Paylaş
“Sıcak Kafa”nın konusu çarpıcı: Dil ve konuşma yoluyla, zihinden zihine bulaşan bir delilik salgınının altüst ettiği dünyada, gizemli bir
şekilde bu hastalıktan etkilenmeyen tek kişi, eski bir
dilbilimci olan Murat Siyavuş’tur.
Acımasızlığıyla ünlü Salgınla Mücadele Kurumu tarafından arandığını öğrenen Murat, saklandığı kurtarılmış
bölgeden kaçmak ve yangınlar içindeki İstanbul’un gizemli dehlizlerinde hastalığın ona mirası olan “sıcak kafa”sının sırrının peşine düşmek zorundadır. Görünen o ki büyük bir macera bizi bekliyor. Özellikle koronavirüsün dünyayı sardığı bugünlerde Türk yapımı bir distopyayı hem okumak hem de izlemek ilginç olacak.
Kim ne okuyor?
* İnkilap Yayınları’nın üst düzey yöneticisi Aren Şenorkyan, Buğra Gülsoy’dan “Birinci Kıyamet: Güneşin Batıığı Yer”i okuyor.
* Yazar Solmaz
Komuran, İclal Aydın’ın “Bir Cihan Kafes”ini okuyor.
* Hürriyet yazarı Kanat Atkaya, Güneş Ayas’ın “Müzik Sosyolojisi, Kurumsal Bir Giriş” adlı çalışmasını okuyor.
* Hem televizyoncu hem romancı Hande
Ertekin, John Dos Passos’un “Doğu Ekspresi”ni okuyor.
* Sinema yazarı Kerem Akça, Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” kitabını okuyor.
Avukat ve yazar Uğur Ateş’ten yeni kitap
Yazar ve avukat bir isim Uğur Ateş. Geçtiğimiz sene çıkan ilk romanı “Kuantum Mektupları” kendine özgü tarzıyla çok beğenildi, hâlâ da okurlar elden ele dolaştırıyor.
Uğur Ateş, “Kuantum Mektupları”nda kendisi gibi avukat olan Sara Stern’ün New York’tan Türkiye’ye uzanan macera dolu hikayesini anlatıyor ve bizi her bölümde şaşırtacak sürprizler ve bulmacalarla dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
Özellikle kitabın sonu çok büyük bir sürprizle bitiyor. Okumayanlara tavsiye ederim. Ateş, yeni polisiye türünde olacak ikinci romanının
bu yıl içinde raflarda olacağının müjdesini de verdi. Yeni kitabı da sabırsızlıkla bekliyorum.
Ah Aysel!
Görünmeyen yaşamları sürüklüyoruz geçip giden zamanın eşliğinde. Bir diğerinin yaşamını görmüyoruz, bilmiyoruz, hissetmiyoruz. Oysa çoğu kez bu insanlar geçmişten günümüze bizi bağlayan bir köprünün üzerinde yürümüşler ya da yaşamamıza renkler serpiştirmekteler.
“Aysel” romanının serüveni de yaşamı ince çizgilerle resmeden bir kadına ait. Falezlerin diyarında bir yaşam, aşk öyküsü. Üç kuşaktan kadınların başrolünde yer aldıkları var olma mücadelesi. Türkiye toplumsal yaşamında aile içinde gerçekleşen küçük küçük değişimlerin sessiz bir devrim niteliğine ulaşmasının sonucu. Burçak Gönül imzalı “Aysel” önümüzdeki ay raflarda yerini alacak, H2o Kitap kitabın yayıncısı.
Andersen ödüllü yazar Büyülü Fener Yayınları’nda!
İtalya’nın en önemli çocuk edebiyatçılarından biri olarak kitapları sayısız dile çevrilen Gianni Rodari, çocuk edebiyatının “Küçük Nobel”i olarak bilinen prestijli Andersen Ödülü de dahil olmak üzere birçok ödüle layık görüldü.
Yazarın çocukların renkli dünyasına değindiği ve ustalıkla kaleme aldığı kitapları Büyülü Fener Yayınları’nda!
Salgının gölgesinde “Barış Makinesi”
İtalya neredeyse veba günlerine döndü; karantina bölgeleri, sürekli yapılan çağrılar, iptal edilen uçuşlar derken bütün noktalar birer hayalet şehir oldu. Turistlerin
gözde duraklarından Roma, ilk kez bu kadar boş ve sessiz günler yaşıyor.
Tam da böylesi günlerde bir güzel haber aldım: Sevgili dostum, yazar ve gazeteci Özgür Mumcu’nun “Barış Makinesi” adlı romanı İtalyanca’da yayınlandı. “Barış Makinesi” barışa ve savaşa, özgür iradeye ve kadere dair önemli bir ilk romandı. İtalyanca çevirisi Giulia Ansaldo’ya ait. Hasan Ali Toptaş, Aslı Erdoğan gibi isimlerin de çevirmeni olan Ansaldo imzalı “Barış Makinesi” çevirisi bakalım bu zor günlerde İtalyanca okurları tarafından nasıl karşılanıp yorumlanacak.
Paylaş