Paylaş
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile 15 Temmuz gecesi kendisine darbe kararını tebliğ edip darbenin başına geçmesi için ikna etmeye çalışan Tümgeneral Mehmet Dişli’nin biyografileri karşılaştırmalı olarak okunduğunda, özellikle 2000 yılı sonrası dönemin önemli bir bölümünde ikisinin gerçekten de yakın bir şekilde çalıştıkları hemen göze çarpıyor.
Örneğin Hulusi Akar, 2000 -2002 yılları arasında tuğgeneral rütbesiyle Napoli’deki NATO karargâhında Plan Prensip Başkanı olarak bulunurken, Dişli de, savcılık ifadesine göre, 2000-2003 yılları arasında aynı karargâhta görev yapmış.
Akar, 2002’de Napoli dönüşü tümgeneralliğe terfi ederek Ankara’da Kara Harp Okulu Komutanlığına getirilmiş ve 2005 yılına kadar bu görevde kalmış. Dişli de 2003 yılında Napoli dönüşü Kara Harp Okulu’na Akar’ın altında Öğrenci Tabur Komutanı görevini üstlenmiş. İki yıl bu görevi yaptıktan sonra 2005’te yine Harp Okulu’nda Eğitim Şube Müdürü olmuş.
Akar, 2005 yılında bu kez İstanbul’daki Kara Harp Akademisi Komutanlığına atanmış ve iki yıl bu görevde kalmış. Dişli’nin 2006 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi’ndeki öğrenciliği hesaba katılmazsa, yolları bir süre ayrılıyor. Dişli 2007’de ABD’ye gidiyor, Washington D.C.’deki National Defense University’de bir yıl eğitim alıyor. Ertesi yıl döndüğünde kıta görevine Bingöl’e, ardından 2009’da Muş’a gidiyor.
*
Bu arada Akar, 2007 yılında korgeneralliğe terfi etmiştir. Akar 2009 yılında İstanbul’daki 3’üncü Kolordu Komutanlığına geldiğinde yanında Kurmay Başkan olarak kim görevlendiriliyor? Kurmay Albay Mehmet Dişli...
İstanbul’daki iki yıllık yakın mesaiden sonra Akar ile Dişli’nin yolları bir kez daha ayrılacak, ancak 2012 yılında bu kez Genelkurmay Başkanlığı karargâhında yeniden kesişecektir. Akar, 2011 Ağustos Yüksek Askeri Şura’sında orgeneralliğe terfi ederek Genelkurmay İkinci Başkanı olur. Aynı Şura’da Dişli de tuğgeneralliğe terfi edip İstanbul’da 66’ıncı Zırhlı Tugay Komutanlığına gider.
Ertesi yıl Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in döneminde Dişli İstanbul’dan Ankara’ya çağrılır ve Genelkurmay’daki Proje Yönetim Daire Başkanlığı’na getirilir. Akar, karargâhta Genelkurmay İkinci Başkanı’dır. Bir yıl birlikte çalışırlar. Akar iki yıl Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptıktan sonra 2015’te Genelkurmay Başkanı olarak karargaha döndüğünde, Dişli hâlâ aynı görevdedir. Dişli de aynı yıl tümgeneralliğe terfi eder ve dairenin başında kalır. Akar, 2016 yılında dairenin statüsünü yükselterek, adını Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanlığı olarak değiştirir.
*
Genelkurmay’da Dişli’nin başında bulunduğu bu daire geçmişte komuta katına “bilimsel destek” sağlamak amacıyla kurulmuştur. Zaten ilk kurulduğunda adı ‘Bilimsel Karar Destek Merkezi’dir. Sonradan adı iki kez değişirken sorumluluk alanı genişleyerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleceğe dönük değişim ve dönüşümünü tasarlamakla görevlendirilmiştir. Ağırlıklı olarak kurmay subayların çalıştığı dört şube müdürlüğüne dönüşmüştür.
Dişli, işte TSK’nın geleceğini tasarlayan bu kritik dairenin başında tam dört yıl görevde kalmıştır; ta ki Orgeneral Akar’ın odasından içeri girip, Akar’ın ifadesine göre, “Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz...” dediği 15 Temmuz 2016 gecesine kadar...
*
Genelkurmay Ana Karargah davası iddianamesinde darbe girişimi sonrasında hazırlanan Genelkurmay Başkanlığı idari tahkikat raporunda Mehmet Dişli’nin başında bulunduğu bu daire ile ilgili ilginç bir tespit yer alıyor. Bu tespite göre “Tümgeneral Dişli görev yaptığı dört yıl içinde emrinde 20 kurmay subayla çalışmıştır. 18 Kurmay Subay İHRAÇ/TUTUKLU/ÖLÜ’dür.”
Bu tespit şu anlama geliyor: Komuta katına bilimsel destek sunmak üzere oluşturulan, TSK’nın geleceğini tasarlamak üzere görevlendirilen stratejik merkez, uygulamaya baktığımızda, bir profesyonel darbeci laboratuvarı kimliği kazanmıştır. (Yüzde 90 oranıyla)
Genelkurmay’ın raporunda, FETÖ’cü oldukları tespit edilen, darbeye karışan bu subayların isimleri de yer alıyor. Örneğin, 15 Temmuz gecesi Akıncı üssünden kalkan F 16 uçaklarını karargahtan komuta eden Kurmay Albay Ahmet Özçetin ile Gölbaşı’nda Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığı’nı bombalanmasında F-16’dan lazerle işaretlemeyi yapan, ayrıca Kızılay’ın üstünden alçak uçuş gerçekleştiren Kurmay Pilot Binbaşı Mustafa Azimetli bu başkanlıkta görev yapmış kurmay subaylar arasındadır. Emniyet’e saldırıda yedi vatandaşımız şehit olmuştur. Keza TRT baskınını gerçekleştiren Kurmay Yarbay Ümit Gençer de bu dairedendir.
Bu listede 15 Temmuz gecesi Ankara’da çıkan çatışmada öldürülen Kurmay Jandarma Yüzbaşı Zekeriya Açıkgöz de yer alıyor.
Tabii bütün ‘bu darbeci subayların Dişli’nin yanında çalışmış olması sadece tesadüftür’ diyenleriniz de olabilir. Ben de zaten sadece Genelkurmay’ın bir tespitini aktarıyorum...
Paylaş