Seçkin Türesay: Hemen şimdi...

Seçkin TÜRESAY
Haberin Devamı

Asrın felaketi bütün Türkiye'yi yasa boğdu. Ulusal acı bütün hayatımızı etkiledi.

Ölüler, ölülerini bulamayanlar, yaralılar, evlerini kaybedenler.

Türkiye sanki bir savaştan çıkmıştı.

Elbette ölenlerin acısı hiçbir şeyle telafi edilemez. Ne var ki bu deprem, bize köklü tedbir alınma gerçeğini çok acı bir biçimde hatırlattı.

Gerçeği de söylemek gerekir ki, dünyada bu kadar geniş alanda bu derecede etkili olan, bu kadar çok şehirde birden böyle bir felaket yaşanmadı.

Yetkililerin, hepimizin şaşkınlığının ardında, felaketin yaygınlığı yatıyordu.

Belki bu nedenle planlı, organize müdahalede belli bir süre geç kalındı.

Şimdi yaraları sarma, acıları hafifletme zamanı.

Başbakan Bülent Ecevit'in ifade ettiği gibi karamsar değil, kararlı olma zamanı.

Çok zor ama, karamsarlıktan kendimizi kurtarıp, acıları içimize gömüp elbirliğiyle, tek yürek, tek yumruk olarak bu felaketin üstesinden gelmeliyiz.

Bu güç bu devlette, bu ulusta, bu coğrafyanın insanında var.

İlk panikten sonra, askeriyle, sivil kamu görevlileriyle, sivil toplum örgütleriyle, bireyleriyle verilen cansiperane çaba, sergilenen toplumsal dayanışma bu düşüncemizin, inancımızın kanıtı.

Hükümetin aldığı önemli karar da bir başlangıç.

Yaşadığımız ölçüsüz acıyı bir an önce sararken, kalan sağlara sahip çıkarken, ileriye dönük önlemleri de vakit geçirmeden almalıyız.

Hemen, şimdi.

Önce iki dönem bekleyen sivil savunma savunma yasa tasarısını Meclis hemen ele almalı ve sonuçlandırmalı.

Kabul etmeliyiz ki yaşadığımız coğrafya deprem konusunda riskli bir bölge.

Aynı konumdaki gelişmiş ülkeleri -ki onlar çok az zararla atlatıyorlar- örnek alarak, gerekeni yapmalı, depremle yaşamaya hazırlıklı olmalıyız.

DEPREMDE MEDYA

Medya, bir kısmının çığırtkanlığı dışında, bütün olarak, her şeyin üstünde vatandaşa daha çok haber iletti, yetkililere halkın sesini duyurdu, uyarılar yaptı.

Ayrı ayrı baskılarla, vatandaşları aydınlatmayı görev bildi.

Bölgedeki insanlarla, ülkenin diğer yörelerindeki yakınlarıyla iletişim kurmalarını sağlamaya çalıştı.

Bir kez daha ifade edelim, Türkiye bir dayanışmanın onurunu yaşıyor, vatandaşlar, meslek kuruluşları ve özellikle medya bunun gerçekten unutulmaz örneğini verdi.

Rekabeti bir yana bırakarak sadece ve sadece yaraların sarılması için çalıştılar.

Bazı mesleklerde paradoks yaşanır.

Bunların başında gazetecilik gelir.

Depremin olduğu gece, hepimiz deprem korkusunu bir yana bırakarak gazeteye koştuk. Aramızda yakınlarından haber alamayanlar, hatta yakınlarını kaybedenler de vardı.

Bazı aradaşlarımız enkazda yakınlarını ararken, gazeteye de haber yazdırdılar.

İşte gazetecilik böyle bir meslekti.

Başın sağolsun Türkiyem, geçmiş olsun Türkiyem.

Ulusumuzun, insanlığın böyle acı günleri bir daha yaşamaması dileğiyle.



Yazarın Tüm Yazıları