Paylaş
Tabii konu 12 Eylül darbesi olduğunda ABD’nin askerlerin müdahalesinden duyduğu memnuniyete işaret eden geniş bir literatür bulmak mümkündür. Zaten Milli Güvenlik Konseyi’nin Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşünü süratle onaylayarak ABD’nin ısrarlı bir talebine olumlu karşılık vermiş olması, kuşkusuz bu bağlamda özel bir önem taşıyor.
12 Eylül döneminin bir de Sovyetler Birliği boyutu var. Peki Moskova nasıl karşılamıştır darbeyi?
Türkmen’in ölümünden sonra aleniyet kazanan bir belge bu konuda oldukça çarpıcı bir gerçeğe ışık tutuyor. Bu belgeden öğreniyoruz ki Sovyetler Birliği, askerlerin darbesini “anlayışla karşılamış” ve diplomatik kanallardan bu görüşünü Ankara’ya duyurmuştur.
BREJNEV’DEN DEMİREL’E GELEN MESAJI EVREN YANITLADI
Bugün paylaşacağımız bu belge, Ankara’da darbeden tam dört gün sonra 16 Eylül 1980 tarihinde dönemin Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri İlter Türkmen’in Sovyetler Birliği’nin Ankara’daki Büyükelçisi Alexei Rodionov ile yaptığı görüşmenin tutanağı. Bu metin, görüşmenin gerçekleştiği tarihte Türkmen’in özel kalem müdürlüğü görevini yürütmekte olan diplomat Uğur Ergun tarafından kaleme alınmış.
Emekli Büyükelçi Ergun’un sosyal medya hesabında paylaştığı bu tutanağın taslağından görüşmenin Türkmen’in daveti üzerine yapıldığını öğreniyoruz. Aynı gün bu görüşmeden kısa bir süre önce Orgeneral Kenan Evren de Milli Güvenlik Konseyi Başkanı olarak ilk basın toplantısını düzenlemiş ve askeri yönetimin programını, bu arada izleyeceği dış politikanın esaslarını anlatmıştır.
Ancak Türkmen’in büyükelçiyi bakanlığa davet etme nedeni, Sovyetler Birliği Devlet Başkanı ve Komünist Partisi Genel Sekreteri Leonid Brejnev’e Orgeneral Evren’in bir mesajını iletmektir.
Türkmen’in verdiği izahattan, bu mesajın aslında Brejnev’in 12 Eylül’de koltuğundan indirilen Başbakan Süleymen Demirel’e darbeden kısa bir süre önce gönderdiği mesaja yanıt olduğunu öğreniyoruz. Burada ilginç olan nokta, seçilmiş başbakana gelen mesaja yanıt verme görevinin darbenin lideri Evren’e geçmiş olmasıdır.
Evren’in de Demirel’e gelen mesajı darbeden dört gün sonra geciktirmeden yanıtlaması, Sovyetler Birliği ile ilişkileri özenli bir çizgide yürütme çabasını yansıtıyor. Türkmen de Büyükelçi Rodionov’a bilgi verirken, “Söz konusu cevabi mesajın bir noktasına özellikle değinmek istiyorum. Bir paragrafta Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki dostane ilişkilere büyük önem atfettiğimizi ve bu ilişkilerin gelişmesini ümit ettiğimizi ifade ediyoruz” diye konuşuyor.
‘SOVYETLER’İN KOMŞULAR ARASINDA ÖZEL YERİ VAR’
Türkmen, ayrıca Orgeneral Evren’in o sabah yaptığı açıklamaya dikkat çekerek, “Bu sabah düzenlenen basın toplantısında, komşularımız içinde Sovyetler Birliği’nin özel yerini vurgulamış bulunuyor” diye ekliyor.
Gerçekten de gazete arşivleri, Evren’in konuşmasının dış politika bölümünde Sovyetler Birliği’ne vurgu yaparak, “Bütün komşularımızla iyi ilişkiler ve verimli bir işbirliği geliştirmek en samimi arzumuzdur. Sovyetler Birliği dünyada barış ve güvenliğin muhafazasında ve güçlendirilmesinde büyük sorumluluğu bulunan bir devlet olarak komşularımız arasında özel bir yere sahiptir” dediğini gösteriyor.
Evren’in kayda değer bir başka ifadesi, Türkiye’nin uluslararası koşulların gereği olduğuna inandığı “yumuşama sürecini destekleyeceğini” de belirtmesidir.
TÜRK-SOVYET İLİŞKİLERİNDE COŞKUN KIRCA SIKINTISI
Gelgelelim görüşmenin sonraki bölümü sıkıntılı bir görüntü kazanıyor. Çünkü Büyükelçi Rodionov, Sovyet tarafında rahatsızlık yaratmış olan bir gelişmeyi Türkmen’e açıyor. Rahatsızlık konusu, Türkiye’nin o tarihteki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Coşkun Kırca’nın ABD’de yayımlanan ünlü Newsweek dergisinde yayımlanan bir mülakatıdır.
Kırca, o gün Hürriyet’te de haberi yapılan bu mülakatında, “Türkiye’de ordunun yönetime el koymasından Sovyetler Birliği’nin yararlanmasına izin verilmeyeceğini” belirtmiş ve “Sovyetler Birliği Türkiye’nin Batılı ülkeler arasında yer aldığını anlamalıdır” diye konuşmuş.
Büyükelçi Rodionov, “Sayın Genel Sekretere istemeyerek bir soru yöneltmek istiyorum. Bugünkü bazı günlük gazetelerde Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi Temsilcinizin bir beyanatını gördüm. Bu beyanat sizce nasıl nitelendiriliyor?” diye soruyor.
Türkmen, “Sayın Kırca’nın gerçekte böyle bir şey söyleyip söylemediğini tahkik etmek gerekiyor. Kendisine böyle bir beyan için bizle bir teması olmadı” diye yanıtına başlıyor. Türkmen, ardından Kırca’nın beyanı ile Ankara’nın resmi tutumu arasına mesafe koyan şu ifadeleri kullanıyor:
“Ancak Sayın Kırca’nın gazetelere intikal ettiği şekliyle beyanının resmen kullanacağımız ifadeler olmadığını söyleyebilirim.”
‘ORGENERAL EVREN’İN YÖNETİME EL KOYMASINI ANLAYIŞLA KARŞILADIK’
Görüşmenin en çarpıcı kısmı bundan sonraki bölümde geliyor. Büyükelçi Rodionov, “Böyle bir beyanın iki ülke arasındaki anlaşmaların ruhuna uymadığını” belirterek şöyle devam ediyor:
“Ayrıca ilave edeyim ki Türkiye’deki son olaylar, Sayın Orgeneral Evren önderliğinde yönetime el konulması, Sovyetler Birliği’nde anlayışla karşılanmıştır. Sovyetler Birliği, basın, radyo, ve TV’de Türkiye’deki gelişmelere ilişkin haberleri iyi niyetle ve objektif bir şekilde vermektedir.”
Türkmen, Rodionov’un bu sözlerini “Sovyetler Birliği haber organlarının objektifliğini çok önemli görüyorum. Bu haberlerin veriliş tarzından herkes Sovyetler Birliği’nin tutumunu görebilmektedir” diye yanıtlıyor.
Rodionov, bunun üzerine “Sovyetler Birliği’nin Türkiye üzerindeki politikasının değişmeyeceğini” vurguluyor, ülkesinin “Türkiye ile ilişkilerin iyi komşuluk ve dostluk ilkeleri çerçevesinde gelişmesine çaba göstereceğini” kaydediyor.
TÜRKMEN’DEN MOSKOVA’YA RESMİ ZİYARET
Türkmen-Rodionov görüşmesinin önemi, öncelikle Sovyetler Birliği’nin Türkiye’deki askeri darbeyi “anlayışla karşıladığını” belirterek askeri yönetime sıcak bir mesaj gönderdiğini ortaya koymasıdır. Bu tespit, literatürde darbeyi ABD çizgisinde bir hareket olarak nitelendiren bakış açısından kuşkusuz ironik bir durum yaratıyor.
Aynı görüşme, Ankara cephesinde Sovyetler Birliği ile iyi komşuluk ilişkilerini dengeli bir çizgide götürme çabasının Demirel’den Evren’e kesintisizlik içinde sürdüğünü de gösteriyor.
Türkmen, bu görüşmeden beş gün sonra 21 Eylül 1980 tarihinde açıklanan Bülend Ulusu’nun başbakanlığındaki kabinede Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenmiştir. Daha sonra Türkmen’in bu unvanıyla 28 Kasım-3 Aralık 1982 tarihleri arasında Sovyet mevkidaşı Andrei Gromiko’nun daveti üzerine Sovyetler Birliği’ne resmi bir ziyarette bulunması, iki ülke arasındaki ilişkilerin askeri rejim döneminde siyasi düzeyde büyük ölçüde istikrarlı bir çizgide seyretmesinin bir başka göstergesidir.
Sovyet tarafı bu ziyaret sırasında zaman zaman Rusça da konuşan konukları Türkmen’in 1972-1975 yılları arasında Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi olarak görev yaptığını kuşkusuz not etmiştir. Moskova’da edindiği tecrübenin de Türkmen’in Sovyetler Birliği ile ilişkileri dengeli bir çizgide götürme çabasında bir faktör olduğu bu çerçevede ifade edilebilir.
Paylaş