Paylaş
“Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’nin (BHHM) talimatı olmadan rule yapan personel içinde yer aldınız mı? Açıklayınız...”
Savcılara ifade vermekte olan şüpheliler, 16 Temmuz 2016 günü sabaha karşı 04.30-04.45 sularında Malatya Erhaç 7. Ana Jet Üssü’nde F-4 (Fantom) uçaklarına binip ruleye başlayan, yani uçağı yerde harekete geçiren pilotlardır.
Pilotlar, tam dört F-4 uçağını hangardan dışarı çıkardıklarında, o sırada birbiri ardına meydana iniş yapmakta olan askeri nakliye uçaklarını fark ederler. Bunlar, gece yarısından sonra darbeciler tarafından Kayseri Erkilet Üssü’nden kaldırılan, ancak BHHM’nin uyarısı ve müdahalesiyle Malatya’ya yönlendirilen C-130, C-160 ve A400-M nakliye uçaklarıdır.
Tam bu sırada Erhaç meydanının kulesi, Eskişehir’deki Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’nden gelen kuvvetli bir uyarıyı kalkışa hazırlanan F-4 pilotlarına iletir:
“Tüm uçuşlar BHHM tarafından yasaklanmıştır. Kalkan uçaklar vurulacaktır.”
F-4 uçakları hangar bölgesine geri döner.
*
O gece BHHM’yi yönetmekte olan Kurmay Albay İsmail Üner (artık tuğgeneral) tanık olarak verdiği ifadede, “04.49 sıralarında Malatya’daki Üs Komutanlığı kulesinin 4 adet bombardıman uçağının kalkış yapmaya hazırlandığını bildirmesi üzerine, uçakların kalkmaması yönünde talimat verilmiştir. Kontrolümüzde olduğu düşünülen 7. Ana Jet Üssü’nden F-4 bombardıman uçaklarının bu saatte kaldırılmaya çalışılması bizim için sürpriz olmuştur” diyor.
Bu saatlerde Akıncı’dan kalkan F-16’lar alçaktan uçuşlarıyla Ankara hava sahası üzerinde terör estirmeye devam ediyordu. Erhaç’ta ruleye başlayan uçaklar pistten kalkış yapabilseydi, darbe gecesi Türk hava sahasında yaşanan büyük kaosa bir de Malatya’dan havalanan Fantomlar eklenecekti.
*
Şimdi işin “Emri kim verdi” sorusuyla ilgili kritik boyutuna geçelim. Savcıların sorusuna pilotların verdiği yanıtlar şu ortak çizgide özetlenebilir:
“Filo komutanımız Kurmay Binbaşı Metin Çivilibal, bizleri saat 04.00-04.30 sularında yanına çağırarak, Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’nden emir geldiğini, bu emrin 4 uçaklık olduğunu ve mühimmatsız, silahsız olacağını, hazırlık yapmamız gerektiğini, görevin havada iken bildirileceğini söyledi.”
(Oysa 15 Temmuz’da anayasal çizgide duran BHHM, tam aksine gecenin başından beri kontrolü dışındaki uçuşları engellemeye çalışmaktadır.)
Bu emri pilotlara ileten 171. Filo komutanı Çivilibal da uçuş ekibindedir. Ağırlıklı olarak üsteğmenlerin uçtuğu dörtlü kolda ikinci sırada dizilen F-4’ün arka koltuğunda oturmaktadır. Peki ona kim vermiştir bu emri? Şöyle yanıtlar filo komutanı:
“Olay günü saat 04.00 sularında BHHM’den Tayfun komutanımıza (Üssün Harekât Komutanı olan Albay) gelen emir ile dört adet uçağın yüksüz olarak kalkışa hazır olması, kalkıştan sonra BHHM talimatı ile hareket edilmesi emri verildi. Bunun üzerine filomdaki pilotları haberdar ettim, dört adet uçağı yüksüz olarak hazırladık.”
*
Görüleceği gibi, Binbaşı Çivilibal da bir üstü olan Kurmay Albay Tayfun Tuna’yı işaret ediyor. Peki o tarihte üssün Harekat Komutanı olan Albay Tuna savcılara ne yanıt veriyor? Şunları söylüyor:
“Uçakların kalkış talimatı BHHM’den, komutanımız Emin Ayık’ın bana telsizle haber vermesi üzerine gelen emri filo komutanına ilettik. Ben BHHM’den doğrudan emir almadım. BHHM’den gelen emri bize komutan bildirir.”
Tuna, Ayık’ın bu emri kendisine “BHHM’nin talebi” olarak bildirdiği yolundaki ifadesini Malatya Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen İkinci Ordu Komutanlığı darbe davasının 6 Nisan 2017 tarihli duruşmasında da aynen tekrarlamıştır.
Bakın, o da topu sıralı amirine, 7. Ana Jet Üssü Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık’a (altta) atıyor.
Peki Emin Ayık ne diyor? Ayık’ın savcılık ifadesinde bu konu ele alınmıyor. Ancak aynı tarihli duruşmada Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un “F-4 uçaklarının hangardan çıkıp ruleye başlaması emrini verdiniz mi?” sorusuna “Asla böyle bir emrim olmadı” yanıtını veriyor Ayık.
“Size F-4’lerle ilgili bilgilendirme yapıldı mı?” sorusu üzerine de Ayık şöyle konuşuyor:
“Kule beni aradı ve ‘efendim çıkan F-4 var’ dedi. Bulunduğum yerde telsizle alakalı bir sıkıntı vardı. Konuşmaları tam duyamadım. Kargo uçaklarının beşincisinin indiği sırada F-4’leri gördüm ve hem elimle işaret yaparak hem de telsizle uçaklar geriye dönsün dedim.”
*
Tuna “Emri Ayık verdi” diyor, Ayık “Hayır, ben vermedim” diyor.
Sizce hangisi gerçeği söylüyor?
Savcılık makamı, ikisinin de doğruyu söylemediği kanaatindedir. Savcılar, ikisini de FETÖ üyesi olarak darbe girişiminde yer almakla suçluyor; tabii, -hepsi de tutuklu yargılanan- filo komutanı Çivilibal ve altısı üsteğmen, biri binbaşı rütbesindeki diğer yedi pilotla birlikte...
Paylaş