Paylaş
Tartışma Tiflis'te başladı, Türkiye'de devam etti, her zaman olduğu gibi fatura gazetecilere çıkarıldı. Geçen hafta yükselen tansiyonlara, demokratik rejimlerde olağan gözüyle bakılır. Bunun sonucunda da, bir kurban aranmaz. Söylenilen sözlerin yanlış yorumlandığı, politikacıların değişmez sığınağıdır.
Toz duman içindeki günlerde, gazetelerin ve gazeteciliğin sorumluluğu büyüktür. Çünkü yanlış bir yönlendirme, krizi tırmandırır, vatandaşlarda kuşku yaratır.
Hürriyet, geçen hafta, kurallarını bozmadan, ilkelerini çiğnemeden olayları karşılıklı kişilerin ağzından ve tarafsız biçimde sayfalarına yansıttı.
Bu da bir basın organının takınması gereken tutumdur. Bizce basının görevi ve işlevi, olayları, gelişmeleri, farklı görüşleri önyargısız aktarmaktır.
Kararı verecek merci okurdur.
Türkiye'de kurumlararası kavganın, meselelere bir çözüm getirmeyeceği ortadadır.
Bize göre her iki taraf da, bu ülkenin esenliğini, mutluluğunu düşündüğüne göre, birbirlerini anlamaya çalışmalıdır.
Belki diyalog sözü, burada çözümün anahtar kavramıdır.
Yaptığımız gazetede biz bu mesajı iletmeyi amaçladık. Gerilimin düşmesi için her kesimin neler yapması gerektiği konusunda, okurlarımızın benimseyeceği önerilerde bulunduk.
Hürriyet okuru bu gergin haftayı gazetelerinden izleyince, net, şeffaf bir yargıya varabilmiş, ya da en azından bu yargı için gerekli malzemeleri, gene Hürriyet'te bulmuşlardır.
İlk günün kırgınlıkları, tepkilere yol açabilir. İnsan mizacının doğal sonucudur. Ancak serinkanlı düşündüğünüzde, kızgınlığın ateşinin küllendiğini fark edersiniz.
Üç gazeteden üç arkadaşa askeri tesislere girme yasağı getirilmesini de biz böyle yorumluyoruz. Sert günlerin sert tepkisi, yumuşama sırasında kaldırılacaktır.
Biz böyle umuyoruz, inanıyoruz.
Yasaklama konusunda, gazete meslek kuruluşlarının dayanışmasını da destekliyoruz.
Mutlu haftalar dileğiyle.
Paylaş