Paylaş
Yıllar evvel, pek muhterem Hollywood'un esas oğlanı Bruce Willis, namlı porno yıldızı Alisha Klass ile aşk yaşamaya başladığında, düzeysiz (!) birliktelikleri bizim gazetelerde bile haber olmuştu. Yalan yok, güzel kadındı hani Alisha Klass. Ama esas oğlanla birlikte olabilmek için güzel olmak yetmezdi. Bir de iyi hal kâğıdı getirmeliydi adamla aşk yaşayabilmek için.
Kültür köklerini Grekler'e dayandırmayı pek seven Batı kültürünün ikiyüzlülüğünü gözler önüne seren harika bir örnekti Willis-Klass aşkı. Ne de olsa aralarında klas farkı vardı. İki dünya bir olsa, tufanlar kopsa ikisi birarada olmazdı, olamazdı. Oysa bin yıllar önce anlatılan efsanelerde o tufanlar çoktan kopmuş, esas oğlan ve esas kız, çoktan birer kahraman olarak efsanedeki yerlerini almıştı...
Yunan mythos'unun Tufan Efsanesi, Behçet Necatigil'in "Mitologya"sında şöyle anlatılıyor: "Zeus gün geçtikçe daha günahkâr olan insanları bir tufanla yok etmeye karar vermişti. Bu tufandan sadece Deukalion'la karısı Pyrrha kurtuldular. Çünkü Deukalion'un babası Prometheus, oğluna bir tekne yapmasını öğretmişti. Karı-koca, bindikleri bu teknede dokuzuncu gün Parnassos Dağı'na ayak bastılar. Zeus'tan yeni insanlar yaratmasını dilediler. Zeus onlara 'ananın kemikleri'ni arkalarına atmalarını buyurdu. Prometheus'un açıklaması üzerine Deukalion'la Pyrrha, toprağın taşlarını arkalarına attılar. Böylece Deukalion'un attığı taşlardan erkekler, Pyrrha'nın attıklarından da kadınlar olmak üzere yeni bir insan soyu türedi."
Bu efsanenin belki de en ilgi çekici yanı, Deukalion'un Prometheus'un oğlu, Pyrrha'nın ise, mitolojide yeryüzünün ilk kadını olarak geçen Pandora'nın kızı olmasıdır. Burada, çok ilgi çekici bir tezatlık vardır. Prometheus, mitolojide, sadece tanrıların kullanımında olan ateşi çalarak insanlara veren bir kahramandır. Prometheus karakteri, yüzyıllar boyu pek çok sanatçıya esin vermiş, bir anlamda despot güce karşı verilen mücadelenin simgesi haline getirilmiştir.
Oysa Pandora için durum tamamen farklıdır. Pandora, tanrılardan ateşi çalan Prometheus'u ve tüm insanlığı cezalandırmak isteyen Zeus tarafından yaratılmış kötücül bir kahramandır. "Cenneten Kovulma" alegorisi içerisinde, kılık değiştirmiş şeytanın ayartmasıyla yasak elmayı yiyen ve yemekle de kalmayıp bunu Adem'e sunan Havva'ya yüklenen kösnül rol, Yunan mythos'unda Pandora'ya yüklenmiş gibidir.
Yunan mythos'unda bahsi geçen Tufan Efsanesi'nde, yeni insan neslinin soyağacının Prometheus ve Pandora'nın çocukları olan Deukalion ve Pyrrha ile başlatılmış olması bu anlamda çok ironiktir.
Sözün özü, Tufan Efsanesi'nde, yaratılan yeni erkek neslinin atababası bir erdem ve akıl timsali olan Prometheus iken, dişi neslin soykütüğü adı hile, şehvet ve düzenbazlıkla anılan Pandora'ya dayandırılmıştır.
Günümüz modern toplumlarında, kadınlara dair negatif önyargılara hâlâ rastlıyor olmak şaşırtıcı değil aslında. Bu tür yargıların kökeni o kadar eskiye uzanıyor ki, nedenlerini sorgulamak ya da karşısında durmak adına sergilenen çabaların pek çoğu sonuçsuz kalıyor. Çoğu önyargımızın, geçmişin söylence ve mitlerinin masallar, hikâyeler yoluyla günümüze kadar taşınmış olmasından kaynaklandığına dair güçlü bir inancım var.
Efsanelerin, mitlerin belki de en harika yanı, anlatılmaya başlandıktan yüzyıllar, binyıllar sonra bile toplumların kolektif bilinçaltı üzerinde bıraktığı izleri görebilmenizdir. Bugün pek çok toplumda, apaçık ya da örtülü biçimde erkek-kadın ayrımcılığı yapılmakta ve işin tuhafı bu durum pek çoğumuz tarafından yadırganmamaktadır.
Her birimiz, içinde yetiştiğimiz kültürün elverdiği biçimde birer "esas oğlan" ve "esas kız"a dönüşmeyi umarız hayat süremiz çerçevesinde. Uyurken dinlediğimiz masallardan mahallede oynadığımız oyunlara, okulda seçtiğimiz eğitsel kola kadar çeşitli beğeni ve tercihlerimizin toplamı kadar "esas" olmaya çalışırız. Erkekler, belki de tüm ömürleri boyunca güçlü, akıllı ve yakışıklı olmanın ve böyle kalabilmenin hayalini kurarlar. Çünkü onların kaleden kurtaracak Rapunzelleri, uyandıracakları prensesleri, bir ömür boyu mutlu bir hayat vaad etmek zorunda oldukları külkedileri vardır. Kadınlar ise güzel, alımlı, nazik ve hamarat olmak zorundadır. Çünkü, bir ömür boyu esas oğlanla mutlu mesut yaşamak için bunlar şarttır.
Tüm bu rollerin kalıbına sığabilmek için hayatımız boyu kaç farklı kostüm değiştirdiğimizi düşünün bir an...
Evet, günlük hayatta gözucuyla bir bakış attığımız kimi olaylar pek çok sırrı saklar içinde. "Akıllı kadın erkekleri korkutur, kendinden uzaklaştırır" kalıbında gizli yalnızlık tehditini sezin. "Hamarat erkek makbul değildir. Toplulumumuz yanlış anlar" kalıbında gizli korkuyu sezin... Bugün çözülmeyi bekleyen kimi sırların, geçmiş zamanların mitlerinde saklı cevapları olebileceğini göz ardı etmeyin...
Paylaş