Balyoz’un toplam 196 sanığından kalan 147’si bu seminere katılmamış, büyük çoğunluğunun seminerle hiçbir ilişkisi olmamıştır. BELGEDE İSMİ GEÇENLERE DARBE SUÇLAMASI Ancak bu 147 sanığın ortak bir özelliği var. İddianameye göre, tümü de darbeye hazırlık girişimi ve bu çerçevede gerçekleştirilecek bazı eylemlere ilişkin planları içeren belgelerde ismen zikrediliyor. Bazıları bu belgeleri hazırlamakla da suçlanıyor. Ayrıca, seminere katılmış olan 49 sanığın büyük bölümünün isimleri söz konusu belgelerde de geçiyor. Sonuçta davanın en önemli suçlama zeminini, iddia edilen Balyoz planlamasına ilişkin bu belgelerde ismen yer almak keyfiyeti oluşturuyor. Savcılar, bunu Balyoz yapılanmasında görev kabul etmiş olmanın bir delili olarak değerlendiriyor. Sonuçta perşembe günü Silivri’de şüphelilerin hepsi bu belgelerde isimleri geçtiği, şüphelilerin sınırlı sayıda bir bölümü ise hem ismi geçtiği hem de plan seminerine katıldıkları için sanık sandalyesinde oturacak. Yarın bazı kritik belgeler üzerinden darbe organizasyonu iddiasının şablonunu analiz edeceğiz.