Hürriyet mucizesinin sihirli formülü

Seçkin TÜRESAY
Haberin Devamı

Hürriyet'in 50. yılı, Ankara'dan sonra İstanbul'da da geçtiğimiz salı günü görkemli bir gala gecesi ile kutlandı. Gece ile ilgili haber ve görüntüleri gazete ve TV’lerde izlediniz. Bu gecede gazetemiz sahibi Aydın Doğan'ın yaptığı ‘‘hoşgeldiniz’’ konuşması çok önemli mesajlar taşıyordu. Basında özetle yer alan bu konuşmanın, özellikle yayıncılık politikamızla ilgili bölümünü aynen aktarıyoruz.

İşte, Aydın Doğan’dan Hürriyet’in yayıncılık ilkeleri:

‘‘Değerli konuklar, biraz da yayıncılık politikamızdan söz etmek istiyorum.

İşimiz, şahsi ve keyfi davranışların söz konusu olamayacağı boyutlara erişti. Bu büyümenin yanı sıra toplumsal sorumluluğumuz da her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda medya-siyaset ilişkileri, bütün dünyada hassas bir noktadan geçiyor. Unutmamalıyız ki hür basının olmadığı ülkelerde demokrasiden, demokrasinin olmadığı ülkelerde de hür basından söz edilemez. Demokrasinin, olmazsa olmaz bir şartıdır bu. Anca beraber kanca beraber.

YAYIMCIYI HASIM SAYANLAR VAR

Hal böyleyken bazı siyasetçiler beğenmedikleri bir haberi yayınlayan gazete ve televizyona, haberi verene veya yazana karşı insaf ölçülerini aşan bir tutuma girebiliyorlar. Hatta bazıları daha da ileri giderek işi yayın kurumuna karşı düşmanlık politikası haline dönüştürüyorlar. Bu davranışlarını anlamakta güçlük çekiyorum. Yayımcıyı hasım saymak, ona olmadık kötü niyetler yakıştırarak saldırmak, tartışmayı basın hürriyetine kastetme, demokrasiyi inkâr etme safhasına kadar vardırmak, bence siyasetçinin kendini de inkâr etmesi anlamına geliyor.

Bundan şikâyetçiyim.

ÖZELEŞTİRİYİ İHMAL ETMİYORUZ

Tabii başkalarından şikâyetçi olurken kendi içimize bakmayı ve özeleştiri yapmayı da ihmal etmiyorum. Medya son yıllarda özel hayata ve kişilik haklarına saygıyı gözardı eden tutumu nedeniyle sorgulanmaktadır. Sansasyon ve rating kaygısı, bazen önce insan kavramının önüne geçmekte, gazeteciliğin araştırmacılık yönü, hızlı haber akışının kurbanı olmaktadır.

Burada grubuma ait gazete ve televizyonların yayın politikalarını bağlayan, meslek içi anayasamız niteliğindeki kuralların altını çizmek istiyorum.

GÜÇ ODAKLARINDAN ETKİLENMEYİZ

Gazete, televizyon, radyo, dergilerimiz hiçbir güç odağından etkilenmeyen, kendini asla kullandırmayan organlardır. Onları yayıncılık işlevlerinin dışında kullanabileceğini sananlar, başarısızlığa, sağlıklı bedenlere musallat olmuş yabancı cisimler gibi bu dünyanın dışına atılmaya mahkûmdurlar.

İLKELERDEN ÖDÜN VERMEYİZ

Hürriyet'in ilkelerini, Atatürk Cumhuriyeti'nin laik ve çağdaşlık çizgisinden asla ödün vermeyen okurları kaleme almıştır. Bu noktada ayakta durabilmenin tek şartı, yayıncılık mesleğinin ilkelerine ve mensuplarına saygılı olmaktır.

NEREDE TÜRK VARSA HÜRRİYET ORADA

Hürriyet, nerede Türk varsa oraya gitti. San Francisco'dan Tokyo'ya kadar her yere ulaştı. Üzerinde güneş batmayan bir hizmet coğrafyası yarattı. Batı Avrupa'da satılan en büyük yabancı yayın organı oldu. Almanya'da ünlü Bild Gazetesi'nden sonra tezgâhta en çok satılan ikinci gazete oldu.

Bu arada iki ay kadar önce olan bir olayı anlatmak istiyorum. Anmanya'nin Laipsic Şehri'ne giden Milliyet Gazetesi yazarı arkadaşımız Yalçın Doğan'a taksi şoförü hangi ülkeden olduğunu sorar. Türkiye cevabını alan taksi şoförü, ‘‘Haa Hürriyet’’ der. Hürriyet, Avrupa'da ve bütün dünyada vatandaşlarımızın gözü kulağı olmaya devam ediyor.

GÜCÜMÜZÜ HALKTAN ALIRIZ

Halkın ona verdiği güçle, ülkenin başına bela olmuş her türlü şerle mücadele edebildi. İster mafya, ister terör örgütleri, ister dış düşmanlar, ister irtica, isterse yolundan sapmış siyasi iktidarlar olsun, hiç fark etmedi. Buna karşılık, halkına verdiği sözü tutan, düzgün siyasetçinin hep yanında oldu.

HAKLININ YANINDA OLURUZ

50 yıllık hayatının her saniyesinde, teslim olmaktansa, kalemini kırma cesareti ve gururuyla yaşadı.

Çünkü yarım asrın her saniyesinde şunu altın harflerle bütün duvarlarına yazmıştı:

En büyük sermayemiz bağımsızlığımız, ülke sevgimiz, halkın hizmetinde oluşumuz ve cesaretimizdir.

Ve hep şuna inandık:

En büyük güç haklılıktır.

Ve biz hep haklının yanında olduk.

İşte 50 yıllık Hürriyet mucizesinin sihirli formülü budur.’’

Hürriyet mucizesinin sihirli formülü gerçekten bu. Yayıncılık felsefemizi birinci ağızdan bir kez daha açıklayan bu ifadeleri okurlarımızla paylaşmak istedik.

Bu konuşma, Hürriyet'in okurlarıyla arasındaki bir kutsal anlaşmadır, Hürriyet'in okurlarına geleneksel taahhüdünün 50. yılda yenilenmesidir. Hürriyet çalışanlarının tümü bu görüşlerin altına imzasını coşkuyla atar.

Mutlu haftalar dileğiyle.













Yazarın Tüm Yazıları