Paylaş
* Arınç’ın “Tuu sana” diye hiddetlenmesinin gerisinde bir büyük kanalın Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in evi ve adliyedeki makam odasında yapılan aramadan “baskın” diye söz etmesi yatıyor.
Bu nitelemeye çok kızan Arınç, baskın yerine “arama” denmesi gerektiğini belirterek şöyle demiş: “Hukuk dili budur: Arama yapıldı... Ama berduş dili nedir? Basmak...”
Arınç, dün CNN-Türk’te de “böyle bir tabirin belki üçüncü dünya ülkelerinde olabileceğini” belirtti.
TÜRK DİL KURUMU NE DİYOR?
* Arınç, ilk bakışta haklı gibi gözükebilir, ancak Türk Dil Kurumu’na bakarsanız bu TV kanalımız çok da hatalı gözükmüyor. TDK Büyük Sözlük’te “baskın” sözcüğüne verilen pek çok karşılık içinde birincisi aynen şöyle:
“Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme...”
Suç işlediği şüphesiyle Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in evine polis tarafından ansızın girilmiştir. Cihaner sonradan tutuklanmıştır.
* Ayrıca, polisin arama yaptığı her durum için “baskın” nitelemesinin yapılması basında çok yerleşmiş bir kalıptır.
Bir an için Arınç’ın eleştirisinde haklı olduğunu düşünelim. Böyle olsa bile, burada yapılan hata Arınç’ın aşağılama ve azarlama içeren “Tuu sana” ifadesini haklı çıkarabilir mi?
NEZAKET ÖLÇÜLERİNİN ALTINDA
* Her şeyden önce hükümet temsilcilerinin gazetecilere hitaplarında altına inemeyecekleri bir çizgi var. Bu çizgi asgari saygı ve nezaket ölçüleridir.
Ne yazık ki “tuu” derken Arınç’ın bu çizginin oldukça altına indiğini görüyoruz. Nitekim Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Türkiye Gazeteciler Federasyonu dün yaptıkları ortak açıklamada “Medya dokunulmazlığı olan eleştirilmez kurumlar arasında değildir. Ancak eleştirilerin nezaket çerçevesinde yapılması herkes için zorunludur” diyerek, Arınç’ı “nezakete” davet etmiştir.
* Bu durum, Arınç’ın çizginin altına indiği ilk olay değildir. Başka örnekler de verilebilir. Bunlar arasında en çarpıcı olanı “Şeyini şey ettiğimin şeyi” şeklindeki sözleridir.
Ayrıca daha geçenlerde TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’nun çalışma makamına kapı çalmaksızın girmesi olayı da zihinlerden çıkmış değil. Bu hareketi, bir nezaket ziyareti sayılamayacağı cihetle kamuoyunun geniş bir kesiminde “baskın” olarak nitelendirilmiş, Arınç daha sonra Güldal Mumcu’dan özür dilemek zorunda kalmıştı.
* Arınç dün de CNN-Türk’te Hasan Cemal’in “Tuu deyim olarak tükürmek anlamına geliyor, hoş değil” diye üstelemesi üzerine hatalı olduğunu kabullenerek şöyle dedi: “Hoş değil şüphesiz, ama onların da yaptıkları hoş değildi. Olabilir... Tuh, yuh yerine bunların yanlışlığını söylemek olabilirdi. Keşke demeseydik...”
SİYASETÇİ BERDUŞ DİLİ KULLANINCA
* Hatalı olduğunu kabul etse de “tuu” ifadesi ağzından çıkmıştır Arınç’ın. Doğru sözcükler kullanılmadığı için basını “berduş dili” kullanmakla eleştiren Arınç, şu yaman çelişkiye bakın ki, kendisi aynı dili kullanmıştır.
Dikkat çekici olan bir nokta, Arınç’ın dün “Çok dolduğumuzda ‘Yeter artık’ demek zorunda kalıyoruz” diyerek, zaman zaman duygu kontrolünü kaybettiğini kabullenmiş olmasıdır. Bu, kuşkusuz daha çok üçüncü dünya ülkelerindeki devlet adamlarında Batı’ya kıyasla daha sıkça karşılaşılan bir durumdur.
NOT: Arınç, tutuklanan Başsavcı Cihaner’in kızının gözyaşlarının gazetelere haber olmasına tepki göstererek şöyle demiş: “İşin içerisine biraz gözyaşı koymak bakımından da bu savcımızın çocuğunun çizgi filmlerinin bile alındığını ve onun gözyaşları içinde babasını beklediğini söylemek de işin içine mizansenler koymaktır.”
Ece Temelkuran’ın geçen cumartesi günü Habertürk’te Arınç’ın bu sözlerini konu alan ve “Korkarım Bülent Bey siz tarihe ağlayan çocuklara bile acımayan bir nefer olarak geçeceksiniz” finaliyle son bulan yazısını bütün okurlarımıza öneriyoruz.
Paylaş