Paylaş
Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış olan ve her yıl
8 Mart’ta kutlanan uluslararası bir gün. Kadın Hakları Hareketi’ nde bir odak noktası olan bu özel gün, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine; ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılıyor. Bu özel günde, ben de sizlere ülkemizden bir kadın hikâyesi anlatmak istiyorum.
Hikâyemizin kahramanı Ayten’i tanıdığımda kırklı yaşlarının sonlarındaydı. Bizim eve, bana can yoldaşı olmak için gelmişti. Kısa zamanda kaynaşmış, birbirimizi uzun zamandır tanıyormuşçasına derinden sevmiştik. Tanıştıktan kısa bir süre sonra, filmlere konu olabilecek hayat hikâyesini paylaşmıştı benimle.
14 yaşına bile gelmeden bir akrabası ile evlendirmişlerdi Ayten’i. O kadar küçüktü ki evlendiği gece, korkudan, kaçıp kayınvalidesi ve kayınpederinin yatağına sığınmıştı. Bir süre sonra da eşinin aslında amcasının kızını sevdiğini öğrenmişti. Ama yapacak bir şey yoktu. Bu yüzden, büyüklerimizin söylediği gibi, kan kusup ‘kızılcık şerbeti içtim’ demeyi öğrenmişti.
Ayten’in iki çocuğu olmuştu bu evlilikten; biri oğlan, diğeri kız. Dört elle sarılmıştı çocuklarına Ayten; ama yine de gücü bu evliliği uzun süre sürdürmeye yetmemişti. Kocası ondan ayrılıp amcasının kızı ile evlenmiş, çocuklarını da ona vermemişti. Ayten, bunun üzerine İstanbul’a gelmiş ve ev işlerini yapmak üzere bir ailenin yanında işe girmişti.
Çok güzel bir kadındı Ayten. İsteyeni çoktu. Kendinden birkaç yaş küçük yakışıklı bir garsona, Kenan’a âşık olmuştu. Tabii Kenan da ona… Çok beklemeden evlenmişler ve bir apartmanda, apartman görevlisi olarak çalışmaya başlamışlardı. Ayten’in eşi bu süre içinde ehliyet almış ve apartman işlerini ona bırakıp şoförlük yapmaya başlamıştı.
Her şey yolunda giderken, Kenan bir gün eve yanında genç bir kadınla geldi. Kadınla parkta tanışmış, taksinin içinde birlikte olmuş ve kadını hamile bırakmıştı. Ayten ne kadar üzülse de durumu kabullenmek zorunda kalmış ve üçü birlikte aynı evde yaşamaya başlamışlardı.
Kenan’ın eve getirdiği kadın önce bir oğlan, arkasından yine bir oğlan, sonra da arka arkaya iki kız çocuk doğurmuştu. Ayten bu duruma çok üzülse de kumasının çocuklarını, kendi çocuklarıymışçasına bağrına basmıştı. Çocuklar da onun sevgisini karşılıksız bırakmamışlar ve onu ikinci anneleri olarak kabul etmişlerdi.
Ayten ile yollarımız kesiştiğinde, o artık dayanamayıp koca evinden ayrılmış; kendine küçük bir ev tutup orada yaşamaya başlamıştı. Kenan ise bir türlü peşini bırakmıyordu onun. Ama Ayten kararlıydı, kesinlikle ayrılacaktı eşinden. Mahkeme günü geldiğinde, sonucun her ikisi için de hayırlı olması dileğiyle uğurladım onu. Eve döndüğünde, hâkimin Kenan’a ayrılmak isteyip istemediğini sorduğunu; Kenan’ın “ben eşimi seviyorum, ayrılmak istemiyorum” diyerek cevap verdiğini; hâkimin de bunun üzerine “kızım kocan seni seviyor, her erkeğin böyle ufak tefek kaçamakları olur” dediğini ve boşanma talebini geri çevirdiğini anlattı. Yani bir kuma ve o kumadan doğan dört çocuk hâkim için yalnızca ufak tefek bir kaçamak anlamına geliyordu.
Bu tarihten yaklaşık birkaç yıl sonra Ayten artık sürekli bizimle yaşamaya başladı. O bizi, biz de onu çok sevdik. Kenan, uzun yıllar, her gün aramayı sürdürdü onu. Sonra bir gün hastalandığını öğrendik onun, mide kanseri olmuştu. Rahatsızlığı çok uzun sürmedi. Kısa zaman içinde kaybettik onu. Ayten tüm kızgınlığına karşın çok etkilendi bu beklenmeyen ölümden.
Altı yıl kadar önce, emekli olarak bizden ayrıldı Ayten. Şimdilerde ise eşinden kalan arsaya yapılan apartmanın bir dairesinde yalnız başına sürdürüyor yaşamını ve mümkün olduğunca sık aralıklarla ziyaretime gelmeye çalışıyor.
Ayten, ülkemizde buna benzer hayat hikâyelerini paylaşan binlerce kadından yalnızca biri. Hatta bu hikâyeleri paylaşanlar arasında şanslı olduğu söylenebilecek biri. Zira eşinin ihanetine rağmen onun çocuklarını sevebilmiş ve onların da sevgilerini kazanabilmiş bir kadın. Ve onlarla ilişkisini sürdürülmeye devam ediyor…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Ayten’i sevgi ile anıyor ve başka Aytenler olmamasını diliyorum.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileği ile…
Paylaş