GEZGİNLERİN turizm dünyasındaki gerçek yerlerini tekrar alması anlamında turizm ve kültür yayıncılığı yanında, Türofed olarakta desteklediğimiz mesleki yayınların önemine ve ülkemizin zengin varlıklarının bu yolla gezginlerin hizmetine sunulmakta olduğuna daha önceki yazılarımda yer vermiştim.
Yazıma coğrafya ve keşif dergisi olarak yayınlanmaya başlayan ve kararlı çizgisini 200 sayıdır devam ettiren ATLAS dergisinin son sayısıyla birlikte sunulan Ege’de Yürüyüş Atlası ve Osmanlı Çarşıları Atlası isimli eklerle başlamak istiyorum. Ege’de Yürüyüş Atlası, Kaz Dağları’ndan Fethiye’ye kadar uzanan coğrafyada 50’den fazla güzergâhı gezginlerin ilgisine sunan kapsamlı bir eser. Tatilin 3G’den 3E’ye eğilim gösterdiği günümüzde, tatilcilerin zamanlarını değerlendirmek için elden düşürmemeleri gereken bir başvuru kitabı. Adatepe köyünü ve Zeus’un Truva Savaşları’nı izlediği Zeus Altarı’nı bir başka gözle gezmek. Ege kıyıları boyunca denizcilere yol gösteren deniz fenerlerinin bize de yol gösterdiğini görmek bir ayrıcalık olsa gerek. Dünyayı yürüyerek gezen, doğumunun 400’ncü yılı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilâtı (UNESCO) tarafından 2011 anma yılı takvimine alınan Evliya Çelebi’nin ardından adımlarını keşfe yönlendirmek isteyenlere tavsiye ediyor ve kentlerimizin de yürüyerek gezilebilmesi için yol gösterici olmasını diliyorum.
59 Osmanlı çarşısı
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ne dayandırılan Osmanlı Çarşıları Atlası ise meslek kuruluşlarının Türk ticaret hayatındaki önemini ve çarşıların günlük yaşamımızdaki yerini tanımak isteyenler için önemli bir kaynak. Osmanlı Döneminde Balkanlardan Bağdat’a ve İskenderiye’ye kadar uzanan coğrafyada 59 Osmanlı çarşısını bir kez daha hatırlamış olduk. Özellikle paket turlarla bu kentlere gitmeden önce mutlaka okunması gereken rehber yayınların arasında olduğu kesin. Ülkemizdeki 26 şehirde yer alan çarşılar ise belki o kentte oturanların bile ilgisini ilk defa çekecek ve bir başka bakışı açısı ile değerlendirilecek. Ayrıca haritanın da gerçek bir ticaret yolları haritası olduğunu düşünüyor ve kara yollarımıza kimlik kazandırmayı önerdiğimiz bir önceki yazımıza destek sağladığını görüyorum. Bu arada, Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay tarafından gönderilen üç değerli eseri de sizlerle paylaşmak istiyorum.
İstanbul şairi Nazım
İstanbul Şairi Nazım Hikmet Hoş geldin adlı kitap Ara Güler, Lütfi Özkök, Elçin Acun ve Ümit Yaşar Gözüm’ün fotoğrafları ve tanınmış edebiyatçıların Nazım’la ilgili yazı ve şiirlerinden oluşuyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kitaba yazdığı önsözde “İstanbul Şairi Nazım Hikmet Hoş geldin kitabının Nazım’ı değişik yönleriyle tanıtarak bir boşluğu dolduracağını umuyorum,” diyor. Bize göre de Nazım’ı yeterince tanımadan geçirilen dönemlerin ardından tekrar okumak ve yeni tanımak isteyenler için mutlaka okunması gereken bir kitap. Parmak uçlarında geçen yılların ardından Türk Balesi’nin 60’ncı yılı nedeniyle Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nce Kültür ve Turizm Bakanımızın önsözü ile yayınlanan eser de Türk Balesi’nin kuruluşundan bugüne kadar geçen başarı dolu yılları ve bestecilerimizin eserlerini tanıtan bir prestij yayını. Tanıtmak istediğim son kitap önemli yapıtlar vermiş, medresenin egemenliğindeki düşünce dünyasının dışında görüşler ileri sürmüş bir bilgin olarak nitelendirilen, yazmaya başladığı Cihannüma adlı eseri ile tanıdığımız Kâtip Çelebi’nin 400’ncü doğum yıldönümü nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yayınlanmış. Kitabı düşünce ve kanaat farklılıklarının insanlık tarihi kadar eski olduğunu; bunun doğal karşılanması gerektiğini ve karşıt düşüncelere hoşgörüyle bakılmasını öğütleyen Kâtip Çelebi’yi tanımak ve o zamanın bilim dünyasına girmek için, bir başlangıç olarak değerlendiriyorum.