Paylaş
15 Temmuz darbe girişiminin ‘Görevlendirme Listeleri’ meselesi, derinlemesine baktığınızda tam bir bilmeceye dönüşüyor. 15 Temmuz sonrasında darbeye katılma suçu açısından sıkça birinci derecede delil olarak nitelendirilen bu listeler, son dönemde birbiri ardına çıkan mahkeme kararları ve öncesinde Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin getirdiği “Listede atanmış olmak delil olarak tek başına yeterli değildir” prensibi ışığında yeni bir bakışı gerekli kılıyor.
Aslında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesinin de belli ölçülerde darbecilerin hazırladığı bu listeleri tek başına yeterli bulmadığını söylemek mümkün. Çünkü, bu listelerde 15 Temmuz’da bulundukları pozisyonlarda “göreve devam” etmeleri öngörülen, hatta ek görev verilen, ancak darbeye katılmadıklarına kanaat getirilerek herhangi bir tasarrufa uğramayan birçok general var. Bunlar arasında bugün de görev başında olan komutanlar var.
Bu durumdaki generallerin arasında darbecilerin listelerinde “göreve devam” etmeleri öngörüldüğü halde 2016 yılında YAŞ’ta görev süresi uzatılan, hatta terfi alanlar var. Ayrıca, 2017 YAŞ’ında uzatma alanlar da var. Üstelik her üç kuvvetten de örnekler verebilmek mümkün.
*
Herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için bu komutanların isimlerine girmek istemiyorum. Geçen hafta bu tematik yazı serisinin üçüncü bölümünde Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Serdar Savaş’ın durumuna tek bir örnek olarak değinmiştim.
Bu durumda olup 2016 YAŞ’ında terfi alan bir generali bugün ikinci bir istisna olarak kayda geçireceğim. Bu asker, 31 Mayıs 2017 tarihinde Şırnak’taki bir helikopter kazasında komutasındaki 12 askerle birlikte şehit olan 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Aydoğan Aydın.
Aydın, 15 Temmuz darbe girişimi meydana geldiğinde tuğgeneral rütbesiyle Kayseri Birinci Komando Tugay Komutanı olarak Hakkâri’de cephede görev yapıyordu. Darbecilerin “EK-Ç Atama Listesi” başlıklı görevlendirme yazısında Tuğgeneral Aydın’ın adının karşısına “Devam” yazılmıştı. Aydın, Çukurca Cumhuriyet Savcılığı tarafından 16 Temmuz’da gözaltına alındı. Dört gün sonra serbest bırakılan Aydın, 29 Temmuz 2016 tarihinde yapılan Yüksek Askeri Şûra’da tümgeneralliğe ikinci sıradan terfi etti ve ardından Şırnak’taki 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı görevine atandı.
Aydın’ın bu görevdeki selefi olan Tümgeneral Abdullah Baysar ise darbeye katıldığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. Baysar’ın aleyhindeki en kritik delil görevlendirme listelerinde adının karşısına “Şırnak Sıkıyönetim Komutanı” yazılmış olmasıydı.
Aslında Aydoğan Aydın örneği, hükümetin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesinin ve savcıların, darbenin hemen sonrasındaki dönemde bile bu listelere gerektiğinde pekâlâ esnek bakabildiklerini gösteriyor.
*
Kuşkusuz, darbecilerin listelerinde adı geçenler içinde “görevlendirildiğini” bilen ve fiilen darbe girişiminde görev üstlenen pek çok general, subay var. Bunların önemli bir bölümü zaten suçüstü yakalandı. Buna karşılık, darbeye katıldığı yolunda başka bir delil olmadığı halde salt görevlendirme listelerinde adları geçtiği için tutuklanan ve ordudan ihraç edilen birçok komutan da var.
Bu örneklerin bize anlattığı durumu şöyle okuyabiliriz. 15 Temmuz darbe girişiminin olağanüstü koşullarının dayattığı şüphecilik ölçüleri, savcıları bu listelerdeki görevlendirmeleri tek başına kuvvetli suç şüphesi nedeni olarak değerlendirmeye yöneltmiştir. Bu durumda FETÖ/PDY’nin, darbeyle ilgileri olmadığı halde isimlerini kendi bilgileri dışında bu listelere yazarak şüpheli duruma düşürdüğü general ve subaylar açısından ciddi ölçülerde bir mağduriyete yol açtığı bir gerçektir.
Buradaki fotoğrafın net olarak görülebilmesi darbe davalarının sonuçlanması ve temyiz aşamalarının tamamlanması halinde mümkün olabilecektir. O noktaya geldiğimizde, darbenin gerçek failleri ile FETÖ/PDY’nin kendi iradeleri dışında darbeye isimlerini karıştırdığı askerleri tam olarak ayrıştırabileceğiz.
FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişiminde TSK’da yol açtığı tahribatın gerçek boyutlarını da ancak o zaman anlayabileceğiz.
Paylaş