Paylaş
Bu tartışmaya bakarken, AİHM kararlarının uygulanmasında sorun çıkması halinde Avrupa Konseyi içindeki denetim mekanizmasının nasıl işlediği, ne gibi yöntemlerin kullanıldığını gösteren örneklere göz atmak fikir verici olacaktır. Değindiğimiz tartışma çerçevesinde yakın zamandan verilecek en önemli örnek, Azerbaycan ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi arasında Ilgar Mammadov davasında yaşanan çekişme ve uzun bir zamana yayılan bu çekişmenin sonuçlandırılış şeklidir.
AİHM’DE YENİ BİR YÖNELİŞ
Mammadov, Azerbaycan’da muhalif bir partinin kurucuları arasında yer alıp, daha sonra kendi internet sitesinden yayınlar yapan bir aktivist. Kamu düzenini bozduğu, güvenlik güçlerine karşı direndiği, şiddete başvurduğu gibi gerekçelerle 2013 yılında tutuklanarak yedi yıl hapse mahkûm ediliyor.
AİHM, 22 Mayıs 2014 tarihinde Azerbaycan’a Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) iki maddesinden ‘ihlal’ veriyor. Bunlardan birincisi, tutuklamalara ilişkin ‘özgürlük ve güvenlik hakkı’nı düzenleyen AİHS’nin 5’inci maddesidir.
Bir diğer ihlal AİHS’nin ‘kısıtlamaların sınırlanmasına’ ilişkin 18’inci maddesinden veriliyor. Söz konusu madde “Hak ve özgürlüklere bu Sözleşme hükümleri ile izin verilen kısıtlamalar öngörüldükleri amaç dışında uygulanamaz” hükmünü taşıyor.
Bu madde üzerinde özellikle durmamız gerekiyor. AİHM’nin tutuklamalarda amaç dışına çıkıldığı görüşüyle 18’inci madde üzerinden ihlal vermeye başlaması, aslında mahkemenin tarihinde son 15 yıl içinde ortaya çıkmakta olan bir yöneliş. Ancak bugüne dek çok sınırlı durumlarda bu maddeden ihlal kararı çıktı. Mammadov, Batı dünyasının yoğun ilgisi altında bu ihlaller arasında en çok konuşulan dosya oldu. Türkiye’ye bu maddelerden ihlal, bugüne dek Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş dosyaları olmak üzere yalnızca iki kez verildi.
(AİHM, ayrıca Mammadov dosyasında üç yıl sonra 16 Kasım 2017’de ‘adil yargılanma hakkı’na ilişkin AİHS’nin 6’ncı maddesinden de bir ihlal vermiştir.)
BAKANLAR KOMİTESİ İZLEMEYE ALIYOR
Şimdi Mammadov dosyasının seyrine bakalım. AİHM kararının 13 Ekim 2014 tarihinde kesinleşmesiyle birlikte konu uygulamanın izlenmesi için Avrupa Konseyi’nin siyasi kanadı olan ve bütün üye ülkelerin temsil edildiği Bakanlar Komitesi’nin denetim alanına giriyor.
Dosyaya baktığımızda Azerbaycan ile Bakanlar Komitesi arasında 6 yıl süren bir çekişme yaşanıyor. Mammadov’un tutukluluğu devam ederken, Bakanlar Komitesi, düzenli bir şekilde kendisinin AİHM kararı uygulanarak serbest bırakılması talebini kayda geçiriyor.
Bu arada, sonuç alınamayınca pek emsali olmayan bir yönteme başvuruluyor ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Mammadov’un durumunu izlemek üzere bir özel temsilci atayarak Bakü’ye gönderiyor. Özel Temsilci’nin yaptığı ziyaretlerin de sonucu olarak benzer ihlallerin tekrarını önleyecek bir yasa değişikliği hazırlığı başlatılıyor. Ancak bütün bu gelişmeler, Mammadov’un tahliyesini sağlamıyor.
AVRUPA KONSEYİ TARİHİNDE BİR İLK
Bir ilerleme sağlanamayınca üç yıl sonra Bakanlar Komitesi Sözleşme’nin -kararların bağlayıcılığına- ilişkin 46’ncı maddesi çerçevesinde çok kritik bir adım atıyor. Şöyle ki, bu maddenin birinci fıkrası, “Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler” hükmünü taşıyor.
Peki ilgili ülke bu maddeye rağmen ihlal kararını uygulamazsa ne olur? Söz konusu 46’ncı maddenin 4’üncü fıkrası, bu takdirde Bakanlar Komitesi’nin -üçte iki oy çokluğuyla- ilgili ülkeye uyarıda bulunduktan sonra dosyayı AİHM’ye götürebileceğini belirtiyor. AİHM, bu kez 46’ncı maddenin “Taraflar kararlara uymayı taahhüt ederler” şeklindeki birinci maddesinin ihlal edilip edilmediğini inceliyor.
Bakanlar Komitesi, 5 Aralık 2017 tarihinde yaptığı başvuruda AİHM’den Azerbaycan’ın ihlal kararını uygulama yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesini istiyor.
Mammadov dosyasının önemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Sözleşme’nin 46’ncı maddesinin 4’üncü fıkrasında öngörülen bu mekanizmayı tarihinde ilk kez (ve tek) işletmiş olmasıdır.
AİHM YİNE İHLAL VERİYOR
AİHM bu başvuruyu değerlendirirken, Azerbaycan’daki istinaf mahkemesi de AİHM’nin 2017’de ‘adil yargılanma hakkı’ndan verdiği diğer ihlal üzerine 13 Ağustos 2018 tarihinde Mammadov’un cezasını onaylayıp, şartlı salıverme kapsamında kendisinin tahliyesini kararlaştırıyor. Bir sonraki kademede bulunan Yüksek Mahkeme de 28 Mart 2019’da hapis süresinde indirime giderek cezanın tümünün çekildiğine hükmedip denetimi de kaldırmıştır. Burada ilginç olan nokta, Mammadov’un tahliye edilmesine rağmen Bakanlar Komitesi’nin 2017 sonunda AİHM’ye yaptığı başvuruyu geri çekmemesidir.
Sonuçta AİHM Büyük Dairesi, bir buçuk yıl süren incelemenin ardından 29 Mayıs 2019 tarihinde Azerbaycan’a AİHS’nin AİHM kararlarına uyulmasını öngören 46/1 maddesinden ‘ihlal’ vermiştir. Mammadov’un tahliye edilmesi durumu düzeltmeye yetmemiştir.
AİHM, 2014 yılında aldığı ilk kararıyla Mammadov hakkındaki bütün suçlamaların ve bunlara bağlı işlemlerin etkisiz/hükümsüz kaldığını belirterek, kendisinin tutukluluğunun sürdürülüp daha sonra hakkındaki şartlı salıverme, denetimi kaldırma gibi tasarruflar yapılmasının 2014 yılındaki kararın iyi niyetle uygulandığı anlamına gelmediğini vurgulamıştır.
AİHM, ardından bu son kararını -gerekli önlemleri alması için- Bakanlar Komitesi’ne göndermiştir.
VE DOSYA KAPANIYOR
Komite, Azerbaycan’dan bu kez yeni kararın uygulanması talebinde bulunmuştur. Azerbaycan Yüksek Mahkemesi, geçen nisan ayında Mammadov dosyasını yeniden değerlendirmiş ve kendisi hakkında verilen mahkûmiyet kararını iptal etmiştir.
Bakanlar Komitesi, bundan dört ay kadar önce 4 Eylül tarihinde Strasbourg’da yaptığı toplantıda, Mammadov dosyasının kapatılmasına karar vermiştir. Böylelikle, 2014 yılında alınan kararın uygulanmasıyla ilgili olarak Azerbaycan ile AİHM ve Bakanlar Komitesi arasında altı yıl süren çekişme son bulmuştur.
Son tahlilde mesele AİHM’nin verdiği kararın doğrultusunda şekillenmiştir.
Paylaş